41-İD

58 9 0
                                    

Freudyen kuramda İd;akıl ve ahlak dışıdır, hayvanlar ile ortak özellikte çalışmaktadır. Her canlıda besin ihtiyacı, üreme (cinsel haz) ve saldırganlık güdülerini id tetiklemektedir.Enerji kaynağıdır, bir organizma tüm enerjisini id'den alır.Haz ilkesine göre çalışır, sonuçları dikkate almaksızın güdülerin ve ihtiyaçların derhal doyurulmasını ister.

Kaynak:https://medium.com/t%C3%BCrkiye/freud-yapisal-kisilik-kurami-5373aff136e2

Bölüm Şarkısı:Teoman-Serseri ?\Freudyen kuramda İd'i en iyi tanımlayacak şarkılardan biri bu olabilir okuyucularım,ben kafamda o şekilde resmettim.Keyifli dinlemeler ve keyifli okumalar sizleri seviyorum:)

Derin'den..

Benim için büyük gün nihayet gelip çatmıştı.Yaklaşık bir senemi verdiğim,tezimin savunmasını yapacağım gün gelmişti.Düne kadar Can Ardel tez danışmanım olarak asla benimle iletişime geçmemiş,dün kısa bir mesajla birlikte öğlen saat 2 de tez savunmamı jüri karşısında vereceğimi bildirmişti.Sabah annemin mükellef sofralarından birine oturmuş,bugüne özel mis kokulu pankekler yemiştim.Ardından odama çekilmiş,son kontrollerimi yapmıştım.Her şeyimle hazırdım artık.Haftaya babamın ayarladığı klinikte yarı zamanlı işime de başlayacaktım.Bugüne dair sonsuz bir umut ve özgüvenle doluydum,sanki bugünü başarı ile atlatırsam bundan sonra çorap söküğü gibi gelecek ve tüm ideallerimi birer birer gerçekleştirecektim.Aynada son kez kendime baktım;siyah kotumsu pantolon üzerine resmi ama salaş beyaz bir gömlek giymiş üzerine de siyah spor blazer ceket giymiştim.Saçlarımı tepede at kuyruğu yaparak,her zaman ki görüntümün biraz olsun dışına çıkmıştım.Saat öğlen 1'e gelmek üzereydi,erkenden gidip heyecanımı kendi kendime yenmeliyim diye düşündüm çantamla birlikte notlarımı ve tezimin ciltlenmiş iki kopyasını yanıma alıp odadan çıktım.Babam sabah bana başarılar dileyip alel acele evden çıkmıştı,onun da şehrin bir diğer ucundaki özel üniversitede tez savunmalarında jüri üyeliği görevi vardı.Annemle kapıda uzun uzadıya vedalaştık,bana güvendiğini ve üstesinden geleceğime dair uzun bir konuşma yaptı.Arabama binerken,ailemle ilişkimin çabasız bir şekilde kendi kendine düzelmesiyle huzur doldum.Bir de onları kafama takmama gerek kalmamıştı.Yola koyuldum,bu sırada radyoda rastgele bir frekans ayarladım.

***

Fakültenin arka kapısından içeri girdim,Can Ardel'in kapısının önünden geçerken içeri girmek ve girmemek arasında duraksasam da durmadım.Yüksek lisans öğrencilerinin çalışma odasına girdim.Işıl kafasını önündeki kağıt birikimine gömmüş,son derece konsantre bir şekilde son okumalarını yapıyordu.Onun savunmasının da bugün olduğundan haberim yoktu.Kitaplarımı ve çantamı masanın üzerine bıraktım,kafasını kaldırıp bana bakınca göz göze geldik.Gülümsemeye çalıştım,son derece heyecanlı görünüyordu.Beni görünce içi rahatlar gibi oldu,yerinden kalkıp hızlı adımlarla yanıma geldi ve hiç tereddüt etmeden bedenime sarıldı.Bu hareketi beni şaşırtsa da arkadaşlığımızı çok özlemiştim.Dahası dostluğuna ihtiyacım olduğu da bir gerçekti.Sarılmasına karşılık ellerimi sırtına koydum.Bu aramızda adı konmamış küslüğün,adı konmamış barışması sayılırdı.Bedenini benden ayırdıktan sonra,''İyi ki geldin Derin.Heyecandan bayılmak üzereyim.''dedi.Gülümsedim.''Sakin olmaya çalış Işıl..Saat kaçta başlayacak?''diye sordum merakla.Kolundaki saati kontrol etti,''Aslında bir 15 dakika içinde,ben yavaştan gitsem iyi olur.''dedi aceleyle yerine geri dönüp eşyalarını toplamaya başladı.Sonra bakışlarını tekrar bana çevirip,''Senin savunman kaçta?''diye sordu merakla.''2'de başlayacak.''dedim içten bir gülümseme eşliğinde.Kafasını salladı,''Çıkışta görüşürüz,ben buralarda olurum.''dedi.''Görüşürüz.''dedim ve acele hareketlerle odadan çıkışını izledim.Çalışma odasında yalnız kalında son bir kez kontrol yapıp yapmamak konusunda kararsız kalsam da yalnızca heyecanımı yenmeye odaklanmalıyım diye düşündüm ve Can'ın yanına gitmeye karar verdim.Şimdi hocaların olduğu koridora derin bir sessizlik hakimdi.Buraya tez için ilk geldiğim günü hatırladım.Can ile tanışmamızı..Ters ve aksi davranışlarını,beni odasından adeta kovuşunu..Bahar hocaya gidip danışmanımı değiştirmek isteyişimi,sonra Can Ardel'e bir şans verişimi..Bana hem akademik anlamda hem de hayatın kendisiyle alakalı pek çok şey katmıştı.Bu yüzden onca kötü anıya rağmen iyi ki de onunla tanışmış,onunla çalışmıştım.Odasının önünde duraksadım.Onunla ilgili anılarımı hatırlayınca,bireysel olarak yalnızca Can'ı ne kadar çok özlediğimi kalbimin derinliklerinde hissettim.Sabırsızlıkla kapıyı çaldım,sert ve buz gibi sesi 'Gel!'diye kükredi adeta.Kendi kendime sırıttım.Belki bir daha bu anı asla yaşayamayacaktım.Bugünden sonra burasıyla bir işim kalmayacaktı.Tabii Doktoraya burada devam etme kararı almazsam...İçeri girdim,karşısında beni görünce ufak çaplı bir şaşkınlık yaşadı.Sanki bugün burada olacağımı bilmiyormuş gibi.''Hoşgeldin.''dedi sessizce.''Hoşbuldum.''dedim sakince.Her zamanki koltuğuma oturdum.''Hoş görünüyorsun..''dedi tereddütle.Gözlerine baktım.Mavilerinin arasında uzun zamandır hasret olduğum bir şey gördüm;şefkat.Gülümsedim.Teşekkür ettim.O da bugüne özel olduğunu düşündüğüm benim kombinime benzer siyah beyaz spor şık bir kombin yapmıştı.''Sende hiç fena sayılmazsın.''dedim yüzümde hınzır bir gülümseme eşliğinde.Güldü.Onu gülerken görmeyeli çok uzun zaman olmuştu.Aramızdaki bu şeyi seviyordum.Birbirimize ne kadar kızgın,ne kadar nefret dolu olsak da dönüp dolaşıp birbirimize geliyor sonrasında gelip gidişlerimizi sorgulamıyorduk.''Hazır mısın?''diye sordu teyit etmek istercesine.Kafamı salladım,''Oldukça.''dedim kendimden emin bir şekilde.Bu tavrım hoşuna gitmişti.''Tezin ciltlenmiş hali yanında değil mi?''diye sordu bu sefer.Güldüm,''Evet,iki kopya da yanımda.''dedim.Kafasını sallamakla yetindi,''Özel bir üniversiteden ve babanın çalıştığı üniversitenin Psikoloji bölümünden gelmiş jüri üyeleri..Başarılı olacağından eminim Derin.Ama sonuç ne olursa olsun,yanında olacağımı bilmeni isterim.Buraya kadar kendi başarınla geldin ama her zaman bir takımdık,bugün de bir takımız.Aramızda ne yaşanırsa yaşansın,her zaman yanında ve destekçin olacağımı bil.Sadece bir tez savunması için değil,hayatın her aşamasında sen istediğin sürece öyle ya da böyle yanında olmaya hazırım.''dedi.Kaşlarım çatılmış,şaşkınlık ve hüzünle onu izliyordum.Demek ki bunun olması için sene sonunun gelmesi gerekiyormuş diye düşündüm içimden.Sessiz kaldım.Veda ediyor gibiydi sanki.Ve ben buna hazır değildim.Saatini kontrol etti,''Yavaş yavaş gitsek iyi olur.''dedi ve ayaklandı.Onunla birlikte ayaklandım.Eşyalarımı ve çantamı alıp odadan çıktım.Odasının kapısını kitleyip bir adım önümden yürümeye başladı.Lisans öğrencilerinden küçük bir azınlık koridorlarda dolansa da nispeten sakin bir gündeydik.Bölümdeki sınıflardan birine geçtik,''Savunman burada olacak.Jüri üyeleri de birazdan burada olur.''dedi içten olduğuna inandığım bir ses tonu eşliğinde.Eşyalarımı kürsüye bıraktım.Tezin ciltlenmiş halinin bir kopyasını ona verip,bir kopyasını kendime ayırdım.Notlarımı hazır bir şekilde kürsüye koyup kalemlerinden birini de her ihtimale karşı çantamdan çıkarıp masanın üzerine bıraktım.Bir kaç dakika sonra iki akademisyen sınıf kapısından giriş yaptı.Babamın çalıştığı üniversiteden gelen kadını daha önce bir kaç davette görmüştüm ama resmen asla tanışmamıştık.Özel üniversiteden gelen akademisyeni ise hayatımda ilk defa görüyordum.İkisiyle de ayrı ayrı el sıkıştım.Ön sıraya Can Ardel'in sağında ve solunda yerlerini aldılar.Herhangi bir heyecan duymuyor olmamı garipsesem de konuşmaya başladım.''Ben Derin Ayer.Bu yıl  Doktor Öğretim Görevlisi Can Ardel danışmanlığında Freudyen kuramda çocukluk travmalarının yetişkinin ruh haline etkileri üzerine bir araştırma yaptım ve bunu tez aşamasına döktüm.''diyerek söze başladım.Müdahale etmelerini beklemeden araştırmalarımı ve sonuçlarını anlatmaya başladım.''Freudyen kuramın temeli hepimizin bildiği üzere çocukluğa dayanır.Psikoseksüel gelişim dönemlerinde meydana gelen sıkıntılar,bu dönemlerin tam anlamıyla tamamlanmaması ya da olması gerekenden daha yoğun bir şekilde karşılanması bundan sonraki dönemlerde de sıkıntı yaşanmasına neden olur.Dönemlere özgü meydana gelen problemler ileriki yıllarda yetişkinin ruh halinde psikolojik dalgalanmalara neden olur.''derken adının Canan olduğunu öğrendiğim akademisyen,''Bu durumları örneklendirebilir misiniz?''diye sordu.Tereddüt etmeme gerek yoktu,''Elbette,psikoseksüel gelişim dönemlerinin ilk aşamasıyla başlayabilirim.Örneğin bebekliğin 0-18 aylık kısmını kapsayan Oral dönemde bebek besin ihtiyacını ağız yoluyla karşılamaktadır.Freudyen kuramda bu dönemin ana unsuru ağız yoluyla geliştirilen bağımlılıklardır.Oral dönemde doyurulmaya çalışılan haz duygusunun fazla doyurulması veya eksik bırakılması oral fiksasyon yaşanmasına neden olur. Oral  dönemde takılı kalan kişi yetişkinliğinde de oral edilgen bir kişiliğe sahip olacaktır. Bu kişiliğin özellikleri ise; aşırı bağımlılık, saflık, edilgenlik, iyimserlik, onaylanma veya desteklenme ihtiyacı şeklindedir. Oral agresif dönemde takılı kalan kişi ise; kötümser, sömürücü, kırıcı, agresif, münakaşacı özellikler gösterecektir.''dedim.Can Ardel ile göz göze geldik,gözlerindeki o gururlu pırıltıyı görmek beni iyice kamçıladı.Özel üniversiteden gelen adının Hamdi olduğunu öğrendiğim akademisyen ise ''Tezinizde yalnızca oral dönem üzerinde mi durdunuz yoksa tüm dönemleri mi ele aldınız?''diye sordu.''Öncelikle psikoseksüel gelişim dönemlerinin her aşamasını tek tek ele aldım.Ardından söz konusu dönemlerin tam olarak tamamlanmadığında ne gibi etkileri olduğu,aşırı doyuma ulaşıldığında ne gibi etkileri olduğu üzerinde ayrıca durdum.''dedim.Hamdi hoca tatmin olsa da Canan hocanın aklında soru işaretleri var gibiydi.Araya girdi,''Konu üzerinde alışılanın aksine titizlikle ve detaylı bir şekilde durduğunuz belli.Bunun etkisinin Can Ardel olabileceğini de biliyoruz elbette.''dedi Can'a kısaca baktıktan sonra devam etti,''Tek bir sorum var;psikoseksüel gelişim dönemlerinde yaşanan sıkıntıları akademik literatürü temel alarak mı inceledin?Yani daha açık bir tabir ile evet oral dönemde aşırı doygunluğa ulaşan bir çocuk aşırı bağımlılık gösterebilir ama neye göre?Gerçekten böyle hastalar var mı?Yoksa literatürde örneklerine rastladın ve bunu tezinde bu şekilde mi ele aldın?''diye sordu.Gülümsememek için kendimi zor tuttum çünkü oldukça iyi olduğum bir yerden yakalamıştı beni.''Literatürü temel almakla birlikte,bu dönemde özel bir psikiyatr ile çalıştım.Hastalarının özel izini ile gerçek vakaların gerçek yaşam hikayelerini tezin tartışma ve sonuç kısmında ele almayı tercih ettim.''dedim kendime son derece büyük bir güven duyarak.Canan hocaya fırsat vermeden konuşmaya devam ettim,''Örneğin,Ömer A.Anal dönemde anne-baba otoritesinde yaşadığı sert tuvalet eğitimi sebebiyle yetişkinliğinde aşırı düzen,titizlik ve kirlilikten nefret etme gibi şikayetlerle psikiyatra başvurdu.Başlarda Obsesyondan şüphelenen psikiyatr terapinin ilerleyen aşamalarında ailenin anal dönemde Ömer A. ile yaşadığı sorunları öğrendi.Ve titizlik,kirlilikten nefret etme unsurunun Freudyen kuramda esas sebebi ortaya çıktı.''dedim.Canan hoca şaşırmıştı,''Pekala,benim için kafi.Ekleyeceğiniz bir şeyler var mı?''diye sordu diğer jüriye ve Can'a dönerek.Can gözlerime baktı.Onunla bakışırken Hamdi hocanın sesi ile kendime geldim,''Benim tezin konusunun dışında bir sorum olacak aslında;neden Freud çalışmak istedin?''diye sordu.Can'a baktım,merakla beni izliyordu.''Ben lisans 3'e gelene kadar Freud'dan pek haz etmiyordum.O yıl Freud ve Psikanaliz adlı bir ders almaya başladım.Benim bir psikolog olarak hayatımı değiştiren dönemin başlangıcıydı.Freud yalnızca okunarak değil,inanarak anlaşılabilen bir bilim insanı.Düşüncelerini yaşadığı dönem dahil,bugün hala sıklıkla eleştiren kuramı cinsellik üzerine oturuttuğu için onu yerden yere vurmaya çalışan bir kesim var.Bunu doğru karşılamıyorum en azından kendi açımdan,Freud okumaya başladığımdan beri tespitlerinin her noktasında birer haklılık payı gördüm ve bugün hala güncel örneklerle onun kuramının ne kadar geçerli olduğunu kendimce ispatlamış oldum.Freud üzerine bir dizi çalışmalar yapmak sonsuz bir döngü içerisinde ucu başı belli olmayan bir okyanusta yüzmeye benziyor ama o okyanusta her gün yeni bir bilgi her gün yeni bir bakış açısı kazanıyorsunuz.Bu da benim Freud üzerine çalışmam hatta uzmanlaşmak istemem için kendi açımdan geçerli bir sebeptir hocam.''dedim.Sonrasında ise hatırladığım tek şey ''Hayırlı olsun.''du.Jüri üyeleri ile el sıkıştım.Tezin ciltli halinde jüri onayı kısmını onaylattım,kendilerini teşekkür edip onları Can Ardel ile baş başa bıraktım ve eşyalarımı alıp sınıftan çıktım.Hala inanamıyordum.Oldukça kısa sürmüştü.Beni köşeye sıkıştırmaya çalışmış ama başaramamışlardı.Fakat ben başarmıştım.Hayallerimin kapısını aralamıştım işte.Freud üzerine uzmanlaşmakta ilk adımımı atmış ve başarılı olmuştum.İstediğim alanda yüksek lisans yapmıştım,diplomamı alacak bu başarıyı üzerine belgelendirecektim lakin akademik kariyerim burada bitmeyecekti.Yapacak çok şey atılacak çok adım vardı.Sevinçle çalışma odasına doğru gittim,Ateş Işıl ile birlikte odadaydı.Odaya girer girmez gidip Işıl'a sarıldım.''Geçtim.Başardım.''dedim mutlulukla.Ardından bedenimi ondan ayırıp yüzüne baktım,en az benim kadar mutluydu.''Başardık.''dedi bir kez daha sarıldık.Gözlerim Ateş'e kaydı,tebessüm ederek bize bakıyordu.''Tebrik ederim.''dedi içten bir tavırla.Teşekkür ettim,samimi olmaya özen göstererek.Işıl biraz sonra ailesinin telefonuyla aramızdan ayrılmak zorunda kaldı.Kutlama yapmak için onu okuldan almaya gelmişlerdi.Annem ve babam da bu şekilde aklıma gelmiş oldu.Ateş'ten özür dileyerek masanın bir ucuna oturdum önce annemi aradım ve mutlu haberi verdim.En az benim kadar sevindi ve benimle ne kadar gurur duyduğu üzerine bir dizi cümle sıraladı.Bu sırada babamın hala çalıştığını,savunmaların birinden çıkıp öbürüne girdiği haberini aldım.Annemin telefonunu arayıp,babama görevimi başarı ile tamamladığıma dair kısa bir mesaj yazdım.Bu sırada Ateş toparlanmış gitmeye hazırlanıyordu,''Gidiyor musun?''diye sordum.''Evet,sabahtan beri buradayım.Dersten sonra biraz kalıp çalışma yaptım ama yorgunluktan göz kapaklarım kapanıyor artık.''dedi gülerek.Gülmesine karşılık verdim,''Gidip dinlensen iyi olur,sonra görüşürüz.''dedim.''Görüşürüz.''diyerek yanıtladı ve odadan ayrıldı.Benim de gitme vaktim gelmişti ama onu son bir kez görmem gerekiyordu.Şayet burada doktora imkanım olmazsa bu onu son görüşüm olabilirdi.Hüzünle karışık karmaşık bir duygu gelip kalbimin tam ortasına oturdu.Nefesim kesildi.Tanımlayamadığım bir huzursuzluk tüm bedenimi kapladı.Ona defalarca kızmama,ondan uzak durmaya yeminler etmeme rağmen gerçek manada ondan ayrı kalacak olma düşüncesi beni nasıl böyle yıkabilirdi ki?Ayaklandım.Elimdeki not kağıtlarını çantama sıkıştırıp,elimde tezin kopyası ile tekrar Can'ın odasına doğru gittim.Kapıda bekledim,içeride kimsenin olmaması için dua ettim.Kapıyı bir kez daha çaldım.Bu sefer çok daha sakin bir şekilde,''Gel.''dedi.Sabırsızlıkla içeri girip,arkamdan kapıyı kapattım.Beni görmesiyle ayaklanması bir oldu.Çantamı yere bırakıp ona doğru adeta koştum,kollarına atıldım.Bedenim onunkine sarmalandı.Kocaman sarılmak dedikleri bu oluyordu demek ki.Sarılmama bir an olsun tereddüt etmeden karşılık verdi.Elleri şefkatle belime dolandığında,ona olan tüm kırgınlıklarımı kızgınlıklarımı ve öfkemi arkamda bıraktığımı iyi biliyordum.Bu onun bana o günkü gelişi gibi değildi.Bu sefer ben gelmiştim.Koşulsuz,şartsız,yaptığı her şeyi unutarak.İlk zamanlardaki duygularımla gelmiştim.Ve ona söylediğim ağır tüm o laflarını tıpkı benim unuttuğum gibi onun da unutmasını umuyordum.Bedenimi ondan ayırdım,gözlerime bakıyordu.Yüzümü avuçlarının arasına aldı,''Orada seninle kelimenin tam anlamıyla gurur duydum Derin.İşte benim kızım dedim defalarca.Harikaydın.''dedi gururla.Gülümsedim.''Senin öğrencinim.''dedim sessizce.Biraz sonra dudakları dudaklarımı buldu.Bu sefer bizim dışımızda gelişen hiçbir şeyi kafama takmadan,sorgulamadan,düşünmeden yalnızca ona ve dudaklarına karşılık verdim.İkimiz de nefes nefese kaldıktan sonra dudaklarımız ayrıldı,ellerim hala kollarındayken nefesimin düzene girmesini bekledim.Bu sırada gözlerini benden ayırmadı,aynı anda hem bu kadar tutkulu hem de bu kadar uzak nasıl bakabiliyor diye belki milyonuncu kez sorguladım.Cevabı yine bulamamıştım.''Yaşanan kötü her şeyi sildim aklımdan da kalbimden de.Bunun seni son görüşüm olmasını istemiyorum çünkü.Seni bir daha görememek fikri beni delirtiyor.Sende unutabilecek misin söylediğim kötü cümleleri?''diye sordum aniden.Önce kaşları çatıldı,sonra normale döndü.''Birincisi;bu beni son görüşün falan olmayacak.Nasıl böyle bir düşünceye girebilirsin anlamış değilim.Birbirimizden defalarca gittik ve defalarca aynen bu şekilde döndük.Söylediklerine gelince gerçek düşüncelerin olmadığını,canımı yakmak için söylediğini biliyordum.Fakat tasdik etmeni isterim çünkü düşüncesi bile kırıcı.Dışarıdan bir insan söylese asla umursamam ama senin fikrin olmasının düşüncesi çok yaralayıcı.''dedi.Tıpkı tahmin ettiğim gibi.Ellerimi kollarından çekip kalbine koydum,birbirimize bir şey hissetmeye başladığımız ilk zamanlarda olduğu gibi.Aynı o günlerdeki gibi kalbi öyle hızlı atıyordu ki,bu heyecanlanmama sebep olmuştu.Yine de gönlünü almam gerekiyordu ve odağımı kalp atışlarından çekip ona yönelttim,''Elbette gerçek düşüncelerim değildi Can.Sen oldukça özgün bir akademisyensin,ayrıca Freudyen bir devrim yapmayı amaç edinmiş idealist bir adamsın.Bu devrimi pek onaylamasam da Freud tutkun seni tanıdığım ilk zamanlarda içimdeki keşfetme güdüsünü kamçılayan yegane şeydi.Freud üzerine bir dizi çalışma yapmış ve bu konuda oldukça fazla emek vermişsin,sana kopyacı demem gerçek bir haksızlıktı bunun için özür dilerim.''dedim ciddiyetle.Konuşmam onu tatmin etmişe benziyordu.Alnıma masum bir öpücük kondurdu,''Bu akşam sana yemek hazırlayacağım evimde,tez savunmanı kutlamak isterim.Tabii sende istersen.''dedi neredeyse fısıldayarak.Sesi baştan çıkarıcı olsa da onunla bir akşam geçirmek,anladığım kadarıyla bana yemek hazırlayacak olması ve günü kutlama fikri kulağıma enfes gelmişti ve heyecanlanmıştım.''Akşam görüşürüz.''dedim ve yanağına bir öpücük kondurdum.Odadan çıkmadan önce yere düşen çantam ve tezin kopyasını alıp çıktım.Eve gidip hazırlanmam gerekiyordu.Hayatımda uzun süredir hissetmediğim kadar mutlu ve huzurlu hissediyordum.Önce yarı zamanlı da olsa işe başlama konusunu ciddiyete kavuşturmuş,sonra ailemle aramız düzeltmiş,uzun zamandır aramın bozuk olduğu en yakın dostlarımdan biri Işıl ile barışmış,tez savunmamı başarılı bir şekilde geçmiş ve Can ile de aramdakileri-umuyorum ki bu sefer temelli- yoluna koymuştum.Hayatım bir şekilde kendiliğinden yola girmeye başlamıştı sanki.Mutlulukla arabama bindim.Sadece Utku kalmıştı,onun problemleri ayrıydı tepkisinin son konuşmamızda bana olmadığını iyi biliyordum ama yine de konuşacak ve yanında olacaktım.Sadece o gün bu gün değildi çünkü Can ile kutlanacak bir akşamımız vardı ve kendi elleriyle bana yemek hazırlayacağı için oldukça heyecanlı ve aynı zamanda mutluydum.

Oy vererek destek olmayı unutmayın Freudyenler:))

**Not:Tez savunması kısmında yararlandığım sayfa;

https://psikologo.com/psikoseksuel-gelisim-donemleri/

Freud İle Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin