42-SüperEgo

49 9 1
                                    




Süpergo:Zaman içerisinde egonun bir parçası toplumsallaşma ve değerlerle ilgili olarak evrimleşir. Bu evrimin sonucunda gelişen parçaya süperego (üstbenlik) adı verilir.Kaynak:Psikonet.com

Bölüm Şarkısı:Dolu Kadehi Ters Tut-Anamız Babamız Yok Deriz.(Süpergo kavramını düşününce aklıma gelen ilk şarkıdır.Sözlere dikkat ederek dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim,keyifli okumalar:))

Derin'den..

Eve gittiğimde annem ve babam büyük bir heyecan eşliğinde beni bekliyordu.Daha ben anahtarı kapı deliğine sokmadan annem benden önce davranmış,kapıyı benim yerime arkadan açmıştı.Babam da onunla birlikte beni karşılamak için eşikte bekliyordu.İstemsizce gülümsedim ve ikisinin de ayrı ayrı boyunlarına sarıldım.Holden içeri girdik,''Aferin güzel kızım,seninle gurur duyuyorum.Tebrik ederim.''dedi babam salonda ilerlerken.''Teşekkür ederim baba.''dedim mutlulukla.Hepimiz salonda köşelerimizi alırken annem lafa girdi,''Akşam bir kutlama yapalım dedik.''dedi heyecanla.Gülümsemem yüzümde solarken,''Aslında..Bu kutlamayı yarına ertelesek nasıl olur?Can Ardel bugünkü savunmadan sonra birlikte bir kutlama yapmayı önerdi.''dedim tereddütle.Nasıl karşılanacağından emin değildim,nitekim babam kısa bir an duraksasa da durumu anlayışla karşıladı ve,''Tabii ne de olsa bir senelik emeğiniz var.Biz herhangi bir gün de kutlayabiliriz.''dedi.Tepkisi sitemle karışık bir anlayış olsa da üzerinde durmadım.Uzun zaman sonra ilk defa onunla zaman geçireceğim için bu kadar heyecanlıydım ve bunu mahvetmek istemiyordum.Kolumdaki saati kontrol ettim akşamüzeri olmuştu bile,anca hazırlanırdım.Sabırsızlıkla yerimden kalktım,ailemden izin isteyip çabucak odama çıktım.Banyoya girip sıcak suyu açtım ve kıyafetlerimden bir çırpıda kurtuldum.Kendimi sıcak suyun kollarına attığımda,içimdeki mutluluğa diyecek yoktu.Hayatımdaki düğümleri kendi içimde çözmek için demek ki tez savunmamı vermem gerekiyormuş diye düşündüm.Saçlarımı iyice köpürterek şampuanladım.Burnuma hindistan cevizi kokusu keskin bir şekilde dolarken,durulama işlemi bitirdim.Bornozuma sarılıp,duş kabininden çıktım.Saçlarımı saç havlusuna sarıp yüzümü aynanın önündeki nemlendiricilerden biriyle nemlendirdim ve odama geçtim.Ne giyeceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu.Kıyafet dolabımın önüne geçtim,evimize misafir olarak geldiği gün giydiğim kırmızı askılı elbiseyi giymeye karar verdim.Elbiseyi yatağın üzerine özenle bırakıp,saç makyaj işine giriştim.Fazla abartmama gerek yoktu.Saçlarımı kurutup hızlı bir şekilde düzleştirdim.Gözlerime hafif ten rengi bir far sürüp eyeliner çektim.Son olarak rimelimi sürüp,vişne çürüğü rengi rujumu dudaklarıma sürdüm.Elbisemi de özenle üzerime geçirip,siyah tek bantlı hafif topuklu ayakkabılarıma ayaklarıma geçirdim.Boy aynasında son kez kendime baktım.Kutlama için uygundum,ne çok abartı ne de çok sade.Orta karar.Asıl önemli olanın ise onun beni hoş görmesi olduğunu içten içe iyi biliyordum.Siyah zincirli yandan çantamı dolaptan alıp içerisinde ihtiyacım olabilecek her şeyi koydum ve odadan çıktım.Merdivenlerden birer ikişer indim.Babama salonun kapısından veda ederken,annem beni geçirmek için ısrarcı oldu.Umursamadım.Keşke umursasaymışım.Dış kapının önünde duraksadı,bir şeyler döndüğünü anladım.''Derin..Can Ardel ile farklı bir durum yok umarım.''dedi.Arkamı dönüp şaşkınlıkla yüzüne baktım,''Ne demek istiyorsun anne?''diye sordum sakin kalmaya özen göstererek.''Herhangi bir gönül ilişkisi...''derken sözünü kestim.''Anne!Danışman hocam olarak başarımı kutlamak istedi ne var bunda?!Bir daha böyle bir şey duymak istemiyorum,lütfen.''dedim sert bir şekilde ve kısa bir vedalaşma seremonisinden sonra herhangi bir şey demesine fırsat vermeden arkamı dönüp arabama doğru yürümeye başladım.

***

Kapıyı çaldım,bir kaç saniye sonra mavi gözleri basit kahverengi gözlerimle buluştu.Gülümsedim,gülümsedi.''Hoş geldin.''dedi bir adım çekilerek.Dış kapıdan içeri bir adım attım.Elimdeki şarap şişesini kollarına uzattım,şaşkınlıkla alırken arkamdan kapıyı kapattı.Çantamı portmantoya bıraktım.Henüz holden içeri girerken bile burnuma yemek kokuları ulaşmıştı bile.''Kırmızı şarap sevdiğini bilmiyordum.''dedi tereddütle.''Bazen.''dedim ve salona doğru ilerlemeye başladım.Amerikan mutfağına doğru ilerlerken bende koltuklardan birine oturdum.''Sen gittikten sonra jüri üyeleri uğradı,kendine güveninden oldukça fazla etkilenmişler.''dedi fırın ile uğraşırken.Güldüm.''Benim öğrencim deseydin.''dedim alayla.Elinde fırın tepsisiyle dönüp sırıttı.Onu böyle görmek hoşuma gitmişti.Can Ardel değil de yalnızca Can gibiydi.Tıpkı geçen gece evimdeki gibi.Bu halini daha çok sevmeye başlamıştım.Koltuktan kalkıp mutfağa yanına doğru ilerledim.''Yardım edebilir miyim?''diye sordum.Fırından çıkardığı etleri tabaklara servis ediyordu.''Misafir sayılmazsın ama yine de ben servis yapmayı tercih ederim.''dedi kibar bir tavırla.Göz ucuyla bana bakmaktan da çekinmedi.Kendi kendime sırıttım.Sanki yeniden ilk zamanlarımıza dönmüştük ve ben bu durumdan son derece memnundum.Etlerin yanına patates püresi ve kuş konmaz da servis etti.Tabakları eline alıp mutfak ve salonun birleşiminde yer alan yemek masasına karşılıklı bıraktı.Mutfağın bir köşesinde hipnoz olmuşcasına onu izliyordum.Dolaplarından birinden şarap kadehlerini alıp,bana baktı''Sofraya geç lütfen.''dedi yine kibar bir tavırla.Onu neredeyse ilk defa bu kadar kibar görüyordum.Evine daha önce de gelmiştim,o zaman da başlarda kibardı fakat daha sonra neredeyse beni evinden kovmuştu.Yine öyle bir tavır takınır mı diye de sorgulamadan edemesem de yemek masasına geçtim.Sandalyemi çekip oturmamda yardımcı oldu.Teşekkür edip yerleştim.Masaya baktım,neredeyse mükemmel şık bir sofra kurmuştu.Sofra düzeni bile enfesti,her şeyden ondan beklediğimden daha şık ve lezzetli görünüyordu.Yardım alıp almadığını merak etsem de neticede benim için bir emek vermişti,bu bile yeterliydi.''Etin tadına bak soğutmadan.''dedi önümdeki tabağı işaret ederek.Servis peçetesini açıp dizlerimin üzerine nazikce yerleştirdikten sonra sabırsızlıkla etten bir parça kesip tadına baktım.Can bu sırada şarapları servis ediyordu.Şaşkınlıkla ona baktım,''Eti gerçekten sen mi pişirdin?''diye sordum merakla.Et yemeyi pek sevmesem de oldukça lezzetliydi.Yumuşak,ağır bir tatdan uzak içerisinde farklı aromalar da barındıran hafif bir tadı vardı.Güldü.''Seninle görüştükten kısa bir süre sonra eve geldim.İlk işim etleri marine etmek oldu.Tek başıma yemek yiyeceğim zaman yemek yapmakla uğraşmam ama bir misafir ağırlayacaksam yemek ne tür olursa olsun mutlaka kendim ilgilenirim.Gizli hobim diyebilirim.''dedi.Şaşkınlıkla onu izlerken,bir yandan da yemeğine başlamıştı.Can Ardel'in elbette bilmediğim hobileri olabileceğini biliyordum ama yemek yapmanın onun için gizli bir hobi olacağı aklımın ucundan geçmezdi.Şarap kadehinden bir yudum aldım.Et şarap ile birleşince daha da lezzetli bir hal aldı.''Bu arada şarap zevkin müthiş.Bu markanın mahsülleri harika oluyor.''dedi kuşkonmaz ve patates püresinden aldığı bir çatalı ağzına götürürken.Hali hazırda lokmamı yuttum,''Babam bu işte iyidir.Evde tesadüfen deneyimlediğim ve hoşuma giden bir tadı seninle paylaşmak istedim fakat tereddütlüydüm genelde rakı sevdiğini biliyorum.''dedim hınzırca.Gülümsemesi iyice yayılırken şarap kadehinden bir yudum daha aldı.''Rakı iyidir.Genelde ve benim için her zaman ama şarap tercih ettiğim zamanlar da var.Şimdi ki gibi.''dedi ve kadehini havaya kaldırdı tereddütsüz kadehimi kaldırdım.''Başarılarına.''dedi gülümseyerek.''Başarılarına.''dedim gülümsemesine karşılık vererek.Kadehleri tokuşturup birer yudum almaktan çekinmedik.''Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsun?''diye sordu merakla.Bir kaç saniye durdum,lokmalarımı yutmayı bekledim.''Aslında yarı zamanlı olarak çalışmaya başlıyorum.Bunun dışında doktoraya devam etmek isterim önümüzdeki dönem.''dedim kararlılıkla.Kaşları çatıldı,sonra düzeldi.''Ne işi?''diye sordu soran gözlerle.''Mesleğimi yapacağım Can.Psikolog olarak.''dedim gülerek.Mesleğim yerine ne iş yapacağımı sanıyor ki diye de sorgulamadan duramadım.''Hayır biliyorum ama gerek var mı?Akademik kariyer yapmayı hedeflerken,sahaya çıkıp üstelik yarı zamanlı basit problemlerle ilgilenip beynini meşgul etmek yerinde bir karar mı sence?''diye sordu.İstemsizce kaşlarım çatıldı,böyle bir cevap beklemediğim açıktı.''Neden öyle söyledin ki?Gerçek vakalarla çalışmazsam ileride kendi öğrencilerime nasıl verimli olabilirim?''diye sordum.''Literatür ve kaynak taraması ne için var?''diye sordu soruma soruyla karşılık vererek.''Bir başkasının deneyimlemesi ile insanın kendi tecrübeleri ile deneyimlemesi sence bir mi?''diye sordum oyunu kurallarına göre uygulayarak.Ortama şimdi gerilim eklenmişti.Bir kaç saniye sustu,yemeğinden bir kaç çatal aldı ve şarap kadehindeki son yudumu kafasına dikip,şişeden yeni bir servis açtı.''Bu konuda pek düşünmedim.Sence Freud olsa ne derdi?''diye sordu.Alayla yüzüne baktım,cevabı bildiği halde bana soruyordu.''Yapma Can.Cevabı gayet iyi biliyorsun,7 gün 24 saat hasta görüp tüm bilimsel çalışmalarını deneyimleyerek gerçekleştiren kendini bu işe adamış,bu işten arta kalan zamanlarında da deneylerini kendi üzerine yapan bir psikiyatr sence ne derdi,elbette kararımı desteklerdi.''dedim kendimden emin bir tavırla.Gülümsedi.Beni deniyordu,yine de bir şey demedim.''Sen Freud'u çok iyi tanıyorsun.''dedi gururla.Tebessüm etmekle yetindim.Konuşmayacağımı anlayınca devam etti,''Bu yaşta birinden beklenmeyecek ölçüde Freudyen ekole bağlısın.Bu da sana olan tutkumu kamçılıyor diyebilirim.''dedi.Biraz düşündüm.''Yalnızca Freud'a bağımlılığım mı tutkunu kamçılayan?''diye sordum merakla ve son lokmamı ağzıma attım.Bir süre sustu bu sırada şarap kadehimi bitirdim.Yeniden servis ederken,''Aslında hayır,hırsın yeri geldiğinde hedeflerin için yapabileceğin fedakarlıklar,tutkun,akademiye bağımlılığın,bir ekole bağlanmayı eleştirdiğin halde Freudyen ekolden dışarı adım atmayışın..Bunların hepsi birer etken elbette.''dedi.Fazla sorgulamadım.Tüm bu saydıkları,böyle hissetmesi iyi bir şey miydi kötü bir şey miydi emin değildim.Bunun üzerine düşünmem gerekiyordu.Bu hisleri daha sonra yerini başka hislere bundan farklı olmasını istemediğim olumsuz durumlara bırakır mıydı bilemiyordum.Çoktan bitirdiğim tabağı kendininkiyle birlikte önümden alıp mutfağa geçti,bense bu sırada şarap kadehimle aşk yaşıyordum.Normalde içmek her ne olursa olsun pek tarzım değildi,hoşlanmazdım ama bugün farklı bir gündü.İçilmeye değer bir gün.Bir süre sonra elinde küçük tatlı tabakları ile geldi,servisi önüme bırakırken tiramisu olduğunu fark ettim ve güldüm.En sevdiğim tatlılardan biriydi.''Bunu da sen mi yaptın?''diye sordum merakla bir çatal alırken.''Elbette.''diye yanıtladı kendinden oldukça emin bir tavırla.Sırttım.Oldukça lezzetliydi,tıpkı yemekleri gibi.''Harika olmuş.''diye yanıtladım.Teşekkür etti,kendisi tatlısına gömülürken''Ayrıca en sevdiğim tatlıdır.İyi tutturmuşsun.''dedim gülerek.İsterik bir kahkaha attı.''Daha önce söylemiştin.''dedi.Şaşırdım,gözlerimi açıp gözlerine bakarken''Hiç hatırlamıyorum.''diye cevap verdim.''Normal,uyukluyordun.Geçen gece sizin evde,uyku ile uyanıklık arasındaydın.Bana en sevdiğim tatlıyı sordun sonra da kendininkini söyledin.''dedi sırıtarak.Hala şaşkındım.O gün alkol de almamıştık ve ben böyle bir diyaloğu asla hatırlamıyordum.Üzerinde çok durmadım,''Peki senin en sevdiğin tatlı neydi?''diye sordum merakla.Gözlerime baktı,yaramazca sırıttı''Hatırlarsan bir gün,öğrenirsin.''dedi gizemli bir tavırla.Kahkaha attım.Bu halleri hoşuma gidiyordu.Tatlımızı yerken bir sessizliğe gömüldük.Onunla anılarım gözlerimin önünden film şeridi gibi geçmeye başladı,o kadar trajik anı içerisinde neredeyse bu gece kadar eğlendiğimiz ve kendimiz olduğumuz bir gün daha yaşamamıştık.Bir daha da yaşar mıyız emin değildim.Bundan sonrasının böyle gitmesini çok istiyordum.Tatlımızı bitirmek üzereyken,''Doktoraya beraber devam etmeye ne dersin?''diye sordu aniden.Daha önce bu meseleyi konuşsak da ciddi ciddi bir konuşma geçmemişti aramızda.Söz konusu teklifi Utku da yapmış olsa da durumundan dolayı bir süre daha okulda olamayacak gibiydi.Utku aklımdan hızlı bir şekilde geçip giderken bir hüzün bulutu da üzerimden hızlıca geçip gitti.''Kabul edilip edilmeyeceğim bile belli değil.''dedim tereddütle.İsterik bir kahkaha daha attı,''Kurul başkanıyım,Şahin hoca ve Hasan hocanın hakkındaki fikirlerini de gayet net biliyorsun.Bence kabul aşaması takılacağın son aşama olsun.Tekrardan danışmanın olmayı çok isterim.''dedi.Gülümsedim.Hayatımdaki insan olmasının dışında danışman hocam olmasına çok alışmıştım,aramızdaki hoca-öğrenci ilişkisini de burada bitirmek istemiyor gibiydi.Ne kadar yasak aşk olursa olsun.Galiba bu da aramızdaki ilişkiye heyecan katan bir şeydi ikimizde hoca-öğrenci ilişkimizi sonlandırmak istemiyorduk.''Bunu çok isterim.''diye cevapladım.''Güzel..''dedi keyifle ve artık bitirmiş olduğumuz tatlılarımızın tabaklarını alıp mutfağa geçti.Bende sofradakileri mutfağa taşıdım.Yemeğimiz çoktan bitmişti ama ben geceyi burada bitirmek istemiyordum.Mutfağı toparlamasına yardım ettim.Nihayet işimiz bittiğinde,''Birer filtre kahve içmeye ne dersin?''diye sordu.Olumlu anlamda kafamı salladım.''Pekala,yeni paket açmak isterim yukarıda depoda olacak gidip alayım.''dedi ve bir şey söylememe fırsat vermeden hızlı adımlarla holden geçip merdivenlerden yukarı çıktı.Bu sırada bahçeye açılan sürgülü camlı kapıyı hafifçe araladım.Oksijene aç kalmış gibi peşi sıra derin derin nefes alıp verdim,ardından mutfağa geçip bir bardak su içtim.Belime dolanan kollarla yerimden sıçrasam da hoşuma gitmişti.Sıcak nefesini boynumda hissettim ama bu Can'ın kokusu değildi.Burnuma aynı anda pek çok koku geldi,yoğun alkol ve sigara dahil.Belimden karnıma doğru dolanan ellere baktım,Can'a ait değildi.Korkuyla önüme dönmeye çalıştım,ellerin sahibi buna izin verdi.Yüzüne baktım,Utku'dan başkası değildi.''Utku senin burada ne işin var?''diye sordum korku dolu gözlerle.Belimdeki ellerini de itmekten çekinmedim.''Asıl senin burada ne işin var?''diye sordu sinirle.Kaşlarımı çatıp ona baktım,''Bu seni ilgilendirmez,sarhoşsun.Can gelmeden git buradan!''dedim kesin bir dille.Dişlerini sıkıyordu,boynunun kenarında patlamaya hazır damarları görebiliyordum.''Hiçbir yere gitmiyorum!''dedi ve mutfak tezgahıyla arasında sıkışmama neden oldu.Dudaklarıma yapıştığında saniyesinde onu geri ittim,tokat atmaya yelteneceğim sırada kolumu sıkıca tutup boynumu öpmeye başladı.Bedenimle bedenini itmeye çalışırken mutfak tezgahı bu duruma hiç yardımcı olmuyor bense bir tezgaha bir de Utku'nun bedenine çarpıp duruyordum.Belim tezgahın sert zemini yüzünden acımaya başlamıştı.Bağırmaya yelteneceğim sırada eli ağzımı kapattı.Sert bedeni şimdi çok daha sert bir şekilde bedenime yaslanmıştı.Can'ın gelmesini ümit etsem de bir kaç dakika bir kaç saat gibi yavaş ve yalpayarak geçiyordu her şey ağır çekimde gibiydi sanki.Bağırmaya çalışmalarım,itme çabalarımın hepsi teker teker sonuçsuz kalıyordu.En son elbisemin askısısını ağzıyla indirirken gözüm kararmaya başladı.Göz ucuyla mutfak tezgahını yokladım,boşta kalan elimle sinsice bıçağa eriştim.Son kez uyarmaya çalıştım,ne konuşmaya ya da bağırmaya çalışan ağzım ne de onu iteklemeye çalışan bedenim başarılı olamıyordu.Bedeni daha sert bu sefer hiç tatmak istemediğim şekilde başka yerlerime baskı uygulamaya başladığında dayanacak gücüm kalmamıştı.Adeta gözüm dönmüştü,elimdeki bıçağı hiç düşünmeden karnına sapladım.Bu onun biraz sendeleyip geri çekilmesine neden oldu.Şaşkınlıkla yüzüme bakarken,''Ne yaptın?''diye sordu.Nefretle yüzüne baktım,''Sen ne yaptın şerefsiz?Sen kimsin?Nasıl bana saldırabilirsin?Durdurmasam ne yapacaktın?Tecavüz mü edecektin bana?''diye peşi sıra soruları sıradım.Bu sırada ne yaptığımın farkında değildim.Bağırışlarım bana ait değil de bir başkasına ait gibiydi.Bir süre sonra bir rüyadan uyanır gibi oldum.Karşımda Can korkuyla gözlerini bana dikmiş bir bana bir de yerde hareketsiz yatan Utku'ya bakıyordu.O an uyanır gibi oldum.Elimdeki bıçak yere düştü.Ellerime baktım;bir başkasının kanına boyanmıştı.Sonra elbisem bacaklarımla birlikte koyu kırmızı pıhtılaşmış yer yer kan izleriyle doluydu.Bir başkasının kanına boyanmıştım.


Oy vererek destek olmayı unutmayın Freudyenler:))Şok etkinizin yorumlarını okumayı çok isterim,yorumlarda buluşalım.Sizleri seviyorum:)

Freud İle Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin