Day 1454 Part I

188 13 9
                                    

Luke

Siyah deri koltukta otururken kalkmam için gereken gücü bulmaya çalışıyordum. Etrafımdan geçen her şey bulanıklaşıp buhar oluyordu. Sesler sanki cam bir kavanozun içine hapsolmuş bana ulaşmaya çalışıyordu. Ama bana ulaşmalarına asla izin vermeyecektim, zihnimi koruyacaktım.

Calum'un yüzüne bakıp ne dediğini anlamaya çalışırken düşündüğüm tek şey yüzüne yumruk atmaktı. En yakın arkadaşım olması umurumda değildi, bunu hissetmiyordum da. Tek hissettiğim onun tükenmek bilmez nefretiydi.

En son beni sarsmasıyla irkildim ve kaşlarımı çattım.

"Tüm Sidney, ve siktiğimin dünyası burada sik kafalı. Annem bile burada. En büyük sahnelerden birini yaptırdık buraya. Sebebini biliyor musun at kafası? Buraya gelecek insanlar sığsın diye!"

"Ne diyorsun amınakoyayım?"

"O siktiri boktan ruhunu bedeninden çıkartmadan ayağa kalk diyorum. Sahneye çıkacağız."

Gözlerimi kısarak ona bakıp kaşlarımı kaldırdım.

"Ah, bana bir ruh mu buldunuz?"

Calum elini alnına yapıştırıp bağırdı.

"Alex, bu çocuk siktiğim ilaçlarını yine mi almadı?"

"Antidepresanları mı? Odasına koymuştum."

"Şimdi oradan geldim." dedi Ashton elinde bir kutuyu sallayarak geldiğinde "İçmemiş."

"Sen gerçek bir orospu çocuğusun Luke. İç şunları."

"Ben iyiyim." dedim koltuğun kenarından destek alıp ayağa kalkarken "İyiyim."

"O zaman şu siktiğimin sahnesine çık ve o sikik sesinle şarkı söyle."

"Calum." dedi Mike sert bir sesle "Yeter, siktir git."

"Yeni gökkuşağı olmandan nefret ediyorum Mike."

Bu cümle mideme yumruk gibi otururken Calum kapıyı sertçe çarpıp gitti ve Ashton da onu takip etti.

"Dostum." dedi Mike "Hadi ilaçlarını iç."

Oturup kafamı koltuğun koluna gömdüm.

"Deli gibi hissetmeme sebep oluyorlar."

"Bazen sakinleşmek için ilaç kullanmam gerekir." dedi "Ve uyuşturucu kullanmayacaksın."

Derin bir nefes alıp kutuyu açtım ve içindeki iki ilacı tiksintiyle ağzıma attım.

"Bunlar uykumu getiriyor."

"Kızlar senin alkolsüz sarhoş haline bayılıyor."

"Gerçekten yeni gökkuşağı mı oldun Mike?" dedim ciddi bir şekilde.

Mike ise sadece bana bakıp gülümsedi.

"Ilımlı olmaya çalışmak, belki. Bunu gerçekten deniyorum. Ama yeni gökkuşağı olmak?" güldü "Bu grubu bile o kurdu. Ondan her ne kadar nefret etseniz de, asla onun gibi birini bulamayacağımızı kabul etmelisiniz."

"Bunu biliyorum." dedim "O yüzden ondan nefret etmekten kendimi alıkoyamıyorum. Bizi zirveye çıkartıp gitti."

"Bu yüzden ondan nefret etmemen gerekiyor." dedi Mike "Hala zirvedeyiz lanet olası. Ve o olmasaydı, insanların masalara işediği barda sürünmeye devam edecektik."

Ayağa kalkıp gitarımı boynumdan geçirdim ve sinirle soludum.

"Ondan nefret ediyordun Mike."

"Ondan nefret etmiyordum. Sadece tamamen zıt kişiliklerdik." Kapıdan çıkarken kolunu omzuma attı ve fısıldadı "Sen de onu seviyordun Luke."

20 Days, Maybe // Luke HemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin