Day 1525

135 13 15
                                    

Yorum ve oylarınız çok değerli💖

Ben gerizekalı bir beceriksizin tekiydim.

Nasıl oluyordu da Summer beni tanımadığı halde 20 günden kısa bir sürede insana çevirebiliyordu da ben beş gün içerisinde onu bir kez olsun gülümsetemiyordum?

Alyssa'yı kendisinden iyice uzaklaştırmıştı ama çocuklarla bunu bir şekilde halletmeye çalışıyorduk. Çocuklar eğlenmek için onu dışarıya çıkartınca ben Summer'la ilgilenmeye çalışıyordum, eğer beni de isterse Summer'ın çok hasta olduğunu ve yeniden hastaneye gitmemek için yattığını söylüyordum.

"Umudumu kaybediyorum Joy." dedim bana yaptığı kahveyi küçük kaşıkla karıştırıp. "Hiçbir şeyi beceremedim. Alyssa'ya dokunmasını beceremedim, bana dokunmasını beceremedim, ağzından güzel iki söz çıkmasını beceremedim, yüzünde tek bir duygu göstermeyi bile beceremedim. Scott zamanında bile onu bu kadar kapalı görmemiştim, o zamanlar en azından ona sarıldığımda içindeki küçük bedenin titrediğini, o kuyudan çekip çıkartılmayı beklediğini hissederdim. Ama artık bunu istemiyor gibi, sadece nefes alıp vermek istiyor." Yutkunduktan sonra ekledim "Umarım istiyordur yani, bundan bile emin değilim."

"O büyüdü. Sizden biraz daha fazla büyüdü hatta. Acı insanı olgunlaştırır, o yaşının kaldıramayacağı acılar çekerken çok yaşlandı. Çektiğimiz çilelerin sonunda ışık değil de çıkmaz sokak varsa, bu bizi taş kalpli biri olmaya itmez mi? Belki Summer bu dereceye gelmedi ama artık düşündüğünden çok daha katı biri. Bunun önüne geçemezsin."

"Bunu aşmak istiyorum Joy, bunu aşmam lazım."

"Geçmişi hatırlat. Summer'ı en mutlu gördüğüm anlar sizin birlikte olduğunuz zamanlardı. Ona sizi hatırlat."

"Deniyorum ama olmuyor."

"İlk buluşmanızda nereye gittiyseniz oraya gidin, ilk ne yediyseniz onu yiyin ya da ne bileyim, ona geçmişten küçük ama hayatınızın dönüm noktası olan anları yeniden bahşet. Summer kim olduğunu hatırlamıyor, içindeki dengeyi bulamıyor. Alyssa'yı da bu yüzden kabullenemiyor. Alyssa onun için ölmüştü ve Summer bunun için epeyce acı çekti. Senin için ortaya sürpriz bir bebek çıkmış oldu ama Summer için bir ölü dirildi, bilmem anlatabiliyor muyum? Summer'ın kızı dirildi."

Kafamı sallayıp kahvemden bir yudum aldım.

"Yeniden gülümsemeyeceğinden korkuyorum. Hiç umudum yok neredeyse."

"Eğer umudun olmazsa, asla gülümsemez. Onda hiç umut yok, sende de olmazsa bu iş olmaz. İnsanı gülümseten her şeyin arkasında bir umut yatmaz mı?"


Ayaklarımın beni ağır ağır götürdüğü evin kapısında durup derin bir nefes aldım.

"Hadi koçum." diye fısıldadım kendi kendime "Hiç kimse bir kadını senin Summer'ı sevdiğin kadar sevmedi. Başaracaksın."

Kapıdan içeriye girer girmez tüm umutlarım yerle bir olmuştu.

Summer elindeki şarap şişesiyle uyuyakalmıştı, üstü başı şarap olmuştu.

Hemen yanına gidip kafasını kaldırdığımda mızmızlanarak uyandı.

"Ne?"

"Bebeğim, içmemen gerektiğini biliyorsun."

Bana bomboş bir ifadeyle bakıp kafasını yeniden geriye yasladı. Beni görmeye, sesimi duymaya bile tahammülü yok gibiydi. Şarap şişesini elinden alıp yere koydum ve onu kucağıma aldım.

"Bırak beni. Uyuyacağım."

"Üstün kirlenmiş hayatım, yıkanıp uyursun."

Bir tepki vermeden kucağımda bir ölü misali durmaya devam etti. Minyon bedeni artık daha da ufalmıştı sanki, kollarımın arasında küçücük bir kız çocuğu var gibiydi. Yüzündeki o dehşet verici ifade olmasa ne kadar yaş aldığını anlamazdınız bile. Yüzünde tek bir kırışıklık yoktu ama o ifade ancak ölüme dokunabilecek kadar yaşlanmış birinde olabilirdi, hayat dolu bir gençte bu ifadeyi görmeniz mümkün değildi.

20 Days, Maybe // Luke HemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin