6.Bölüm Birlikte Yürüdüğümüz Yollar

2.2K 132 41
                                    

Bu bölümü bestemsubl bilirsiniz ki ortim yazdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bu bölümü bestemsubl bilirsiniz ki ortim yazdı. Ben bayıldımmm eline emeğine yüreğine sağlık kuzum.💜

Uzun süredir aynı yerde çakılmış , kalmıştık sanki. Öylece denizi izliyor bir kelime bile etmiyorduk. Saatler geçti , güneş her zaman ki zerafetiyle batmaya başladı yine. Aynı 'ben' gibi...

Hava kararıyordu artık. Yanımda hafîf kıpırdanma hissedince Tahir'in bir şeyler söylemek için kıvrandığını farkettim;

"Söyle hadi. İçinde kalmasın."

Tereddüt eder gibi baktı yüzüme. Denize çevirdi tekrar gözlerini..

"Bugün olanların sorumlusu bendim."

Tam sözünü kesecekken;

"Dinle Nefes! Bak bugün olanların sorumlusu bendim. Bazen saçma şeyler düşünebiliyorum. Halbuki kendimi affettirmem için seninle düzgün bir şekilde konuşmak daha iyi olurdu."

Onu affetmem için yapmış.

"Sen niye kendini affettirmek istedin ki?"

Mahçupça baktı yüzüme;

"Hani bugün telefonda konuşurken sana bağırdım ya. Resmen Hazal'ın sinirini senden çıkardım ve hiç doğru değildi. Ben , ben özür dilerim Nefes. Çok özür dilerim..."

Şoka uğramam gerekmiyordu. Besbelli özür dilemişti işte. Bazen onun bu hallerine dayanamayacağımı düşünüyorum ama korkulacak hiçbir şeyde yokmuş halbu ki.

Yüzüne hafif bir tebessümle bakınca o da aynı tebessümle bana baktı.

"Gidelim mi?"

Bu sefer olmaz demedi. Kendi istediğinide yapmadı. Benim dilediğimi yaptı.

"Gidelim Al yazmalım. Sen yeterki iste. Biz hep birlikte gidelim. Hep sen ve ben."

Uzun uzun yürüdük Tahir ile. Elinin elim de gözlerinin gözlerim de olmasına gerek yoktu. Ruhu ruhumdaydı. Bu bile yeterdi..

Eve geldiğimiz de herkesin çay içtiğini gördüm. Hata bendeydi zaten. Bir de beni umursadıklarını zannetmem hataydı. Yanlarına Tahir ilerlerken gözleriyle benim de gelmemi istiyor gibiydi. Gitmeyecektim.

Eve doğru adımlarımı atarken babamın bana üzgün gözlerle baktığını gördüm. Gerçekten böylemiydi? Pamuklara sarman , herkesten sakınman gereken kızını bu denli kırmak kolay olabilirmiydi. Şimdi sen kırarsın o kalbi, sonra "elin oğlu" . Böyle oluyormuş meğer. Baba yarası pek geçmeye yüz tutmuyormuş , bir kız evlat için. Babama kırgın gözlerle bakıp odama geçtim. Odama geçtiğim de derin bir nefes çektim içime. Elimi yüzümü yıkamam gerekiyordu. Odadan çıkıp lavaboya ilerleyecekken babamında odama doğru geldiğini farkettim. O an sustu tüm sesler. Sanki gözlerimizle konuşuyor gibiydik. O benden özür diliyor. Bağırdığı için. Bense kırgın olduğumu söylüyorum , deli gibi kırgın..

Sonra babamın dudaklarından iki kelime fîrar ediyor. "Özür dilerim" diyor , babam. Gözlerim doluyor benim. Kalbim'in kırıklarının sesi bir kez daha çınlıyor kulaklarımda. Tuzlabuz olmuş halde hepsi. O kadar acı , o kadar gerçek işte. Dayanamıyorum ben buna direkt lavaboya giriyorum. Yaslanıyorum kapıya. Sonra aynaya doğru ilerliyorum. Gözyaşlarımla yüzleşiyorum bir kez daha. Babamla anılarımız geliyor aklıma. O en çok kalmak istediğim , saf ve masum yaşım canlanıyor gözümde. O hiç kırılmanın ne olduğunu bilmediğim yaşım...

Bana bir masal anlat baba
İçinde tüm oyunlarım
Kurtla kuzu olsun şekerle bal

Bana bir masal anlat baba
İçinde denizle balıklar
Yağmurla kar olsun güneşle ay

Anlatırken tut elimi
Uykuya dalıp gitsem bile
Bırakip gitme sakın beni

Anlatırken tut elimi
Uykuya dalıp gitsem bile
Bırakıp gitme sakın beni

Bana bir masal anlat baba
İçinde tüm oyunlarım
Kurtla kuzu olsun şekerle bal

Bana bir masal anlat baba
İçinde denizle balıklar
Yağmurla kar olsun güneşle ay

Anlatırken tut elimi
Uykuya dalıp gitsem bile
Bırakıp gitme sakın beni

Anlatırken tut elimi
Uykuya dalıp gitsem bile
Bırakıp gitme sakın beni

Bana bir masal anlat baba
İçinde tüm sevdiklerim
İçinde İstanbul olsun

Buna daha fazla dayanamazdım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama doğru ilerledim. Bana en iyi gelecek şeyin yazı yazmak olduğunu biliyordum. Defterimi ve kalemimi çıkardıktan sonra penceremden dışarıya baktım. Onun yüzüne değdi gözlerim. Her bir zerresini ezberlermişçesine. Tekrar satırlarıma odaklandım.

"Bazen kuş olup uçmak istersin bu diyarlardan. Her mevsim de başka topraklara göç etmek. Kimseyi tanımamak. Gittiğin yerler de misafir olmak. İnsan kalplerde de ev sahibi olmak ister. Onu her bir huyuna kadar ezberlemek , doyasıya sevgisini hissetmek. Ben ne kuş misali misafir oldum. Ne de kalpler de ev sahibi. Ben hep bu topraklarda kaldım. Kalpler de ise misafirlik yaptım. Bir gün senin kalbin de ev sahibi , bu topraklardaysa misafir olmak dileğiyle. Sevgiyle kal..."

Ona ancak satırlarımla sevgimi açıklayabilirdim. Gözlerimle belli etsem de hissetmedi. Dilim de varmadı hiç söylemeye.

Hani bir ölünün ailesine 'o öldü' demek zor gelir ya insana. Verecekleri tepkiden korkar , çekinirsin. Dilin varmaz söylemeye. Benim de 'seni seviyorum' demeye dilim hiç varmıyor. Vereceği tepkiden korkuyorum. İnsan böyle işte korka korka yaşar her anı.

Tam tekrar pencereye bakacakken aniden kapım açıldı. Ve ben her şeyin bittiğini hissettim. Neden mi? Tahir odamda ve açık olan defterimle bakışıyor.

Sanırım bu sefer gerçekten yolun sonuydu...

Merhabaaa! Ben deniz Beste Nazlı . Uzun zamandır bu girişi yapmayı özlemişim. Eslem'im bana bu bölümü emanet etti. Açıkcası yanlış bir şey yazarım diye korka korka yazdım bu bölümü. Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Sağlıcakla kalın💜

Al YazmalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin