5 ~ "Albatrosum..."

815 72 11
                                    

Düşüne düşüne kendimi bir taksiye atıp eve geldim.

Yaşadığım bu olayı birine anlatmadan içim rahatlamayacaktı.

Odama gelir gelmez direk arkadaşım Ayhan'ı aradım.

"Ayhan, sana ihtiyacım var. Bana gelsene." dedim.

"Geliyorum kardeşim." diyerek telefonu kapattı.

O gelene kadar üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp, rahat bir şeyler giyindim. Hala gelmediğini görünce aşağıya inip kapıda bekledim. Gelince birlikte odama çıktık.

"Ayhan, bugün çok değişik bir şey oldu."

"Ne oldu? Ne oldu? Hadi insanı delirtme de söyle." diyordu Ayhan. O benden de çok heyecanlıydı.

"Bu akşam, şirketin 40. Yıl partisi vardı. Ben de davetliydim, arkadaşım bana oturma sırası olarak da yanlış yeri söylemiş. Karanlıkta hiçbir şey göremiyordum ta ki biri gelip beni dudağımdan öpene kadar." dedim ama hala olayın etkisindeydim.

"Yuhh! Dudağından bir de! Kimmiş kimmiş???"

"Bilmiyorum, diyorum ya sana karanlık diye. Sakallı olduğunu biliyorum ama... Belki de hayatımın aşkıydı, Albatrosum du belki de..." diyerek tekrar o anı hatırlayıp hayallere daldım.

CAN'IN AĞZINDAN;

Kimi öpmüştüm şimdi ben? Öptüğüm kişi Polen değildi de kimdi? Ama bu koku... Eşsiz, yani bu koku... Sanem'in kokusu...

Üzerimdeki kıyafetlerden baya bir rahatsız olmuştum, salondan çıktım.

Yanıma aldığım rahat kıyafetleri lavaboda giyinip tekrar partiye döndüm.

Döndüğümde ise Polen'le karşılaşmıştım.

"Polen..." dedim.

"Can, nerdesin seni arıyorum sabahtan beri?" dedikten sonra sarıldık.

"Kıyafetlerden rahatsız olup değiştirmek için lavaboya gitmiştim." diyerek geçiştirdim.

"Ee o zaman hadi kaçırmayalım. D-2 miydi neydi oraya gidelim." dediğinde hızlı hızlı salona geldik tekrar.

Ama aklım hala Sanem'deydi. Sanem kendi kokusunu kendisi hazırlıyordu sonuçta bu koku onundu eminim.

***

Parti sonrası Polen'i arabaya bindirip babasının evine yolladım. Üzerimdeki yorgunluğu atmam için eve gidip hir an önce uyumak istiyordum.

"Emre, ben gidiyorum eve." dedim.

"Tamam abi bende biraz sonra gelirim." deyince, arabama atlayıp eve geldim.

Yatağıma uzandım, sadece ama sadece o anı düşündüm. O andan sonra Sanem'i görememiştim, eve gitmiş olmalıydı.

SANEM'İN AĞZINDAN;

***

Sabaha kadar düşünmekten gözüme uyku girmemişti. Afallaya afallaya yüzümü yıkayıp geldim. Dolabımı açıp giyeceğim kıyafetleri aldım.

Şirkete geldiğimde etrafta sakallı olanları incelemeye başladım. Birini gözüme kestirip tam yanına konuşmaya gidiyorum, 'o senin albatrosun değil' diyo kafa sesim.

Kafam iyice allak bullak oldu, söylene söylene çay almak için gittim. CeyCey ve Güliz de oturmuş kahve içiyorlardı.

"Günaydın Sanem Hanımmm" diye bir an atlayınca Güliz, neye uğradığımı şaşırdım.

"Ayyh korktum bir an." dedim.

"Sanem Hanım, dün sizi neden partide göremedik ?" dedi CeyCey.

"Şeyy... Benim acil bir işim çıktı dönmek zorunda kaldım. Ama partiye geldim yani... Hem sen bana neden yanlış yeri söyledin CeyCey?"

"Yanlış yer... Ben tamamen yerleri karıştırmışım. Kusura bakmayın Sanem Hanım." dedi CeyCey.

Şirkete Can Bey'in geldiğinden haberimiz olmayınca Can Bey,

"CeyCey bana bir çay." demesiyle geldiğini anlamış olduk.

"Hemen Can Bey." diyerek koşa koşa çayını götürdü.

Çayımıda alıp odama geçtim. Geçer geçmez de Deren Hanım tarafından bir çığlık kopmasın mı? Kopar tabi.

"Skandalll! Cann Cannn" diye diye Can Bey'in odasına girince, bende hemen koştum.

"Can, Arzu Taş kabul etmedi çekimi. Aylin'le anlaşmışlar inanabiliyor musun?"

"Yok artık, ciddi misin?" deyince Can Bey, ortada büyük bir sorunun olduğu kesindi.

"Napıcazzz!" deyince Deren Hanım, Can Bey ayağa kalktı.

"Tamam peki nerde şimdi?"

"Ağva da oteldeymiş." diye karşılık verdi Deren Hanım.

"Sanem Hanım, sizde benimle birlikte gelseniz. Hem belki siz daha iyi ikna edebilirsiniz." deyince ne diyeceğimi bilememiştim.

"Hemen şimdi mi?" diyebildim sadece.

"Hemen çıkmamız lazım." Can Bey önde, bende arkada arabasına doğru ilerledik.

Arabada sıcaktan baygınlık geçireceğim diye korkmuştum.

"Can Bey bu arabanın kliması yok mu? Gerçekten sıcaktan bayılacağım."

"Maalesef, ama pencereyi açabilirim." 

"Lütfenn."

***

Yolda trafik olunca kısa yol diye başka yola girmek zorunda kalmıştık.

"Siz bu yolun o otele çıktığına emin misiniz?" dedim, demez olaydım. Arabadan bir anda dumanlar çıkmaya başlamıştı. Sonra ise durduk.

"Ne oluyor? Araba mı bozuldu? Yolda mı kaldık?" diye beni bir heyecan sarmıştı. Ormanın içinde kalakalmıştık. Ya akşama kadar bu ormandan çıkamazsak?

Evet, benden bu kadarlık. Arkadaşlar oy veriyorsunuz ama beni takip etmiyorsunuz, hatta hikayeyle ilgili yorum bile yapmıyorsunuz. Diğer bölüm belki zor gelir :(

Sen Benimsin (CanEm) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin