CAN'IN AĞZINDAN;
Odun toplamak için çıkmıştım ama baya da ilerlemiştim. Sanem'i yalnız bırakma fikri hiç hoş bir şey değildi. Aldığım odunlar yeterli diyerek eve doğru ilerledim. İlerlemiştim ki Sanem'i yerde görünce, elimdeki odunları yere bırakıp yanına koştum.
"Sanem, Sanem iyi misin? Uyan lütfen Sanem." dediğim sırada gözlerini hafif araladı.
"Can... nerde kaldın? Ben hiç iyi değilim..." dediğini duyunca direk kucağıma aldım, arabaya bindirip hastaneye götürdüm. Hastaneye gelince tekrar kucağıma alıp,
"Sedye getirin." diye bağırmaya başladım. Sesimi duyanların getirdiği sedyeye Sanem'i yatırdım, elini hiç bırakmamıştım ta ki acile girene kadar ardından,
"Burdayım Sanem, yanındayım." diyerek bağırdım. Ailesine haber vermem gerekiyordu ama elim telefona hiç gitmiyordu. Benden hoşlanmadıklarını bilsem de onların da bilmesi gerekiyordu. Nihat Amcayı aradım ve açmasını bekledim.
"Alo Nihat Amca iyi akşamlar sizi de rahatsız ediyorum ama..." dedim.
"Ne oldu gece gece Can Bey oğlum?"
"Şimdi önce sakin olun, Sanem rahatsızlandı hastaneye getirdim. Adres..." adresi öğrenince telefon direk suratıma kapandı. Gece gece Sanem'in benimle birlikte olduğunu öğrenince ne tepki verirlerdi acaba? Ama bu durum hiç iyi olmayacaktı.
10 dakika sonra hemşire çıkıp, yanına girebileceğimi söyledi. Odasına girdiğimde Sanem'in kolunda serum, kendisi de yarı uyanık bir şekilde buldum.
Yanına gelip oturduğumda saçlarını okşadım ve alnından öptüm. Tam elini tutmuştum ki odaya bir anda annesi, babası ve ablası girdi. Onların girdiğini görünce elini bırakmak zorunda kaldım. Sanem onları görünce uyanmıştı.
"Sanem, kızım nasılsın yavrum?" dedi annesi.
"İyiyim anne sağol." diyebildi Sanem.
SANEM'İN AĞZINDAN;
Odaya giren annemlerle birikte bana ne olduğunu idrak etmeye çalışıyordum. Ama onlara da bir şey çaktırmamaya çalıştım.
"Kızım senin gece gece Can Bey'le ne işin var?" diyen annem, beni cimciklemeye ardından da koluma vurmaya başladı.
"Eee anne, ben çok yorgunum dinlenmek istiyorum." diyerek geçiştirmeye çalıştım ama hiç de kolay olmuyordu.
"Konuşucağız seninle bu konuyu." dediği sırada beni bir korku salmıştı, ayrıca bunlar beni ne ara affetti de buraya merak edip geldiler?
***
Hastaneden çıkmıştık, öyle merak edilecek bir durumum yoktu. Annemgil Can'a sinirli oldukları için Can'ın eve bırakma isteğini geri çevirdiler. Bizde eve taksiyle dönmüştük. Eve gelince odama girip kendimi yatağıma attım.
"Anne çok yorgunum hatta kendimi hiç iyi hissetmiyorum sonra konuşuruz." diyerek odadan çıkarttım. Onu odadan çıkarır çıkarmaz Can'ı aradım.
"Can, kusura bakma seninle yemek işi de yalan oldu."
"Birtanem sen bir de bunu mu düşünüyorsun? Asıl sen iyi misin?" dediği sırada onun sesini duymak bile bana çok iyi geliyordu.
"Çok iyiyim hele senin sesini duydum ya..."
"Bende senin sesini duyunca mutlu oldum. Sen dinlen istersen yarın işe de gelme, kendini ne zaman iyi hissedersen o zaman gelirsin." olur muydu böyle bir şey, hele ben çalışmadan daha da önemlisi Can'ı görmeden yapabilir miydim?
"Olmaz yarın geleceğim, neyse annemgil de beni darlıyorlar. Uyumadığımı görürlerse daha da darlamaya devam ederler. İyi geceler Can'ımm." gülümsüyordum kendi kendime hatta ağzım kulaklarımdaydı.
"İyi geceler sevgilim..." dedikten sonra telefon kapandı. Sevgilim mi, yaa Allah'ım sen bizi ayırma amin.
***
Sabah erken uyandım ve annemden kaçmak için hemen hazırlanıp evden çıktım. Tamam sabah atlattık ama akşam elbet görüşeceğiz. Şirkete gelince sevinçten çantamı odama fırlatıp, etrafı gezmeye başladım. Şirkette birkaç çalışan dışında kimse gelmemişti. Bu sefer Can'a kendi ellerimle çay demleyip götürmeye karar verdim. Çayın demlenmesini beklerken oturdum. Oturduğum sırada Güliz geldi.
"Günaydınnn." diyerek yanıma oturdu bende aynı şekilde cevap verdim.
"Sanem Hanım, bakın çok iyi fal bakan bir site var. Hatta dedikleri %100 çıkıyor, sizde bir kahve içseniz de bende falınıza baktırtsam." diyen Güliz'i kırmamak için kabul ettim. Normalde fala inanmazdım ama...
"İyi kahve yap da içelim." dedikten sonra yaptığı bol köpüklü kahveyi ağır ağır yudumladım. Ardından da Güliz'in yardımıyla falı kapattım, 5 dakika sonra fincanı açtık. Fotoğraflarını çekip siteye yolladı. 10 dakika içerisinde fal sonucu gelince telefonu elime aldım.
Olduğun yerden arkana bakacaksın. 3 vakte kadar mavili, beyazlı, sakallı biri girecek kapıdan. O senin hayatının aşkı olacak. Bir kere öpmek yetmez, bir daha öpeceksin.
Bu fal kesin albatrostan bahsediyordu aslında.
"Yok artık bu albatros..." dememle birlikte tam falın tahminine uygun biri girdi şirkete. Tanımıyordum ama bu kesin albatros olmalıydı.
"Can Bey'in odası nerde?" diye sorunca hemen lafa atladım.
"Hoşgeldiniz, buyrun size odasını göstereyim. Kendisi de henüz gelmedi ama..." diyerek önde ben, arkada albatrosum geldik odaya. Oturması için yer gösterdim.
"Teşekkür ederim." diyerek oturdu.
"Öncelikle hoşgeldiniz ben Sanem, metin yazarıyım." diyerek elimi uzatıp selamlaştık.
"Memnun oldum ben de Levent." deyince içim içime sığmıyordu artık sormam gerekiyordu.
"Bir şey sorabilir miyim? Şirketin 40. yıl partisinde orada mıydınız?" sorumu sorunca Can'ın da bizi kapıdan dinlediğini fark ettim.
"Evet ordaydım neden sordunuz?" diye bir yanıt alınca ben durur muyum tabiki devam ettim.
"Locada mıydınız ve bu haliniz gibi yani sakallı mıydınız?" Levent sakallarını kaşıyarak devam etti.
"Locadaydım, evet sakallıydım." dediğini duyunca albatros olduğunu anladım ve içimde sevinç çığlıkları coştu. O sırada Can sinirli bir şekilde içeri girdi, kesin konuşmalarımızdan böyleydi.
"Levent hoşgeldin." diyerek sarıldılar.
"Sanem Hanım, bize 2 çay." bu sözü beni darmadağın etmişti. Hanım demesi ve bana çay söylettirmesi...
"Peki..." diyerek ona sinirli bir şekilde bakıp, kapıyı çarpıp çıktım. Sakinleşmek için arşive indim belki ardımdan gelir diye beklemiştim ama gelmemişti...
Yeni bölüm geldi... Artık Sanem albatrosun kim olduğunu öğrense mi acaba? Sonraki bölüm de görüşürüz 😍😻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin (CanEm)
FanfictionSanem ve Can'ın aşkı sizi buradan alıp hayal dünyama götürecek. #canem