SANEM'İN AĞZINDAN;
"Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak derken? Olacak inan bana her şey eskisinden daha iyi olacak." diyen Can'a ters ters baktığım anda odaya Yiğit girdi.
"Senin ne işin var burada lan?" Can bir sinirle ayağa kalktı. Az kalsın birbirlerine vuracaklardı.
"Can! Yiğit! yeter ben sizin kavgalarınızdan sıkıldım, bunaldım artık. Can odadan çıkar mısın?" dediğim zaman Can daha da sinirlenip, sert bir bakış attıktan sonra odadan çıktı. Ben Can'a fazla mı ağır davranıyordum bilmiyordum. Yiğit'e oturmasını rica ettim.
"Geçmiş olsun Sanem. Ablam adına senden çok özür dilerim."
"Hapisten çıkmak nasip olmasın ona inşallah." demiştim ki Yiğit bana dönerek, anlamsız bir bakış attı.
"Yiğit biliyorum ablan olabilir Polen ama ben onun yüzünden sakat kaldım. Artık ne zaman yürürüm onu bile bilmiyorum." dediklerimden sonra Yiğit'in ağzı açık kaldı. Bir anda ayağa kalktı ve odanın içinde eliyle ağzını kapatıp, dolanmaya başladı.
"Nasıl olur bu ya? Sen ciddi misin? Çok çok özür dilerim ablam adına. Bak bu süreç boyunca ben senin yanındayım Sanem. Elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım." dedi Yiğit, ardından tekrar yanıma oturup ellerimi tutup, gözlerimin içine bakmıştı ki Can odaya sinirli bir şekilde girip, kapıyı çarptı.
"Dokunma lan karıma, çek o elini." diyen Can'ın ardından, Yiğit apar topar ayağa kalktı.
"Siz... Evlendiniz mi? Ben bilmiyordum." diyerek Yiğit odadan çıktı.
"Can ben sizin aranızda artık kavga-dövüş olmasın demiyor muyum? Ama siz her an her dakika böylesiniz." dedim ve kafamı başka yöne çevirdim.
"O adam sana dokunamaz, senin elini tutamaz, senin gözlerinin içine bakamaz çünkü sen benimsin bunu böyle bil Sanem."
"Böyle laflar etmekle olmuyor öyle işte. Neyse ben daha fazla bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Hastaneden çıkmak istiyorum artık." demiştim ama Can'ın bana karşı pek bir umudu kalmamış gibiydi. Gözlerime baktı uzun uzun ama ben hep kaçırdım gözlerimi.
"Peki Sanem sen nasıl istiyorsan öyle olsun. Ben çıkış işlemlerini halledeyim bari." odadan çıktığında gözlerim ardından baka kalmıştı sadece. O anda Ayhan gelince kendimi o kadar rahat hissetmiştim ki.
"Sanem kusura bakma kuzum yaa. Seni ziyarete gelemedim, Leyla Ablanla Osman Abim ayrılmışlarda onunla uğraşıyordum. Geçmiş olsun, Sanem'si ne oldu sana? Sen iyi misin?" yanıma çağırıp sıkı sıkı sarıldım Ayhan'a. Benim ilacım sadece Ayhan'daydı.
"Ayhan ben yürüyemiyorum..." gözlerim yaşlı bir şekilde söylemiştim bu cümleleri. Bu halimi görüp, dayanamayan Ayhan benimle birlikte o da ağlamaya başladı. Daha sıkı, daha içten bir şekilde sarıldık birbirimize. Konuşamadı çünkü hala şokun etkisinden çıkamamıştı Ayhan.
"Çok üzüldüm kardeşim, çok hatta o kadar çok üzüldüm ki. Hatta bak kekelemeye bile başladım. Allah belasını versin o kızın. Seni bu hallere düşürenler utansın kızım."
"Ayhan sen bana her zaman çok ama çok iyi geliyosun. Biliyorsun de mi? İyi ki varsın." sarılmıştık ki o anda annemler içeri girdi. Ablamın morali çok ama çok bozuktu zaten, yine de bozuntuya vermemeye çalıştı.
"Anne hemen hastaneden çıkmak istiyorum lütfen." annem zaten ağlamaktan gözleri şişmiş hatta morarmıştı bile.
"Baban'la Can hallediyorlar kızım. Sen nasıl oldun, daha iyisin inşallah." demişti annem, iyi değildim ama onlar iyi olsun diye,
"İyiyim." dedim.
***
Hastaneden çıkıp eve getirildim. Bizim salondaki o cam kenarındaki koltuğa yatırdılar beni. Sıkılırsam dışarıyı seyrederim diye. Annem yemek yapmaya, babam dükkana, ablam ise kendi dertleriyle uğraşmak için odasına çekilince Can'la salonda yalnız kalmıştık. Ablamdan sonra bu havadisleri alırdım elbet.
"Can sana karşı bu aralar fazla kırıcı, fazla sinirli, fazla asabi davrandığım için özür dilerim. Artık nasıl davranacağımı bile bilmiyorum. Kime nasıl, ne şekilde davranacağımı bilmiyorum gerçekten. Şu aralar kendimde değilim inan. İçimdeki Sanem ben değilim." derken bile yutkunmakta güçlük çekiyordum.
"Özür dilemene gerek yok Sanem. Asıl ben hatalıyım, sana bu durumda bile sert konuştuğum için. İnan artık o eski Can olmayacak bir daha. Benimde kendimi toplamaya çok ihtiyacım var."
"İyi olur, sen evine git dinlen istersen. Nasıl olsa ben bir yere gitmiyorum, burdayım." bacaklarıma baktım, artık eskisi gibi olamıyacağımı düşündüm. Benimle kim ilgilenirdi ki bu halimle? Ya bir süre sonra benden sıkılırlarsa? O zaman ne olacak?
"Seni bırakmak istemiyorum..." dedikten sonra Can yanıma geldi, asık suratıma baktı. Çenemi tutup, havaya kaldırdı.
"Git Can, yarım kalan hayatına bensiz devam et." onu benden uzaklaştırmam gerekiyordu. Ben eski halime dönemiyecektim ama Can'ın da beni beklemesini istemiyordum.
"O nasıl söz? Ben seni burada bile bırakmak yerine kendi evimize götürmek istiyorum." dedi Can.
"Ama ben..." cümlemi tamamlayamadan Can'ın işaret parmağını dudaklarımda, beni susturmak isterken buldum.
"Lütfen Sanem, evimize gidelim." ben ne diyordum, Can ne yapmak istiyordu? Her şey birbirinden bağımsız gelişiyordu.
"Ben hiçbir yere gelemem Can. Hem anneme de ayıp olur şimdi. Sen eve git dinlen." dediğim zaman daha fazla ısrar etmedi ve gitti Can.
***
Sabaha kendi odamda uyandım. Annem beni orada rahatsız olurum diye gece odama getirmişti. Odamda boş boş etrafa bakıyordum. Eskiden olsa lavaboya gider, elimi yüzümü yıkar sonra ise odama gelip kıyafetlerimi giyerdim. Şimdi ise hiçbir şey ama hiçbir şey yapamıyordum. Kitabımı bile yazamıyordum ki. Hayallerimin hepsi yarım kaldı çünkü.
Annem uyandığımı görünce sevindi ve hemen yanıma geldi.
"Günaydın birtanem. Nereye istersen, seni oraya götüreyim kızım?" dedi annem, ne kadar iyi bir insandır kendisi. İyi ki benim annemsin.
"Bir lavaboya gitsem..." sözleri dökülür dökülmez annem hemen harekete geçti. Beni engelli sandalyeme oturtup, götürdü lavaboya.
İşim bitince sandalyemle kendi kendime geldim salona. Babam beni böyle görünce sevinmişti.
"Ay ay benim güzel kızım gezermiş de. Bugün seni sahile götüreyim de gezdireyim mi Sanem?" babamın elini öptüm.
"Çok iyi olur baba. Hem hava almış olurum." dediğim anda kapı çaldı, annem açınca Yiğit'in geldiğini gördüm.
"Günaydın Sanem, nasılsın? Hastaneden çıkmışsın bir de seni evinde ziyaret edeyim dedim." dedi Yiğit ama babamın gözü pek tutmamıştı onu.
"Eksik olma sağol. Bu halime alışmaya çalışıyorum diyelim." hafif bir tebessüm yerleştirdim suratıma. Bilmiyordum ama ben Yiğit'e artık eskisi gibi davranamıyordum. İçimden gelen o ses ona güvenmemem gerektiğini söylüyordu. Sonuçta o adı lazım değilin kardeşiydi. Ya Yiğit benim sandığım gibi iyi biri değilse?
Bakalım Yiğit de Polen gibi kötü biri miymiş yoksa iyi biri mi? Bunu diğer bölümlerde göreceğiz. Yazım hataları varsa affedin. İyi geceler okurlarım ❤💫😍💙💚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin (CanEm)
FanfictionSanem ve Can'ın aşkı sizi buradan alıp hayal dünyama götürecek. #canem