21 ~ "Affettim Seni."

511 67 9
                                    

Can'a bakılı kalmıştım ama Yiğit arabayı sürünce sadece aklımda kaldı.

"Teklifim hakkında ne düşünüyorsun? Kabul edicek misin?" Yiğit'in sorusuyla daldığım hayallerden uyandım.

"Hala düşünüyorum. Ben bugün şirketten istifa ettim." deyince, Yiğit gülmek istemişti sevindiğini belli etmek için ama benim üzgün olduğumu görünce o da öyle davrandı.

"Üzüldüm, benim yüzümden mi? Yani benimle çalışmak istediğin için mi?"

"Hayır aslında önceden istifamı vermiştim de toplanmam uzun sürdü. Sebebinin seninle ve işinle alakası yok." dedim ardından sadece sustuk. Eve gelirken beni sahilde bırakmasını istedim. Eşya kutumla birlikte sahile oturdum. Hala düşünüyordum aslında, Yiğit bana öyle bir fırsat vermişti ki çevirmek istemiyordum.

Daha fazla dayanamadım ve Yiğit'e kararımı söylemek üzere mesaj attım.

Gönderen: Sanem

Yiğit Bey teklifinizi kabul ediyorum. Yarın da yayınevine gelmek istiyorum da adresini bana yollar mısınız?

Dediğim an sanki benden mesaj bekliyormuşcasına anında yanıt geldi.

Alıcı: Sanem

Çok sevindim, adresi sizin eski ajansın çaprazındaki binada. Yarın mutlaka bekliyorum.

Gelen mesaja şaşkındım, demek o yayınevi Yiğit'e aitti. Her gün Can'la karşılaşma umudu içimi kötü etmişti. Tam da kurtuldum, tam da onu unutacağım derken şansa bak.

***

Sabah uyanınca gayet düzgün, disiplinli bir iş kadını hatta yakında yazar olan bir kadın olarak giyindim.

Yayınevine gelince danışmana Yiğit Bey'i sorunca zaten o da beni bekliyormuş gibi gelip sarıldı.

"Hoşgeldiniz Sanem Hanım. Gezelim isterseniz." teklifini geri çevirmeyip, gezmeye başladık.

"Benim de bir çalışma masam olur mu?" dedim, der demez de beni bir odaya getirdi.

"Bu oda, bu masa sizin." dediği an masaya yanaştım, ardından da manzaralı, geniş ve ferah odada dolandım.

"Gerçekten hiç gerek yoktu aslında. Bana bir masa verseniz yeterdi yani odaya gerek yoktu." diyebildim, omzuma elini attı.

"Olur mu öyle hiç? Senin kitabını rahat ve sessiz bir yerde yazman gerekiyordu. Bu odada gayet uygun bence. Eğer odanı beğenmediysen değişebiliriz." odayı geziyormuş gibi yaparak, omzumdaki elinden kurtuldum. Yiğit'le çalışarak iyi mi yapıyordum, yoksa kötü mü?

"Tamam bugün başlayabilir miyim?"

"Tabiki." yanıtını alınca mutlu oldum. Aslında buraya hazırlıklı gelmiştim. Eşya kutumu masama bıraktım.

"Ben 10 dakikalığına dışarı çıksam? 10 dakikayı geçmem söz veriyorum Yiğit Bey."

"Olur mu tabiki. O zaman yeni editörümüz Sanem Hanım hoşgeldiniz." diyerek elini uzattı, selamlaştık.

Ardından yayınevinden çıktım, ajansa döndüm. Benim Can'ı görmem lazımdı. Onun iyi mi, kötü mü olduğunu bilmem lazımdı. Asansörden çıktım tam odasına yanaşıyordum ki içeriden gülme sesleri geliyordu, hem de kadın gülmesi. Odasına daha da yanaşınca içeride Polen'i gördüm. Ben bu ihaneti kaldıramazdım. İkiside gayet mutlu gözüküyorlardı. Affetmem dediği kızı affetmiş, ayrıca da o gece bir şey olmadığını, bana onu affetmediğini söylemiş olmasına rağmen gördüklerim neydi böyle?

Sen Benimsin (CanEm) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin