2 HAFTA SONRA
Sabaha kendi evimde, kendi yatağımda merhaba demiştim. Ama yanımı döndüğümde Can'ı yatakta görememiştim. Kim bilir yine neredeydi? 2 Haftayı sadece ama sadece evde dinlenerek geçirdim. Uzun zamandır da şirkete gidememiştim. Yiğit'in beni aradığı zamanlar veya mesaj attığı zamanlarda okumadan direk siliyordum. Ama o her seferinde söylediğinin yapılmasını istiyordu. Yatakta doğrulup biraz düşündükten sonra dolaptan kırmızı ve askılı olan bir elbiseyi giyip, aşağı kata indiğimde müthiş bir kahvaltı sofrası beni bekliyordu. Vazoya konulmuş güllerden birini alıp kokladığım sırada, vazonun önünde bana yazılmış bir not buldum.
Sevgilim benim acilen şirkete gitmem gerekiyordu yoksa mutlaka seninle kahvaltı yapmayı ben de isterdim. Bu seferlik affet birtanem, afiyet olsun sana...
Can
Notu okuduktan sonra yemeye başladım, artık elime telefonumu bile alasım gelmiyordu. Madem bu kadar hazırlanmıştım, şirkete gidip bir de orada neler oluyor görmeliydim. Masayı toplayamadan acele bir şekilde evden çıkıp, taksiye bindim.
Şirkete geldiğimde sanki yıllardır buraya gelmemişim gibi hissetmiştim, Can'ın odasına ilerledim ona sürpriz yapmalıydım. Kapıyı açtığımda önündeki dosyaya o kadar yoğunlaşmıştı ki benim geldiğimi bile fark etmemişti. Öksürerek geldiğimi belli ettim, beni görünce sevindi direk ayağa kalkıp bana sarıldı. Sarıldığımız sırada odaya Yiğit geldi.
"Ooo Sanem sen yürümeye başlamışsın... Bak hiç söylemiyosun, eskisinden bile daha iyi yürüyorsun gözümden kaçmadı." mutluluğumuz salak Yiğit'in sözleriyle bozulmuştu.
"Yiğ-it bak Sanem değil, Sanem Hanım diyeceksin bundan sonra. Aramızda sıkıntı çıksın istemem." dedi Can ve Yiğit'e kaş göz işaretiyle bir şeyler anlattı.
"Peki, Sanem Hanım bize Can'la biraz müsaade eder misiniz? Konuşmamız gereken bir şey var." diyen Yiğit'e sert bakışlar yollayıp odadan sinirle çıktım. Boş olan odama girdiğimde eski anılarım gözlerimde canlandı, nasıl özlemiştim ama odamı... Masama geçip, sandalyeme oturdum. O sırada Can'ın odasından çıkan Yiğit kapımı çalmadan odaya girip kapıyı kapattı.
"Sen benim niye mesajlarıma cevap vermiyorsun Sanem?" bir yandan etrafa bakarken ayağa kalktım ve Yiğit'in üzerine doğru yürüdüm.
"Sen kimsin... Sen kimsin de bana emir veriyorsun? Bakmak zorunda değilim, bak hatta şu an numaranı engelledim. Geç kalınmış bir şeyi yeni yapıyorum." diyerek cebimden telefonu çıkarıp, numarasını engelledim.
"Engellemekle bitmiyor yalnız Sanem, sen şirketten gitmemi istemiyor musun?" Yiğit'in sorusu üzerine biraz düşündüm, evet gitmesini çok ama çok istiyordum ama bana çok imkansız bir şey gibi geliyordu.
"Çok..." sözleri döküldü ağzımdan, ya bir an Can gelip odaya daldığında bizi beraber görürse diye de kalbim küt küt atıyordu, bir an önce bu konuşmayı bitirmeliydim.
"E o zaman sana dediklerimi yapmak zorundasın. Yapmadığın sürece de ben bu şirkette kalmaya devam edeceğim, bunu da böyle bil." dediği sırada Yiğit daha da yanıma yaklaşmıştı, geri çekil dememe kalmadan Can içeriye daldı. Şu an sözün bittiği yerdeydik, susmuş kalmıştım.
"Senin benim karımın yanında ne işin var?" Can sorusunu bir daha tekrar etmişti ama Yiğit suskunluğunu koruyordu.
"Kitabının basılıp, basılmaması üzerine konuşuyorduk Sanem Hanım'la. Hatta ben de şu an gidiyordum." Yiğit paçayı iyi kurtarmıştı odadan çıkıp gitti, derin bir nefes alıp verdim ama odam havasız olduğu için kendime gelemedim bir süre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin (CanEm)
FanfictionSanem ve Can'ın aşkı sizi buradan alıp hayal dünyama götürecek. #canem