"Geçmiş olsun Sanem." lafını duyunca kendime gelmiştim.
"Can niye çekimi bırakıp geldin?" diyebildim.
"Anneni merak ettim, nasıl iyi mi?"
"İyi hatta gayet iyi... gel odaya girelim istersen." odaya girdiğimizde Can anneme sarıldı.
"Geçmiş olsun demek için gelmiştim. Sanem Hanım söyleyince ben de merak edip geldim." dedi Can, ya ne kadar vicdanlı bir adam.
"Sağol çocuğum, adın neydi senin?" dedi annem.
"Can benim adım..." dediği sırada doktor odaya girdi.
"Evet hastamız nasıl? Ben iyi gördüm Mevkıbe Hanım'ı, eğer oda kendini iyi hissediyorsa bugün taburcu olabilir." mutluluktan ne diyeceğimi bilememiştim.
"Valla çok iyiyim doktor bey." diyerek gülümsedi annem.
"Tamam ben çıkış işlemlerini halledeyim." diyerek odadan çıktı babam.
"Eğer müsade ederseniz ben sizi eve bırakmak isterim, lütfen." diyen Can'a annem hiçbir cevap verememişti. Ablamla birlikte annemi hazırlayıp odadan çıktık.
***
Eve geldiğimizde tam arabadan iniyorduk ki,
"Can oğlum sen evi nerden biliyorsun?" diyen babama karşı şaşkındım. Can arkaya dönüp göz ucuyla bana baktı.
"Eee Sanem Hanım'la birlikte iş için Ağva'ya gitmiştik. Oradan dönüşte işe geç kalmasın diye evine bıraktım yani tamamen nezaket amaçlı." diyerek işi sıyırmıştı Can.
Arabadan inip, eve geçtik. Can çay içmeye kalamayacağını, çekime gitmesi gerektiği için izin isteyip gitti.
Annemi salona yatırdık, aslında doktor merak edilecek bir şey kalmadı demişti ama yine de çekime gitmedim.
"Sanem, annemi bir duşa mı soksak acaba? birlikte ama, hem babam da dükkana gitti." diyen ablamın teklifini kabul ettim ve anneme, ablamla birlikte duş aldırdık.
Akşam olduğunda odama çekilip, annemle ilgilenmesi için ablamı yanına bıraktım. Şu aralar neler oluyordu bilmiyorum ama bir şeyler olduğu kesindi. Can mesela ne yapmaya çalışıyordu? Neden annemi merak edip koşa koşa çekimi bırakıp geliyordu? Başkası olsa yapar mıydı böyle şey bilmiyordum...
***
Sabaha kendimi bitkin hissederek uyandım. Annemi kontrol etmek için odamdan çıktığımda babamla karşılaştım.
"Günaydın babacığım, aaa günaydın anne." dediğim sırada annem beni kolumdan tutup salona getirdi ve oturtturdu.
"Ne oluyo yaa? Beni korkutuyorsunuz..." diyebildim.
"Can Bey'in evimizi bilmesi de gözümden kaçmadı ama neyse. Mahallemizdeki hani Aysun'un oğlu Muzaffer var ya hah onlar bugün seni istemeye geliyorlar?" diyen anneme karşı şaşırmıştım.
"Nasıl ya? Gelmesinler banane istemiyorum!" deyince yine annemin bana karşı o dik dik bakışlarına maruz kalmıştım.
"Gelecekler dedim işte..." bu kadardı yani, beni dinlemeyip ben istemediğim halde istemeye geleceklerdi. Hangi anne-baba kızının istemediği birine verilmesine göz yumardı? Sinirle kalkıp odama gidip giyindim ve o hışımla da evden çıktım.
Şirkete geldiğimde moralimin bozuk olması nedeniyle yüzümün solgun oluşuna karşı yine de gülümsemeye çalıştım. Gülümsüyorum ama ah içim kan ağlıyor...
Çantamı odama bırakıp çay almak için gittim, zaten evde içememiştim. Oturup çay içerken yanıma neşeli bir şekilde Güliz geldi.
"Sanem Hanım geçmiş olsun. Anneniz iyidir umarım, yüzünüz de solgun zaten." dedi
"Yok yok iyiyim. O elindeki ne?" bana uzatılan kağıtta yazılanlar partideki sakallı olan erkeklerin listesiydi. Normalde olsa sevinerek bakardım ama...
CAN'IN AĞZINDAN;
Şirkete geldiğimde ortalıkta kimse görünmüyordu. Bu da demek oluyor ki bana çay getirecek kimsede yoktu. Çay almak için gittiğimde Sanem ve Güliz'i otururken gördüm. Sanem'in pek de morali yok gibiydi. Dinlemeye başladım.
"Ahh Güliz ahh, mutsuzluğum neden biliyor musun? Bugün beni istemeye geliyorlar." diyen Sanem'e şaşkınlıkla baktım.
"E ne güzel işte, peki siz niye üzülüyorsunuz bu duruma?" dedi Güliz.
"Niye mi, tabiki istemediğim biriyle evleneceğim için mutlu olmamı mı bekliyorsun?" bu lafı duyunca kalbim cız etmişti. Tabiki bu duruma el atmam gerekiyordu. Sanem'e olan hislerimi kendime bile itiraf edemiyordum, Polen de beni darlayıp duruyordu. Çay almadan odama geçtim, Sanem'in de telefonu çalmıştı zaten.
Birkaç dakika sonra odama Sanem geldi, umarım beni fark etmemiştir.
"Can Bey ben sizden izin isteyecektim, bugün erken çıkmam lazım da." bu lafları duyunca akşam için hazırlanması gerektiği için erken çıktığını anladım.
"Peki çıkabilirsin, Sanem kötü bir şey yok de mi? Solgun gözüküyorsun, annen de iyi yani de mi?" Sanem'e dokunsam ağlayacak gibiydi ve onun bu hali beni çok üzüyordu.
"Yok gayet iyi annemde bende yani. Teşekkürler izin için." diyerek odadan çıktı. O sırada Polen arıyordu beni.
"Can şirketin yakınındaki kafedeyim. Gelsene birlikte bir şeyler içelim." dediğinde nazikçe kabul ettim. Artık bu işi bitirmenin tam sırasıydı.
***
Kafeye geldiğimde Polen'in elini kaldırmasıyla onu görüp yanına gittim ve oturdum.
"Seni bekledim sipariş vermek için, hmm ne yiyelim? Bak Can buranın brownili keki çok iyidir hatta yanına soğuk soğuk limonata da sipariş verelim mi?" deyince,
"Olur." diye yanıt verdim. Lafa öyle hemen girmek istememiştim.
Gelen siparişleri Polen iştahlı bir şekilde yerken ben ise sadece ona bakmakla geçiriyordum zamanı.
"Can sende yesene gerçekten çok güzel." artık daralmıştım, bir çırpıda söyleyip bu işi bitirmek istiyordum. Sanem'e olan hislerim apaçık ortadaydı.
"Polen, ben ayrılmak istiyorum." diyebilmiştim şükür.
"Naa-nasıl yani?" diyerek kekelemeye başladı.
"Basbaya işte, yapamıyorum artık ne olur sende beni anla." dedim.
"Başka biri mi var Can?" deyince gözlerimin ne anlattığı bence apaçık ortadaydı.
"Görüşürüz." deyip masaya hesap için para bırakıp çıktım.
Yapamıyordum işte, başkasını severken Polen'le sevgili olmayı da beceremiyordum. Zaten o da gözlerimden olacak ki anlamıştı...
SANEM'İN AĞZINDAN;
Eve gelmek zorunda kalmıştım, annem şirkette arayıp eve gelip hazırlanmam gerektiğini söyledi. Aslında gelmeyip kaçmak istemiştim ama yapamadım.
Akşama ne kalmıştı şurda diyerek odama geçtim. Yatağın üzerine bırakılmış kırmızı elbiseyi giymem gerektiği söylenilmişti. Ablam da işten gelmiş hatta çoktan kendisi de giyinip hazırlanmıştı. O benden de hevesliydi üzerindeki su yeşili elbiseye baktım, benim yerime o evlenseydi keşke...
Akşam olduğunda Muzaffer ve ailesi gelmiş hatta çoktan salona geçmişlerdi. Annem ise beni mutfağa sokmuş kahve yapmamı istiyordu. Canım o kadar sıkkın, o kadar mutsuzdu ki? Keşke şu söz kesilmeden önce bir mucize olsaydı...
Kapının çaldığını duyunca bu saatte kesin Ayhan merak edip gelmiştir niyetiyle açtım ama karşımda Can'ı görünce şoka girmiştim.
"Aaa Can..?" diyebildim sadece.
"Hadi seni kaçırıyorum Sanem..!" lafını duyunca elim ayağım boşalmıştı, şaşkınlıkla Can'ın suratına bakakaldım...
Evet gördüğünüz gibi harika bir bölüm yazdım hatta uzun bir bölüm yazdım... Umarım beğenmişsinizdir. Sonraki bölüm de görüşmek üzere 😍💫😻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin (CanEm)
FanfictionSanem ve Can'ın aşkı sizi buradan alıp hayal dünyama götürecek. #canem