Kendi kendime her söze alınmamam gerektiğini düşündüm ama ben çaycı değilim, getir götürcü de değilim. Hem ben odadayken bizi dinlediğini fark etmiştim yoksa bu beni kıskanıyor olmasın? Madem Can böyle davranıyor bana, bende ona bundan sonra böyle davranırım. Arşivden çıkıp demlediğim çaya bakmak için geldim. Ardından CeyCey'e seslendim yanıma gelmesi için.
"Buyrun Sanem Hanım." diyerek yanıma geldi.
"CeyCey bu çayları alıyosun ve Can Bey'in odasına götürüyorsun. Hadi hızlı ol çünkü misafiri var." koşa koşa çayları götürdü. İş için gelmişti Levent ama acaba ne konuşuyorlardı? Off keşke odadan çıkmasaydım, albatrosuma tam kavuştum derken olanlara bak?
CeyCey çayları bırakıp odadan çıkmıştı. Aradan 10 dakika geçtikten sonra odadan ikiside gülerek gayet eğlenceli bir şekilde çıktılar. Ardından herkesi topladılar açıklama yapmak için. Bende kaçırmamak için uzaktan dinlemeye başladım.
"Remide Hanım'ın oğlu Levent Bey geldi arkadaşlar, kendisiyle de tanışırsınız zaten. Bizimle de bir iş yani organik pazar kurmak istediklerini söylediler. Bizde bugün Levent Bey ve Sanem Hanım'la bu organik pazarın kurulduğu yere gidip neler yapabileceğimizi konuşacağız. Yarın da bu organik ürünlerin çekimi için opera binasına gideceğiz. Dinlediğiniz için teşekkürler, herkes işinin başına." dedi Can, ben ne alakayım diye düşünmeye başlamıştım ki... Levent ve Can yanıma geldi.
"Buyrun Sanem Hanım, önden buyrun." Levent'in sözleri üzerine, Can'ın sinirli bakışları beni mutlu etmişti. Gör bakalım Can Divit bu daha başlangıç.
Otaparka geldiğimizde Levent kendisiyle gitmem için teklifte bulunmuştu.
"Sanem Hanım, buyrun benimle gelin." dedi Can, ikisinin arasında kalmıştım. Can kapımı açmış beni bekliyordu Levent de öyle. Ah Sanem ah napıcam şimdi?
"Eee ben şimdi nasıl tercih yapıcam? İkiniz de sizinle gelmemi istiyosunuz acaba ben taksiyle mi gelsem?" bu sözlerim üzerine Levent kapısını kapattı.
"Siz yine de Can Bey'le gidin ne olur ne olmaz." diyen Levent'e döndüm.
"Niye böyle söylediniz Levent Bey?"
"Yani tanıdığınız biri sonuçta, hem onunla daha rahat edersiniz." Levent'in böyle söylemesi üzerine Can'ın pis pis sırıttığını gördüm. Ona inat Levent'in arabasına bindim.
"Olsun ben yine de sizinle geleyim, sonuçta gideceğimiz yeri en iyi siz biliyosunuz Levent Bey." dedim ve Levent'in tekrar açtığı kapıya bindim. Can'ın morali bozulmuştu. Açtığı kapının yanında öylece kalakaldı. Moral bozmak neymiş görürsün sen Can.
Biz gittikten sonra orada öylece donup kaldı mı yoksa umursamadı mı? Organik pazarın kurulacağı yere geldik. Arabadan iner inmez arkamıza baktım ama Can daha gelmemişti.
"Levent Bey, Can Bey nerede kaldı acaba?"
"Gelir birazdan trafiğe takılmıştır. Ayrıca da bana Levent deyin lütfen." bu sözleri üzerine düşündüm biraz.
"Öyleyse siz de bana Sanem deyin."
"Olur, istersen biz girelim." dediği sırada tekrar yola baktım. Gözlerim yollarda kalmıştı belki de gerçekten trafiğe takılmıştır diyerek geçiştirdim.
İçeriğe girdiğimiz sırada bastonlu, gözlüklü bir kadın girdi. Ardından da Can geldi, onu görünce mutlu olmuştum.
"Anne, hoşgeldin." diye sarılan Levent'in anne demesi üzerine, Can'ın bahsettiği Remide Hanım'ın bu olduğunu anladım.
"Merhaba ben Sanem." dedim ve selamlaştık.
"Merhaba kızım, yoksa sen de mi Can'ın ajansında çalışıyorsun?" diyen Remide Hanım'a yaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin (CanEm)
FanficSanem ve Can'ın aşkı sizi buradan alıp hayal dünyama götürecek. #canem