37 ~ "Yeni Hayatımız."

701 76 34
                                    

1 HAFTA SONRA

Yepyeni bir şehirde... İzmir de... Başlıyorduk işte yeni hayatımıza. Evimize yerleşmeyi biraz uzun sürse de bitirmiştik işte.

"Cannn burası çok güzel, iyi ki gelmişiz..." diyerek dışarıda ki harika deniz manzarasını gösterdim.

"Bence de çok güzel de, kızımız da bende çok acıktık. Şu güzel manzaraya karşı bir mangal keyfine ne dersin?" diyen Can'ın teklifini direk kabul ettim, o sırada arkamdan bana sarılıp karnıma dokundu.

"Tamam sen bir şeyler almaya git, bende salatayı hazırlamaya başlıyorum." dediğimde, Can da onayladı ve evden çıktı. Can evden çıkınca bende biraz hava almak için balkona çıkmıştım ki o anda gözüme takılan adama baktım. Karşı evde oturuyordu, o da balkona çıkmıştı ve beni izliyordu. Önce ne yapacağımı bilemedim, ardından da içeri girip balkonun kapısını kapattım. Mutfağa geçtiğimde salata yapmaya başlayacaktım ki sinirden elim bıçağı bile tutmuyordu.

Öylece mutfakta kalakalmıştım, bir süre sonra kapı kapandı Can gelmişti. Beni mutfakta o halde görünce ne olduğunu öğrenmek için yanıma geldi.

"Sevgilim iyi misin? Neyin var?" demişti Can ama benim cevap verecek halim yoktu. O kadar da büyütülecek bir şey yoktu aslında ama eve geleli 5 gün olmuştu, bu adamın bana bakışlarını yakalamıştım birkaç defa ama üstüne düşmemiştim.

"İyiyim de salatayı hazırlayamadım ben..." elimdeki bıçağı Can aldı.

"Ben yaparım Sanem, sen hadi gel otur şuraya." beni mutfakta ki masanın sandalyesine oturtturdu.

"Yardım etseydim sana..." daha cümlemi tamamlayamamıştım ki baş parmağıyla dudaklarıma dokundu.

"Sen ve kızım sadece siz beni izleyin." diyerek salatayı yapmak için işe koyuldu Can.

"Can... Biz böyle her şeyi ardımızda bırakıp geldik bu şehire ama sen iş bulabilecek misin?"

"Doğru söylüyorsun da sen düşünme bunları, ben bugün öğleden sonra iş görüşmesine gideceğim. İnşallah olumlu sonuçlar alırız." içimden amin dedikten sonra salonda ki masayı kurmak için ayağa kalktım. 

Can salatayı hazırladıktan sonra balkona çıkıp, ateşi yakmaya başladı. Ben de o sırada etleri hazırlayıp yanına götürdüm.

"Biz hiç ayrılmayalım Can, hemde hiç..." boynuna sımsıkı sarıldığım anda az önce balkonda beni izleyen yani bizim evi gözetleyen adam bu sefer de pencereden bizi izliyordu, bu adam bizden ne istiyordu? Sarılmayı sonlandırıp, içeri geçtim. Masaya salatayı da getirdikten sonra oturmak için yerimi aldım.

Gelen et kokusuyla yemek için daha da heyecanlanıyordum, Can acele etsin diye kızımız acıktı dediğim sırada pişen etlerden tabağıma koydum. Annem beni bırakıp gitme demişti, biz İstanbul'dan ayrılırken onu ikna etmek için ara sıra oraya geleceğimi söyledim anca ikna olmuştu. Zaten iyi kötü herkes orada kalmıştı, ablam ve Emre onlardan da ayrılmak hiç istememiştim ama...

***

Yemekler bitince Can iş görüşmesi için evden ayrıldı, onu öpüp uğurladıktan sonra koltuğa yatmak için hareket ettiğim sırada kapı çaldı. Can bir şeyini unutmuştur diyerek kapıyı açtığımda, karşımda karşı evde bizim evi gözetleyen o iğrenç insan duruyordu. Önce ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde öylece kalakaldım. Kapıyı öyle olur olmadık açarsan öyle olur işte Sanem, ah Sanem ah!

"Ne istiyorsunuz?" cümleleri döküldü ağzımdan.

"Evinizin manzarası çok güzel gözüküyor, bir de ben bakayım dedim." diyerek tam içeri girmek için hareket ettiğinde onu durdurdum.

"Sen kimsin de benim evime izin almadan giriyorsun?" diyerek kolumla onu durdurdum ve içeri girmesine engel oldum.

"Ben Özkan, misafir olarak geldim. Beni içeri almayacak mısın?" dedi, ardından da elini yüzümde gezdirmeye çalıştı. Direk o sırada suratına sert bir tokat attım.

"Çık git evimden, terbiyesiz!" onu kapıdan dışarı ittirip, kapıyı kapattım. Çok korkuyordum hemen telefonumu elime alıp, Can'ı aradım hiç düşünmeden.

"Can, ben iyi değilim eve gelir misin?" dediğim sırada hiç düşünmeden hemen geliyorum dedi. Eve geldiğinde beni o halde görünce direk bana sarıldı, şimdi bu olayı anlatırsam Can'a, Can adama bir şey yapacaktı belli ki sonra yine karakola düşecekti. Ben ise yapayalnız kalacaktım bu yüzden de anlatmamayı düşündüm.

"Bebeğimiz... Galiba tekme attı Can. Kusura bakma, seni de iş görüşmenden ettim. Ama korktum, bebeğimize bir şey oldu sandım." diyerek Can'a sarıldım.

"Tamam korkma bitanem, ben burdayım. Hadi hastaneye gidelim, yine de emin olalım her şeyden." Can'ı gitmemek için ikna edemezdim bu yüzden de daha fazla ısrar etmesini istemedim.

***

Hastaneye geldiğimizde sedyeye yattığım sırada doktor geldi, karnımın üzerinde gezdirdiği anda duygulanıp ağlamaya başladım. İçimden kızımın iyi olmasını diledim.

"Evet bebeğiniz gayet sağlıklı, hatta size kalp atışlarını dinlettirmek istiyorum." diyen doktor, aletin sesini açtığında gelen sesi duyunca Can'la birbirimize baktık. İkimiz de daha fazla kendimizi tutamayıp ağlamaya başladık.

"Çok güzelmiş gerçekten..." dediğimizde, her kalbinin atışında duygularıma hakim olamıyordum.

"Sanem bak bebeğimiz gayet sağlıklıymış, boşa telaş yapmışsın." Can da haklıydı ama ben bu olayı nasıl açıklayacaktım ki ona?

Değerli okurlarım, sizlere bir şans daha vermek istedim. Evet duyuru da final yapacağımı söylemiştim oysaki ama böyle güzel okuyucularım varken içime sinmedi. Yazabildiğim kadar yazacağım, sizlerde o güzel yorumlarınızı eksik etmeyin yeter canlarım! Sonraki bölümde görüşmek dileğiyle, hoşçakalın!



Sen Benimsin (CanEm) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin