Şaşkınlıkla etrafa bakınıyordum, Can Bey ise arabayı çalıştırmak için uğraşıyordu.
"Can Bey hava kararmak üzere, biz hala burada araba bir umut çalışır diye bekliyoruz. Acaba vazmı geçsek?" yanına doğru ilerledim.
"Biliyorum ama bir yolunu bulacağız artık. Maalesef araba çalışmadı, yürüyelim o zaman belki yakınlarda bir yer buluruz da yardım isteriz." yürümekten başka çaremiz kalmamıştı, mecbur kabul ettim.
Yürüye yürüye ilerliyorduk,
"Can Bey siz bir yere gittiğimizden emin gibi yürüyorsunuz ama... Bu yolun sonu nereye çıkacak çok merak ediyorum."
"Benim yön bulma duygum çok iyidir merak etme, sen beni takip et." deyince en azından nereye gittiğimizden emindik. İlerleye ilerleye yürürken karşımda oteli görünce sevinçten havalara uçmak istedim.
"Gerçek mi buuu? Otele mi geldik şu an..." dedim, Can Bey ise otel çalışanın yanına gitti.
"Merhaba bir bakar mısınız? Buraya 15 dakikalık yakın bir yerde arabamız bozuldu, onu size zahmet buraya çeker misiniz?" dedi Can Bey,
"Tabi hemen ilgileniyoruz." diyerek karşılık verdi görevli.
"Buyrun Sanem Hanım girelim." ben önde, Can Bey arkada girdik otele.
"Biz Arzu Taş için gelmiştik? Kendisi nerde acaba?" diyerek bir soru yöneltti danışmana, Can Bey.
"Kendisi masaj salonunda, siz isterseniz dinlenme yerinde bekleyebilirsiniz." deyince onay verip oturduk.
"Can Bey ben annemgile haber vermeden geldim buraya, müsadenizle bir konuşup gelsem?"
"Olur olur bekliyorum." deyince, aramak istedim ama çeken bir yer de bulmak zordu bu otelde.
"Pardon..." diyerek konuşma yapan bir kadını ittirip yerine geçtim, ohh be diyerek oturdum.
"Alo anne kusura bakma ben sana haber vermeyi unutmuşum, ben Ağva'dayım. Çünkü çok acil bir işimiz çıktı, Can Bey'le buraya gelmek zorunda kaldık. Bu gece gelemeyebilirim." deyip onayımı aldım. Çabuk oldu hatta sandığımdan da kolay.
"Sanem Hanım, Arzu Hanım odasına geçmiş buyrun gidelim." dediğinde, Can Bey'le birlikte oda numarasını öğrenip kapısını çaldık, kapısını kendisi değil menajeri açmıştı.
"Buyrun kime bakmıştınız?" dedi
"Arzu Hanım için gelmiştik, siz ona Can Divit geldi derseniz o bilir." deyince, menajer bize gülümsedi.
"Öyle mi hoşgeldiniz ben Betül, Arzu Hanım'ın menajeriyim."
"Memnun oldum." diye karşılık verdi Can Bey. Sonra ise içeriye davet edildik. Arzu Hanım zaten Can Bey'i bekliyormuşcasına hemen boynuna atlayıp sarıldı.
"Aaa Can inanamıyorum, burdasın..." dedi Arzu gıcığı, böyle yapmacık hareketleri olanları hiç sevmiyorum ya.
"Merhaba ben de Sanem..." diye elimi uzatmıştım ama elim havada kalmıştı. Boşa gıcık demiyorum zaten ben ona, varsa yoksa Can zaten ona göre.
"Memnun oldum." diyerek beni geçiştirdi. O saçlarından tutup sürüklemek vardı şimdi.
"Arzu, aslında benim buraya neden geldiğimi çok iyi biliyosun. Sen bizimle çalışmaktan neden vazgeçtin?" dedi Can Bey.
"Can yani bilmediğin şeyler var..."
"Benim bilmediğim ne olabilir ki?"
"Aylin beni tehdit ediyor, benim küçükken çekilmiş şişman, sivilceli fotoğrafım var elinde. Onu basına vermekle tehdit ediyor." deyince Can Bey'in bir şeyler düşündüğünü gördüm ama benim aklıma bir fikir gelmişti.
"Aslında Can Bey şöyle yapabiliriz. Arzu Hanım o fotoğrafı kendi sosyal medyasına koyup 'ben kendimi her halimle seviyorum' diye yazabilir. Hem o zamanda kimsenin eline koz vermeden halletmiş oluruz." diye bir fikir attım ortaya.
"Hayır böyle bir şey yapamam." diye yine söylenmeye başlamıştı.
"Aslında çok iyi fikir, gerçekten size teşekkür ediyorum Sanem Hanım. Arzu yapabilirsin sen, inanıyorum." diyerek umut vermeye çalışıyordu Can Bey, Arzu Hanım'a.
"Peki sen öyle istiyorsan Can, denemeye değer." telefonunu eline alıp, çocukluk fotoğrafının fotoğrafını çekti ve sosyal medyasına koydu.
"Aaaa inanamıyorum, 1 dakikada 1000 like aldı fotoğraf. Teşekkür ederim Can." diye boynuna sarıldı. Hayır yani fikri bulan bendim oysaki.
"Arzu asıl sen bana değil Sanem Hanım'a teşekkür et." dediğinde,
"Teşekkürler." dedi, oysaki yüzüme bile bakmamıştı söylerken.
"Can Bey artık iş olduğuna göre gitsek mi?" dedim.
"Valla Sanem Hanım saat baya geç oldu. Bence bugün biz burada kalalım." dediğinde beklemiyorcasına suratına baktım Can Bey'in aval aval.
"Öyle mi diyosunuz. O zaman otelden yerlerimiz ayırtalım." diyerek odadan çıktık, danışmana vardık.
"Biz 2 oda isteyecektik?" dedi Can Bey.
"Üzgünüm otel tatil dolayısıyla dolu, sadece 1 oda var o da çift kişilik." deyince şaşkınlıkla birbirimize baktık Can Bey'le.
"Şaka mı bu..." diyerek güldüm.
"Mecbur tutacağız artık, tutuyoruz." dedi ve anahtarı alıp odaya çıktık.
"Can Bey biz eve mi dönseydik acaba? Yani böyle de oluyo mu ki?"
"Geç oldu zaten, hem araba da yapılmamıştır daha. Sabah ola hayrola, ben bir duşa giriyorum." diyerek duşa girdi. Bende odaya döndüm bir de ne göreyim, yataktan başka bir şey yok. Bari koltuk olsaydı... yani artık napıcaz nöbetleşe nöbetleşe uyuruz.
CAN'IN AĞZINDAN;
Banyodan çıktığımda Sanem'i uyumuş bir şekilde buldum, yorgun olduğu her halinden belliydi.
Ama etrafta yatacak bir şey göremiyordum, banyo yapmış olduğum için ıslak halimle yere de yatmak istemedim.
Uyku beni bastırırken başımın döndüğünü hissettim, yorgunlukla beraber Sanem'in yanına uzandım sonra ise uyuyakalmışım...
Yorum yapanlara teşekkür ederim öncelikle. Sizin o güzel yorumlarınızla bana ilham geliyor. Daha dün yayınlamıştım oysaki yeni bölümü, bu da benden size hediye. Ama lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin 💜😍😘
Erkenci Kuş'un final haberlerine çok üzüldüm. Oysaki daha fazla sürmesini isterdim. 51. Bölümde final yapıyormuş 😪😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin (CanEm)
FanfictionSanem ve Can'ın aşkı sizi buradan alıp hayal dünyama götürecek. #canem