Aylin odadan çıkmıştı ama Can yıkık dökük odada, yere çökmüş bir şekilde bekliyordu. Odasına girdim.
"Can..." diyerek yere çöktüm yanına, yüzüme baktı. Uzun uzun bakıştık konuşmadan. Konuşmasak da gözlerimiz anlatıyordu her şeyi. Sarıldı, zaten sarılmak her şeyin ilacı değil midir zaten?
"Beni bırakma Sanem, ne olursa olsun..." daha da çok kendine çekti beni, ayrılmadık birbirimizden.
"Can, bu işi kaybetmiş olabiliriz ama şirket batacak değil ya."
"Ama bu iş bizim için çok ama çok önemliydi." dedi, kızgınlığı geçmişti.
"Üzülme, belki de bir mucize olur. Sen mucizelere inanır mısın? Çünkü benim en büyük mucizem sensin." dememle birlikte yüzünü güldürmüştüm.
"Benimde mucizem sensin. Seni çok seviyorum." bu sözleri benim için çok önemliydi. Yerde bir süre oturup kaldık. Zaten kalkmayı düşünmüyorduk, sarılıp kalmıştık öylece.
"Kaçalım mı buralardan?" Can'ın sorusu bende endişe yaratmış, bana isteme gecesi söylediği sözü hatırlamama neden olmuştu.
"Nereye?" kısa ve net bir şekilde soru sordum.
"Galapagos, senin ve hayallerinin geçtiği yer." nasıl, nerden biliyordu ki?
"Nerden biliyorsun? Tabi senin bilmediğin bir şey yoktur."
"Defterine yazmışsın, dikkatimi çekti okudum." tam konuşacaktım ki odaya Yiğit geldi. Ne işi vardı burada? Hem nasıl bulmuştu? Kendimize çeki düzen verip ayağa kalktık Can'la?
"Sanem Hanım?" deyip odaya girince, Can ona öldürücü ve kızgın bakışlar attı. Oysaki daha yeni sakinleştirmiştim onu.
"Buyrun Yiğit Bey."
"Sizin hakkınızda küçük bir araştırma yapıp buldum burayı. Birkaç gün önce defterinizi arabamda düşürmüşsünüz, size vermek bir türlü nasip olmamıştı. Buyrun.." diyerek defteri uzatınca, onca karmaşanın içinde defterimi kaybettiğimi fark edememiştim bile. Aldım, sayfalarını karıştırdım.
"Okudunuz mu?" soru sorunca başını önüne eğdi, böyle davrandığını görünce okuduğunu anlamıştım.
"İzinsiz okuduğum için özür dilerim. Yazar olmayı düşündünüz mü hiç?" hep aklımdaydı, gözlerimin içi parlamıştı yazarlık konusunu duyunca.
"En büyük hayalim."
"Bakın benim yayınevi'm var. Bu kitabınızı basmayı çok isterim, hem birlikte çok iyi işler başarabiliriz." kitabı basma fikrini duyunca çok sevinmiştim. Can suskunluğunu artık bozmuştu.
"Sanem'in zaten bir işi var." diyen Can'a döndüm. Bu fırsatı kaçırmayı hiç istemezdim. Kavga çıkmasını da hiç istemem.
"Neyse Yiğit Bey sonra konuşalım." deyince kabul etti ardından da bana kartını verip, odadan çıktı. Çıkar çıkmaz Can'a döndüm.
"Can ben bu fırsatı kaçırmak istemiyorum. Hem artık hayallerimin peşinden koşmak istiyorum." bu sözlerimden Can'ın gönlü olmamıştı belli.
"Yani teklifini kabul mü etmek istiyorsun, peki karar senin." diyerek odadan çıkıyordu ki kolundan tutup, kendime çektim.
"Sadece düşünmek istiyorum, hem beni anlayışla karşılayacağını umuyorum." dedim, onu ardımda bırakıp odasından çıktım. Nefes almak için terasa çıktım, merdivene oturup düşünmeye başladım. Acele karar vermek istemiyordum ama kitabımın basılacağı fikri çok güzel bir haberdi. Hem bugün de teklifler üst üste geliyordu. Önce Fabri, sonra Yiğit... Ne yapacağım diye düşünürken yanıma Can gelip oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin (CanEm)
FanfictionSanem ve Can'ın aşkı sizi buradan alıp hayal dünyama götürecek. #canem