1 Ocak sabahı annemin sesiyle uyandım. "Hadi kalk bakalım, kahvaltı neredeyse hazır." diyerek odama girip beni uyandırmıştı. Gözümü açtığım anda başıma korkunç bir ağrı saplandı. Bir süre boyunca hiçbir şey hatırlamadım fakat uykum açıldıkça dün geceyle ilgili görüntüler bir bir zihnimi doldurmaya başladı. Lucas'ı düşündüm. Birlikte ne çok eğlenmiştik. İçtik, dans ettik, arkadaşlarıyla tanıştım, hep birlikte çok güzel vakit geçirdik ve sonra birden Lucas'ın beni nasıl öptüğünü hatırladım. Hiç beklemediğim bir anda beni öpmüştü. Ben daha önce hiçbir erkekle öpüşmemiştim. Çok heyecanlandığımı ve kızardığımı hatırladım. Nasıl tepki vereceğimi bilememiştim. Lucas beni öptükten sonra diyecek hiçbir şey bulamadığım için sessiz kalmıştım. Aslında beni öyle aniden öptüğü için ona kızabilirdim ama kendimi kızgın hissetmiyordum. Hislerimi tarif etmek çok zordu. Daha önce hiç hissetmediğim karmaşık duygular besliyordum. Bir süre daha partide kaldıktan sonra Lucas beni eve bırakmıştı. Ben arabadan inmeden önce bana "Bu hayatımın en güzel gecesiydi Cara" dedi ve beni tekrar öpmek için öne doğru uzandı ama bu sefer kendimi geri çekecek vakti bulabildim. Bunu neden yaptım bilmiyorum, sanırım utanmıştım. Bu hareketim karşısında rahatsız olduysa da bir şey demedi. Birbirimize iyi geceler deyip ayrıldık. Eve geldiğimde bizimkiler henüz yatmamıştı. Gecemin nasıl geçtiğiyle ilgili kısa bir sohbetin ardından odama kaçıp kendimi yatağa bırakmıştım. Olanları zihnimde döndürüp dururken uyuya kalmış olmalıyım.
Yataktan çıkıp üstümü değiştirdim, elimi yüzümü yıkayıp mutfağa gittiğimde herkes masadaki yerini almıştı. Dün geceyle ilgili daha fazla soru sormamaları için dua ederek ben de kahvaltımı etmek üzere yerime oturdum ama duam kabul olmamıştı.
"Eee anlat bakalım nasıldı parti, iyi eğlendin mi?" Soru annemden gelmişti.
"Evet, dün gece de söyledim ya anne. Her şey çok güzeldi." Soru sorma sırası bu kez Jacob'taydı;
"Dans ettiniz mi? Lucas ve sen ?"
"Hayır, şey... yani evet ettik ama hep beraber. Başkaları da vardı yani baş başa değil." Derdi neydi bu çocuğun? Sanki özellikle beni utandırmaya çalışıyor gibiydi. Başımı önümden kaldıramıyordum, sanki anne ve babamın gözleri hep bendeydi. Sanki dün gece Lucas'la öpüştüğümüzü biliyor gibiydiler. Derken telefonumun bildirim sesi masadaki sessizliği bozdu. Lucas'tan mesaj gelmişti;
"Günaydın güzellik. Bugün seni görebilecek miyim?"
Bugün günlerden pazardı, yani babam bütün gün evde olacaktı, Jacob da öyle. Onlara, özellikle de babama Lucas'la buluşacağımı söylemeye utanıyordum ama bir yandan da onu görmek istediğimi biliyordum. İmdadıma annem yetişti;
"Kimden geldi mesaj? Lucas mı? Eğer dışarı falan çıkacaksanız çıkın bizim bir planımız yok."
"Evet ben de tam onu soracaktım yani çıkabilir miyiz diye... Tabii izin verirseniz."
"Çıkabilirsiniz ama nereye gittiğinizi bilmem lazım ve telefonun hep açık olsun. Eğer gecikecek olursan da mutlaka haber ver anlaştık mı küçük hanım?" Babam bu durumu tahmin ettiğimden daha iyi karşılıyor gibiydi. Hem partiye gitmeme hem de bugün Lucas'la buluşmama izin vermişti.
"Tamam babacığım, sen merak etme. Teşekkür ederim." Hemen Lucas'a cevap yazdım;
"Sana da günaydın, eğer istiyorsan sana biraz vakit ayırabilirim bugün."
"O zaman mükemmel bir gün geçirmeye hazır ol Cara Wilson."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ŞANS
General FictionÜniversite son sınıf öğrencisi Cara 22. doğum gününde bir karar alır. Hayatından o kadar sıkılmıştır ki eğer bir sonraki doğum gününe kadar hayatında, hayatına anlam katacak bir şey olmazsa ve kendine yaşamak için bir neden bulamazsa bir sonraki doğ...