William Shakespeare'in "Beklemek cehennemdir" sözünü daha önce de duymuştum ama o gün, soğuk hastahane koridorlarında Lucas'ın ameliyattan çıkmasını beklerken bu sözün anlamını iliklerime kadar hissettim. Tek yapabildiğim dua etmekti. Elimden başka hiçbir şey gelmiyordu. Bir yandan çaresizlik içinde kıvranırken, bir yandan da güçlü görünmeye çalışıyordum. Operasyonun kaç saat süreceğini tam olarak bilmiyorduk. Ne kadar sürerse sürsün ameliyathane kapısının önünden bir an bile ayrılmamaya karar vermiştim. Lucas'ı uğurladıktan yaklaşık 15 dakika sonra Sam de hastahaneye gelmiş ve uzun bekleyişimize o da katılmıştı. Hepimiz ameliyathanenin önündeki koltuklarda yan yana oturuyorduk. Bayan Green sessiz hıçkırıklarla durmaksızın ağlıyordu, Edward amca ve Emily'nin teselli çabaları işe yaramıyordu. Sam de çok üzgündü, vaktinde yetişip Lucas'ı göremediği için kendisine kızıyordu.
"Keşke evden daha erken çıksaydım, yolu karıştırdığıma inanamıyorum."
"Üzülme Sam, isteyerek yapmadın ya sonuçta. Lucas çıktığında, kaybolduğun için seninle dalga geçecek."
"Yeter ki çıksın şu ameliyattan, kendine gelsin. İstediği kadar dalga geçebilir benimle. Hiç kızmayacağım. O benim kardeşim Cara. Biz küçüklüğümüzden beri hiç ayrılmadık, hep aynı okullara gittik, hep yan yanaydık."
"Biliyorum, bundan sonra da hiç ayrılmayacaksınız, hep yan yana olacaksınız merak etme. Sakın inancını kaybetme."
"Lucas sana sahip olduğu için çok şanslı. Hatırlıyorum da, seni ilk gördüğü gün bana senden bahsetmişti. Okulun bahçesinde oturuyordum. Lucas koşa koşa yanıma geldi ve dedi ki; "Sam, ben aşık oldum." Çok şaşırmıştım, onu daha önce hiç bu kadar heyecanlı görmemiştim. Daha öncede tabii ki kız arkadaşları olmuştu ama ilk defa bir kızdan bahsederken gözleri parlıyordu. Yakışıklılığına ve popülerliğine rağmen seninle konuşmaktan hep çekindi. Onu reddedeceğinden korktu. Sen diğer kızlar gibi değildin, diğerleri Lucas'a kendilerini göstermek için şekilden şekle girerken sen onun yüzüne bile bakmıyordun bu da Lucas'ın sana yaklaşmasını zorlaştırıyordu. Yılbaşı partisinde sizi birlikte görünce o kadar sevindim ki anlatamam. Umarım sonsuza dek mutlu olursunuz Cara, ikiniz de bunu hak ediyorsunuz."
"Teşekkürler Sam, sen çok iyi bir arkadaşsın." Sam'le sohbet etmek iyi gelmişti. Bana Lucas'la ilgili bir sürü anısını anlattı, gerçekten harika bir dostlukları vardı.
Yaklaşık 3 saat sonra ameliyathanenin kapısı açıldı ve Doktor Verdon dışarı çıktı. Kapının açıldığını gördüğümüz anda hepimiz ayağa fırlamıştık. Doktorun etrafını sarmış, iyi bir haber almak için umutla gözlerine bakıyorduk. Doktor konuşmaya başladığında nefesimi tutmuş, güzel şeyler duymak için içimden tanrıya yalvarıyordum.
"Bayan Green, Lucas çok iyi. Ameliyat beklediğimizden de iyi geçti. Tümörün neredeyse tamamını temizlemeyi başardık."
Hepimiz sevinç çığlıkları atıyor, birbirimize sarılıyorduk. Herkesin gözü yaşlıydı fakat bu kez mutluluktan ağlıyorduk. Lucas iyiydi. Başarmıştı. Benim güçlü sevgilim bana, ailesine, hayatına geri dönecekti.
"Oğlumu görebilir miyim şimdi?"
"Maalesef Bayan Green, oğlunuz çok zor bir operasyon geçirdi. Şuan yoğun bakımda. Ancak akşam görebilirsiniz."
"Lütfen doktor, sadece bir dakika göreyim. Uzaktan görsem bile olur. Size yalvarıyorum."
"Peki, çok kısa bir süreliğine yoğun bakımın kapısından size gösterebilirim ama sadece o kadar tamam mı? Benimle gelin."
Ben de Lucas'ı görmeye can atıyordum ama öncelik tabii ki annesindeydi. Nasıl olsa artık iyi olduğunu biliyordum bu bana yeterdi, akşamı bekleyebilirdim. Hemen telefona sarıldım, anneme müjdeyi vermek istiyordum. Telefon ikinci çalışında açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ŞANS
General FictionÜniversite son sınıf öğrencisi Cara 22. doğum gününde bir karar alır. Hayatından o kadar sıkılmıştır ki eğer bir sonraki doğum gününe kadar hayatında, hayatına anlam katacak bir şey olmazsa ve kendine yaşamak için bir neden bulamazsa bir sonraki doğ...