23. BÖLÜM

259 73 48
                                    

O gün Lucas'ın dikişleri alındıktan sonra hep birlikte eve döndük. Sam'i, Lucas'a hiçbir şey söylememesi konusunda tembihlemiştim. Nasıl davranmam gerektiği konusunda kafam çok karışıktı. Bir tarafım bunun küçük bir yalan olduğunu ve aşırı tepkiler vermemem gerektiğini söylüyordu çünkü Lucas'la aramızın bozulmasını istemiyordum. Diğer tarafım ise Lucas'la konuşmam gerektiğini söylüyordu, ona neden bana yalan söylediğini ve mesajın devamında ne yazdığını sormak istiyordum. Ne yapacağıma karar verene kadar hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışacaktım.

Üçümüz eve vardığımızda Lucas'ın annesi hala eve dönmemişti, biz de pizza söyleyip birlikte film izlemeye karar verdik. Lucas ben de bir tuhaflık olduğunun farkında gibiydi ama üzerime gelinmesini sevmediğimi bildiği için çok fazla soru sormuyordu. Pizzalar geldikten sonra hepimiz televizyonun karşısında yerimizi aldık ve Sam'in seçtiği bol aksiyonlu filmi izlemeye başladık. Tarzım olmasa da filmi izlemeye çalışıyordum, dikkatimi başka bir yöne vermek iyi gelmişti. Böylece kafamda dönüp dolaşan sorulardan kaçmaya çalıştım. Ta ki Lucas'ın telefonu çalana kadar... Sehpanın üzerinde duran telefonun ekranında beliren isim V'den başkası değildi.

Lucas hemen öne atılıp telefonu kaptığı gibi kapatma tuşuna bastı, bunu o kadar hızla yapmıştı ki inlemeyle karışık aldığı nefesinden, canının yandığını anlamıştım. Neden bu kadar panik olmuştu? Artık daha fazla dayanamayacağımı anlayınca onunla konuşmaya karar verdim.

"Neler oluyor Lucas? Neden açmadın telefonu? Arayan arkadaşın Victor değil miydi?"

"Evet, evet ben.. filmi bölmek istemedim. Sonra ararım onu. Hadi izleyelim."

"Neden bana yalan söylüyorsun? Onun Victor değil, Veronica olduğunu biliyorum." Lucas anlık bir şaşkınlıktan sonra bakışlarını Sam'e çevirdi. Gerçekleri ondan öğrendiğimi tahmin edebiliyordu. Lucas'ın öfkeli bakışları karşısında Sam'in her şeyi anlatmaktan başka çaresi yoktu;

"Dostum, çok özür dilerim. Ben Cara'nın her şeyi bildiğini sanıyordum. Gerçekten çok özür dilerim. Bak ne diyeceğim, sanırım ben gitsem iyi olacak, siz baş başa konuşun tamam mı? Seni sonra ararım. Hoşça kalın." Sam koşar adımlarla evden çıktı ve bizi yalnız bıraktı. Artık Lucas'ın bana bir açıklama yapmasının vakti gelmişti.

"Bak Cara, sana yalan söylediğim için özür dilerim. Sam sana ne anlattı bilmiyorum ama madem bu kadar merak ediyorsun, sana Veronica ile ilgili her şeyi anlatacağım. Veronica ve ben lisede sevgiliydik. Ben futbol takımındaydım ve o da okulun popüler kızlarından biriydi. Klasik bir hikaye işte. Sonra okulun son yılında, Veronica'nın beni takım arkadaşlarımdan biriyle aldattığını öğrendim ve onu terk ettim. Sonra zaten okul bitti, ikimiz de farklı üniversitelere gittik ve onu yıllardır görmedim. Yine de hala bazı ortak arkadaşlarımız var, bir şekilde hasta olduğumu duymuş ve beni merak etmiş, hepsi bu."

"Neden sana ilk sorduğumda bunları anlatmak yerine yalan söylemeyi tercih ettin?"

"Bilemiyorum, sanırım sana aldatıldığımı anlatmak istemedim. Saçmaladım. Özür dilerim. Hata yaptım."

"Mesajın devamında ne yazıyordu?"

"Benimle görüşmek istediğini yazmış, cevap bile vermeden sildim. Gerçekten tamamen geçmişte kalmış bir şey. Önemsemedim bile. Lütfen sen de boş ver, unut gitsin."

"Numarasını bunca zamandır silmemişsin ama, hala kayıtlı."

"Kayıtlı olduğunun farkında bile değildim, kalmış öyle. İstersen hemen şimdi silebilirim." Telefonu eline aldı ve rehberden V isimli numarayı bana göstererek sildi.

"Eğer bir daha ararsa açabilirsin, belli ki senin için endişelenmiş. Tabii ona hala kızgınsan konuşmak istemeyebilirsin."

"Hayır kızgın değilim üzerinden yıllar geçti Cara, ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Ne kızgınlık, ne kırgınlık ne de başka bir şey. Tekrar arayacağını da sanmıyorum."

"Bu arada Sam'e kızma olur mu? Onun bir suçu yok. Ben ağzından laf almak için küçük bir oyun oynadım."

"Tamam, sorun değil. Aramız iyi değil mi? Bir sorun kalmadı, hallettik. Öyle değil mi?"

"Evet, hallettik Lucas Green. Sana inanıyorum." Gerçekten de inanmıştım. Bu olayı daha fazla uzatmanın bir anlamı yoktu. Unutmaya karar verdim. Başımı Lucas'ın omzuna yaslayıp, onun yanında olmanın keyfini çıkardım.

Ertesi gün sabah erkenden uyanıp okula gittim. Önümüzdeki hafta sınavlar başlayacaktı ve ben uzun bir süredir derslere girmiyordum. Açığı kapatmak zor olsa da sıkı çalışıp sınavları geçmek zorundaydım. Babamı haklı çıkarmak istemiyordum. Hem Lucas'ın yanında olup hem de okulda başarılı olduğumu ona ispatlamak istiyordum. Son kavgamızdan bu yana hiç konuşmamış, hiç görüşmemiştik, belki de onu tamamen kaybetmiştim. Bu düşünce beni fazlasıyla üzse de geri adım atmayacaktım.

Okulda yoğun bir günün ardından tekrar eve Lucas'ın yanına döndüm. Artık benim için ev demek Lucas'ın yanı demekti. Ayrı kaldığımız birkaç saat bile onu özlememe yetiyordu. Kapıyı, Bayan Green'in bana verdiği anahtarla açtım ve içeri girdim. Salondan konuşma sesleri geliyordu. Lucas ve Eva'nın sesini tanıdım ama bir ses daha vardı, tanımadığım bir kadın sesi.

Salona doğru yürüdüğümde, bana arkası dönük bir şekilde oturan kızı gördüm. Uzun, sarı saçlar... Kapıda durduğumu gören Lucas bana seslendi;

"Hoş geldin Cara, bir misafirimiz var." Kız bana doğru döndüğünde nihayet yüzünü görebilmiştim. Gözleri yeşildi ve harika bir buruna sahipti. Film yıldızlarına benzediğini düşündüm. İçeriye doğru birkaç adım attım, kız da ayağa kalktı ve elini bana doğru uzatarak;

"Merhaba." Dedi. "Ben Veronica, tanıştığımıza memnun oldum Cara."

SON ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin