Lucas bir saat içinde beni almaya geleceğini söylemişti. Onu göreceğim için kendimi çok heyecanlı hissediyordum ve içimde daha önce hissetmediğim türden bir sevinç vardı. Lucas nereye gideceğimizi söylemediği için ne giyeceğime karar verirken biraz zorlandım. Normalde kıyafetlerime fazla özen göstermez, rahat hissedebileceğim şeyler giymeye çalışırdım ama şimdi durum biraz daha farklıydı. Lucas'a güzel görünmek istiyordum. Ne yazık ki fazla seçeneğim yoktu, bir kot pantolon ve bana yakıştığını düşündüğüm kırmızı kazağımı giydim. Annem odama geldiğinde çoktan hazırlanmış, Lucas'ın gelmesini bekliyordum.
"Gelebilir miyim?"
"Tabii anneciğim."
"Güzel görünüyorsun, kırmızı sana yakışıyor."
"Teşekkür ederim. Şey.. ben nereye gideceğimizi henüz bilmiyorum ama gider gitmez haber vereceğim size."
"Lucas'tan hoşlanıyor musun?" Soru o kadar ani gelmişti ki ne cevap vereceğimi bilemedim.
"Bilmiyorum, sanırım, yani bu çok yeni bir şey anne. Henüz ne hissettiğimi çözebilmiş değilim."
"Senin adına mutluyum Cara, bu güzel bir şey. Umarım sizin için her şey daha güzel olur. Bu arada derslerini sakın ihmal etme tamam mı? Biliyorsun mezuniyetine az kaldı. Akşama da fazla geç kalma, bak ne diyeceğim bir ara Lucas'ı yemeğe davet edelim ne dersin? Onu daha yakından tanımış oluruz. İyi birine benzi-" Şükürler olsun ki telefonum çalmış ve annem bitmek bilmeyen konuşmasını yarım bırakmak zorunda kalmıştı.
"Efendim"
"Kapının önündeyim güzellik, hazır mısın?"
"Evet, evet geliyorum." "Lucas gelmiş anne, ben çıkıyorum sonra görüşürüz." Çantamı alıp hızlıca evden çıktım, babamla ya da kardeşimle karşılaşmak istememiştim. Hava çok soğuktu, üşümüştüm ama arabaya bindiğimde Lucas'ın sıcacık gülümsemesi içimi ısıtmaya yetmişti.
"İşte buradasın, seni özlemiştim." Bunu söyledikten sonra bana doğru eğilip yanağımdan öptü.
"Daha dün görüştük." Aslında ben de onu özlemiştim sanırım.
"Öyle mi? Bana aylar geçmiş gibi geldi. Sanırım benimle her gün buluşmak zorundasın Cara Wilson çünkü sana bağımlı oluyor gibiyim."
"Dalga geçmeyi bırak da nereye gideceğimizi söyle."
"Olmaz, sürpriz."
Yol boyunca konuştuk, dün geceden bahsettik, Lucas şakalar yapıp beni güldürdü ve bazen de iltifatlar edip beni utandırdı. Çok eğlenceli biriydi, onun yanında kendimi çok mutlu hissediyordum.
"İşte geldik." Dedi Lucas. "Umarım atları seviyorsundur."
"At mı? Nereye geldik biz böyle?"
"Burası amcamın çiftliği, göl kenarında at binmek hoşuna gider diye düşündüm." Atları severdim ama daha önce hiç ata binmemiştim. Üstelik amcamın çiftliği demişti yani amcasıyla tanışacaktım ve bu durum gergin hissetmeme sebep olmuştu. Telefonumu çıkarıp anneme mesaj yazdım;
"Büyük gölün ordayız, Lucas'ın amcasının çiftliğinde at binecekmişiz geç kalmam merak etmeyin."
Amcası arabayı fark etmiş olmalıydı ki bizi karşılamak için kapıya çıktı. Uzun boylu, iri bir adamdı, en fazla 40'lı yaşlarında gibi duruyordu. Lucas gibi o da esmerdi.
"Hoş geldin Lucas, bu ne güzel bir sürpriz böyle."
"Hoş bulduk amca, seni Cara ile tanıştırayım, Cara bu amcam Edward."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ŞANS
General FictionÜniversite son sınıf öğrencisi Cara 22. doğum gününde bir karar alır. Hayatından o kadar sıkılmıştır ki eğer bir sonraki doğum gününe kadar hayatında, hayatına anlam katacak bir şey olmazsa ve kendine yaşamak için bir neden bulamazsa bir sonraki doğ...