Randevu saatimiz 10:00'dı ama annem ve ben daha erken gelmiştik. Bekleme salonunda beklerken etrafımdaki insanları inceledim. Acaba onlar neden buradaydı? Buraya gelmeyi sadece ailemi memnun etmek için kabul etmiştim. Zaten bu yaşıma kadar yaptığım şeylerin çoğunu onları mutlu etmek için yapmıştım. Saat tam 10 olduğunda süslü püslü bir kadın, doktorun şimdi benimle görüşeceğini söylemek için yanımıza geldi. Annem tedirgin görünüyordu;
"Ben seni burada bekleyeceğim canım, doktora her şeyi anlat tamam mı? Sorularına dürüstçe cevap ver."
"Tamam anne, merak etme." Kapıya hafifçe vurup, içeriden "gelin" diyen sesi duyduktan sonra odaya girip kapıyı arkamdan kapattım. Oda son derece sade fakat şık döşenmişti. Çeşitli bitkiler odayı renklendiriyordu. Hafif aralık olan perdelerin arasından içeri giren gün ışığı ortama sıcaklık katıyordu. Doktor masanın arkasında oturmuş bana bakıyordu. Orta yaşlı bir kadındı.
"Cara Wilson değil mi? Otur lütfen. Ben Doktor Walker. Hoş geldin"
"Merhaba." Çekingen bir şekilde masanın karşısındaki tekli koltuklardan birine oturdum.
"Nasılsın Cara?"
"İyiyim, teşekkürler."
"Konuşmayı pek sevmiyorsun galiba, istersen hemen konuya girelim. Neden buradasın bakalım?"
"Annem ve babam burada olmamı istedikleri için."
"Öyle mi? Peki neden istediler bunu?"
"Çünkü ben eee, bir süre önce şeyi düşünüyordum, intihar etmeyi."
Seans 1 saat sürdü. Tam da tahmin ettiğim gibi geçmişti. Doktor neden intihar etmek istediğimi sorup, cevaplarımla doğru düzgün ilgilenmeden beni bu düşünceden vazgeçirecek şeyler üzerine yoğunlaşmam için tavsiyeler verip durdu. Bir hafta sonra tekrar görüşmek istediğini söylemişti ama benim buna hiç de niyetim yoktu. Annemlerin isteğini yerine getirmiştim işte, bu kadarıyla yetinmeleri gerekecekti. Doktorun yanından ayrıldıktan sonra telefonuma baktığımda Lucas'tan mesaj gelmiş olduğunu gördüm;
"Selam güzellik, doktorla randevun nasıl geçti merak ettim."
"Fena değildi, şimdi annemle eve dönüyorum."
"Bana gelmeyecek misin?"
"Geleceğim tabii ki ama önce eve uğramam lazım."
"Sabırsızlıkla bekliyorum.."
Eve vardığımızda babamı evde görünce şaşırmıştım. Normalde işte olması gerekirdi.
"Hoş geldiniz bayanlar." Annem de babamı görünce şaşırmıştı;
"Bu saatte evde ne işin var bebeğim? İşte olman gerekmiyor muydu?"
"Evet ama bugün böyle oldu işte, sonra anlatırım. Hey, Cara nereye gidiyorsun? Gel de biraz konuşalım." Sessizce odama kaçmak istemiştim ama babam son anda fark edip beni durdurdu. Bende mecburen onlarla birlikte salona geçip oturdum.
"Anlat bakalım, nasıl geçti görüşme?"
"İyiydi baba, teşekkür ederim."
"Bir sonraki seans ne zaman?"
"Şey.. bir hafta sonra ama ben tekrar gideceğimi sanmıyorum. Bu kadarı benim için yeterli."
"Ne demek bu kadar yeter? Olmaz, haftaya tekrar gideceksin. Kaç seansın yeterli olacağına doktor karar verir sen değil."
"Ama baba sırf siz istiyorsunuz diye bugün gittim işte. İyiyim diyorum neden anlamıyorsunuz? Tekrar gitmeyeceğim."
"İtiraz istemiyorum Cara, biliyorsun biz ne istiyorsak, senin iyiliğin için istiyoruz. Eğer haftaya kendin gitmezsen, ben seni götürürüm." O esnada annem araya girerek her zamanki gibi ortamı yumuşatmaya çalıştı;
"David, bu kadar ısrar etmesek mi ne dersin? İstemiyor işte. Cara yetişkin bir kız, onu zorlayamayız."
"Sen karışma tatlım. Sen zaten hep fazla duygusalsın. Olanların farkında değil misin? Psikoloğa gitmiyor, okula gitmiyor. Varsa yoksa Lucas, Lucas, Lucas. Tamam biz de aşık olduk ama birine aşık olmak, kendi hayatından tamamen vazgeçmek değildir."
Sabrımın tükendiğini hissediyordum. Sanki içimde bir volkan patlamak üzereydi. Babam bir şeyler daha söylemek için ağzını açtığında, daha fazla tahammül edemeyeceğimi anlayıp bağırdım;
"Yeter! Yeter susun artık. Hayatıma karışmanızdan bıktım. Ben 22 yaşındayım ama siz bana hala çocukmuşum gibi davranıyorsunuz. Yalnız yaşamama bile izin vermediniz. Ben üniversite için buraya geldim diye hemen peşimden buraya taşındınız. Yaşıtlarımın çoğu yalnız yaşıyor. Okuluma, derslerime, sevgilime, düşüncelerime bile karışıyorsunuz. ARTIK YETER! Ben gidiyorum." Bir hışımla oturduğum yerden kalkıp kapıya doğru yürümeye başladım. Annem de babam da benden böyle bir çıkış beklemedikleri için şaşkına dönmüşlerdi. Kapıyı açıp dışarı adım atarken arkamdan annemin "Cara dur, nereye gidiyorsun?" diye seslendiğini duydum ama durmadım, arkama bile bakmadan yürümeye devam ettim.
Gözlerimin yaşlarla dolduğunu hissedebiliyordum, tek istediğim bir an önce Lucas'ın yanına ulaşmaktı. Onun bana iyi geleceğini biliyordum. Bir süre sonra yürümeyi bırakıp koşmaya başladım. Soğuk hava ciğerlerimi yakıyor, koşmaya alışık olmayan bacaklarım ağrıyordu ama umrumda değildi. Nihayet Lucas'ın evine vardığımda nefes nefese kalmıştım. Kapıyı yumruklarcasına çalıp, kapıyı açan Lucas'ı karşımda görünce boynuna atladım ve ağlamaya başladım. Bu halim Lucas'ı telaşlandırmıştı;
"Neyin var Cara? Neler oluyor?" Omzuna gömdüğüm başımı kendisinden uzaklaştırıp, yüzümü ellerinin arasına aldı ve gözlerine bakmamı sağladı. Bir yandan göz yaşlarımı silerken bir yandan da yüzüme küçük öpücükler konduruyordu.
"Ne oldu bebeğim? Korkutma beni, anlat bana." Hıçkırıklarımın arasında zar zor nefes alarak konuşmaya başladım;
"Ben.. ben evi... terkettim. Sende kalabilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ŞANS
General FictionÜniversite son sınıf öğrencisi Cara 22. doğum gününde bir karar alır. Hayatından o kadar sıkılmıştır ki eğer bir sonraki doğum gününe kadar hayatında, hayatına anlam katacak bir şey olmazsa ve kendine yaşamak için bir neden bulamazsa bir sonraki doğ...