14. BÖLÜM

555 120 15
                                    

Lucas beni almaya geldiğinde çoktan hazırlanmış, onun gelmesini bekliyordum. Yalnızken o kadar çok ağlamıştım ki, artık göz pınarlarımda yaş kalmamıştır diye düşünüyordum ama kapıyı açtığımda Lucas'ı görünce yine gözlerimin dolduğunu hissettim. Onun yeni görüntüsüne alışmam zaman alacaktı. Yine de neşeli görünmek için elimden geleni yaptım. Arabaya bindiğimizde bir iki kez onu güldürmek için şakalar yaptım ama gergin görünüyordu, her zamanki neşesinin aksine düşünceli ve sessizdi. Bir süre sonra sessizliğini bozdu ve gerginliğinin sebebini anladım.

"Acaba saçımı kesmek için yanlış günü mü seçtik? Herkes hastalığımı öğrenecek. Sam'in doğum gününü mahvetmek istemiyorum. Acaba gitmesek mi?"

"Merak etme, herkes eninde sonunda öğrenecekti zaten ama eğer istemiyorsan gitmeyiz. Sam'in anlayışla karşılayacağına eminim."

"Bana acıyacaklar, Ah zavallı Lucas kanser olmuş yazık, diye düşünecekler. Sam de üzülecek, kimse doğum gününde en yakın arkadaşının kanser olduğunu öğrenmek istemez."

"Neredeyse geldik sayılır, bugün burada öğrenmezlerse yarın okulda öğrenecekler zaten, bundan kaçamayız. Onlar senin arkadaşların, bilmek onların da hakkı. Evet, bugün Sam'in doğum günü ve öğrendiğinde eminim çok üzülecektir ama bugün değil de yarın öğrense üzülmeyecek mi?"

"Sanırım haklısın, ertelemenin bir anlamı yok."

Sam'in evine vardığımızda kapıda beklerken Lucas'ın elini tuttum ve kulağına seni seviyorum diye fısıldadım. Kapıyı Sam açtı.

"Dostum... Saçlarına ne oldu?" şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.

"Merhaba Sam, içeride konuşuruz tamam mı, herkes geldi mi?"

"Hayır, hayır ilk siz geldiniz. Hoş geldiniz, kusura bakmayın kapıda kaldınız, benim hatam. Hadi içeri girin."

"İyi ki ilk gelen biz olmuşuz, Sam sana bir şey söylemem gerek."

"Ne oldu? Her şey yolunda mı? Korkutma beni dostum."

"Gel şöyle oturalım da konuşalım."

İki arkadaş daha rahat konuşsunlar diye içecek bir şeyler getirme bahanesiyle mutfağa gittim. Mutfak masasına oturup bekledim. Konuştukları duyulmuyordu ama mutfak kapısından oturdukları yeri görebiliyordum. Bir süre onları uzaktan seyrettim sonra ağladıklarını görünce yanlarına gitmeye karar verdim. Salona gittiğimde iki arkadaş birbirlerine sarılmış ağlıyorlardı. Lucas'ı ağlarken görmeye dayanamıyordum. Gidip ben de ikisine birden sarıldım. Üçümüz de birbirimize sarılmış şekilde ağlıyorduk. Kapının sesiyle kendimize geldik. Diğer konuklar gelmiş olmalıydı.

"Şu halimize bakın, hahhaha amma da sulugözmüşüz, hadi yeter bu kadar şu kapıyı açalım da parti başlasın. Sam sen kapıya bak, Cara biz de seninle mutfaktan yiyecekleri getirelim."

İkimizde Lucas'ın dediğini yaptık. Sam kapıyı açıp diğer konukları içeri aldı. Gelen herkesin ilk dikkatini çeken şey Lucas'ın yeni imajı oluyordu. Lucas herkes geldikten sonra açıklayacağını söyledi ve bütün arkadaşlarımız geldikten sonra kısa ve öz bir şekilde kendisine kanser teşhisi konulduğunu açıkladı. Herkes çok şaşkındı, ortama derin bir sessizlik hakimdi. Sessizliği bozan yine Lucas oldu;

"Arkadaşlar, benim için üzüldüğünüzü biliyorum ama üzülmeyin sizlerin ve sevgilimin desteğiyle bu hastalığı yeneceğime eminim. Bu gece yeterince benden bahsettik. Fakat buraya toplanmamızın nedeni ben değilim. Sam, doğum günün kutlu olsun kardeşim. Seni çok seviyorum ve kadehimi senin için kaldırıyorum." 

Herkes kadehlerini kaldırdı, içkiler içildi. Gidip bir müzik açtım ve etraftaki hüzün dalgası yavaş yavaş dağılmaya başladı. Herkes Lucas'a iyi dileklerini iletti. Onun da neşesi yerine geliyor gibiydi. Geç saatlere kadar orada kaldık, dans ettik, oyunlar oynadık. Bu parti ikimize de iyi gelmiş, kafamız dağılmıştı. Gece eve dönerken Lucas'tan benimle kalmasını istemeye karar verdim ama söylemeye utanıyordum. Araba bizim sokağa girince cesaretimi topladım ve lafa girdim;

"Şey.. dün yarım kalan filmi bu gece tamamlamaya ne dersin?"

"Film mi? Hahahah çok isterim, sonunu çok merak ediyordum."

SON ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin