Başımı iki yana sallarken işaret parmağımı kaldırıp onu işaret etmiştim. Yaptığı aptallığı ve neyi ima ettiğimi fark etmenin etkisiyle çok değil biraz önce dalga geçmekten gayet zevk aldığı her halinden belli olan adamın gülümsemesi yüzünde öylece kalırken arkamı dönüp oturduğum masanın yanına gelmiş bana bakınan Kyungsoo ve Jongin'ne ulaşmıştım. Aramıza birisi daha katılmıştı. Jongdae.
"Nereye kayboldun iki dakika içinde?"
Elimle arka tarafı gösterdim. "Tanıdık birisini gördüm de selam vereyim dedim."
Masaya otururken karşımda bana arsızca sırıtan Jongdae söze atılmıştı.
"Tanıdık dediğin kişinin Baekhyun olması beni biraz şaşırttı açıkçası."
Jongin benim için doldurdukları tepsiyi önüme bırakırken gözleri kocaman açılmıştı. Yanındaki Jongdae'ye dönüp "Byun Baekhyun mu?" diye sesindeki hayretle sorarken gözlerimi devirip önümdeki yemeklere odaklandım.
Aslında yiyebilecek durumda değildim fakat kendimi zorlayarak yemeye çalıştım. Arkadaşlarım kadar ben de çaba sarf etmeliydim.
Kyungsoo arayı çok açmadan bana doğru eğilmişti.
"Baekhyunla mı konuşuyorsun?"
Baekhyun ile mi konuşuyordum? Aslında bu sahiden de tartışmaya oldukça açık bir soruydu. Zihnimin içinde bir mahkeme heyeti toplanmak üzere ayaklanmış ve devasa kapılar ardında ıssız bir davanın yolunu tutmuşlardı fakat onları geri gönderdim. Olayları karıştırmadan cevap vermenin buradaki herkesin yararına olurdu. En başında benim.
Karşımızda oturan ikiliye bir bakış attığımda ikisinin de pür dikkat bizi dinlediğini görmüştüm. Belki de sadece benim, geri kalan herkes için öylesine bir cevap olabilirdi. Derin bir nefes alıp Kyungsoo'ya döndüm.
"Evet."
Olabilirdi diyorum çünkü bu sonuç 'hayır' deseydim geçerli olacaktı. Şimdi ise merak kantinin kapısından öyle hızlı girmişti ki içeriye etrafımızda bir rüzgârın varlığını hissettiğimi bile iddia edebilirdim belki de.
Bu cevabımın arkasından gelecek olan soru bombardımanını tahmin etmeliydim ki bu beni oldukça hazırlıksız yakalardı çünkü ilk soracakları soru 'Neden?' olacaktı ve benim buna vereceğim cevabı şu an kaldırabilecek bir arkadaşım yoktu.
"Neden?"
Kimseyi şaşırtmadan aynı anda cırlayan Jongin ve Jongdae'ye verebileceğim en iyi cevabı verdim.
Omuz silktim!
"Canım öyle istiyor, bir sorun mu var?"
İkisi de başını iki yana sallarken başımı biraz arkaya çevirip az önce öylece bıraktığım adama baktım fakat orada değildi. Neden orada olmasını istediğimden pek emin değildim. Bugünü nasıl bitireceğim hakkında ise hiçbir fikrim yoktu. Gururum ise ona birkaç gündür rastlamamıştım...
"Yixing ile görüşen var mı?" diye sormuştu Jongdae ve aramızda onunla görüşen birisi varsa bile o kişi kesinlikle ben değildim. Başımı iki yana sallayarak önümdekileri yemeye devam ettim.
Sigara ve kahveyi her ne kadar sevsem de bazen gerçekten bir şeyler yemeyi özlediğim oluyordu ve bu an tam olarak öyle bir andı ki bunun düşüncesi bile bazen tuhaf geliyordu.
"Ben dün gece yanındaydım." Dedi Jongin.
"Ooo beyimiz kendine kalacak yeni bir yer mi bulmuş?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dördü Yirmi Geçe // Chanbaek
Fanfiction"Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa ben koca bir hayat sığdırdım. Beni sevmemene rağmen isyan edip kaçmak, sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak, ruhumun en büyük yanılgısıydı. Hayat bana en acımasız yüzünü sevgini inkâr ettiğim zamanlar gö...