Baekhyun'un yanından oyalanmadan eve döndüğümde kapımda yere oturmuş, sırtını kapıma yaslamış bir şekilde yanında ufak bir valizle Yixing bulmayı kesinlikle beklemiyordum. Benim geldiğimi duyunca ayaklanıp öylece karşımda dikildi. Neler olduğunu anlamaya çalışsam da pek mümkün değildi. Yixing yalnız yaşıyordu ve onu evden kovacak herhangi bir ev arkadaşına da sahip değildi.
O kenara kayarken bir şey söylemeden kapıyı açtım ve içeriye geçmesine izin verdim. Sırt çantasını bir kenara bırakıp kendisini rahat koltuğuma fırlattığında ben de arkasından pek ağır olmayan valiziyle içeri girdim. Kendime kesinlikle bir evcil hayvan edinmeliydim.
"Hyung bir şey mi oldu?"
Başını iki yana sallayıp televizyonu açtı. "Eve gitmek istemiyorum. Birkaç gün burada kalsam olur mu?"
Omuz silktim. Valiz olarak yanına aldığı ufak çantayı odama götürüp bir duş almak için banyoya geçerken "Fark etmez nasıl istersen." Diye eklemeyi unutmadım. Bir sorun var gibiydi bundan pek emin değildim ama üstüne de gitmek istemiyordum. Bir şekilde anlatırdı ne de olsa. İstediği bir zamanda istediği şekilde dinlerdim onu.
Duştan çıktıktan sonra Yixing'in hazırladığı sandviçleri yerken mutfak masasında, ben yaklaşan sınavlarıma o da az bir zamanı kalan üniversite sınavına çalışıyordu.
Aslında burada olması bir yandan bana da iyi gelmişti. Yalnızlığı her zaman seviyordum ama bunun yanında yalnızlık her zaman sessizliği getiriyordu ve etrafımdaki sessizlik, zihnimdekini ön plana çıkartıyordu. Şimdi onun soruları okurken kıpırdayan dudakları, arada kaldığı zaman başını kaşıması ve kaleminin kitapta sürünürken çıkarttığı sesler tek başınalığımı alıp götürmüş gibi hissettiriyordu ve bu uzun zamandır merak ettiğim bir duyguydu. Baekhyun hayatıma adım attığından beri yaptığım her şey de yanımda birisi olsa nasıl olurdu diye düşünmekten alamıyordum kendimi. Tek başıma kahvemi içerken, sigaramı solurken, öylece yürürken, sessiz sedasız uykuya dalarken...
Derin bir nefes alıp saate baktım. Sabah olmak üzereydi ve benim saat onda özel derse gitmem gerekiyordu. Yixing'i masada bırakıp odama geçtim ve üç dört saatlik dinlendirici olmayacağından emin olduğum bir uykuya kendimi bıraktım. Tek istediğim rüya görmemek ve kriz geçirmemekti fakat benim isteklerim ne zaman dikkate alınmıştı da bu sefer gerçekten olabileceğine inanmıştım emin değilim. Yine Baekhyun'u yaralı bir şekilde kollarımda tutarken gördüğüm korkunç rüyanın ardından nefes nefese uyandığımda Yixing tepemde dikiliyordu. Bir süre sakinleşmeye çalışmış ve Yixing'in de yardımıyla başarmıştım fakat yine de zor olmuştu.
Tek başıma olduğum bir zaman diliminde bununla baş etmek çok daha zor olacaktı bundan adım kadar emindim ve kesinlikle bu konu üzerinde daha çok kafa yormalıydım. Belki de Jongdae'nin o kadar endişelenmesi normaldi.
"İyisin değil mi?"
Hızlı bir şekilde hazırlanmış ve özel ders için ihtiyacım olan her şeyi yanıma almış evden çıkarken Yixing bunu on yedinci defa soruyordu bana ve evet saymıştım, şimdi beni rahat bırak da henüz kendime gelememiş bedenimi temiz hava ile güzel bir şekilde ödüllendireyim Bayan Buzdolabı Süsü! Asla susmayacaktı.
"İyiyim, endişelenme. Akşama dönerim görüşürüz."
Başka bir şey söylemesine izin vermeden evden çıktığımda arabamın olmadığını böylesine geç fark etmiş olmam çok büyük bir kayıptı çünkü özel derse geç kalma tehlikesiyle karşı karşıyaydım şu an. Taksi çevirsem bugün dersten alacağım ücretin bir kısmını ona vermek zorunda kalırdım ama çevirmezsem de bir öğrencimi kaybedebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dördü Yirmi Geçe // Chanbaek
Fanfic"Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa ben koca bir hayat sığdırdım. Beni sevmemene rağmen isyan edip kaçmak, sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak, ruhumun en büyük yanılgısıydı. Hayat bana en acımasız yüzünü sevgini inkâr ettiğim zamanlar gö...