Baekhyun'u bir kez daha öpebilmenin kıyısından döndüğüm günün üzerinden üç gün geçmişti ve ben Yixing'in üzerimdeki şüpheli bakışları yüzünden bu üç gecedir ona gidemiyordum.
Onu göremeyişim dışında onun için tesadüf benim içinse gizemini hâlâ bir miktar koruyan kâbuslarım devam ediyor bense her birini atlamadan defterime kazırcasına yazıyordum. Her gece onu bulmamı söyleyen yaralı Baekhyun'u görüyor panik atak krizleriyle uyanıyordum. Onları atlatmak gittikçe zorlaşıyordu.
Bütün bu normalleşmeye meyilli hayatımın yanında buna ek olarak Baekhyun'u ve dengesiz davranışlarını düşünüyordum. Bana hakaret ediyor, beni kışkırtacak şekilde edepsizce konuşuyor bazen de bütün bunlar olmamış gibi samimi ve masum bir şekilde bana gülümsüyor, bütün naifliği ile etrafımda geziniyordu.
Aslında ikimiz de yeterince dengesizdik ve aramızdaki ilişki tam olarak nereye gidiyordu emin değildim ki bu zihnimdeki kalabalıktan, gördüğüm rüyalardan, hayatımı alt üst ettiğini düşündüğüm tüm o şeylerden çok daha karışık ve zor bir durummuş gibi geliyordu.
O henüz hakkımda doğru düzgün bir şey bilmezken ben onu kendi hayatıma sürüklemeye çalışıyordum ve yaptığım şey fazla adi geliyordu kulağa.
"Bu bir astım spreyi mi?"
Tepemde dikilen Jongdae elindeki spreyi yüzüme doğru sallıyordu. Yakın zamanda bir astım spreyi edinmiştim çünkü tek başımayken ki ben genel olarak tek başımayımdır kendime gelemiyorum.
"Evet"
Elinden almaya yeltendiğimde Jongin benden önce davranmış ve spreyi kapmıştı.
"Uzun zamandır görmemiştim." Sanki eve uzay taşı getirmişim gibi bir ilgiyle evirip çeviriyordu. Altı üstü bir astım spreyiydi.
"Krizlerin mi sıklaştı?" Jongdae bir kere dilini tutsa bir dişimi seve seve verebilirdim.
"Senin yanında da mı kriz geçirdi?" Kyungsoo atılmıştı ki bunun korkunç olması gerekirdi fakat değildi çünkü o anda üç gecedir eve gitmek istemediğini söyleyerek yanıma kıvrılıp uyuyan Yixing'in sözleri hayatıma bir bomba misali düşmüştü.
"Aslına bakarsanız her gece kriz geçiriyor."
Ben Yixing'e ciddi misin bakışlarımı fırlatırken etrafı gergin bir hava bürümüştü. Birazdan içlerinde biri telefonunu çıkartıp terapistimden acil bir randevu alacakmış gibi halleri vardı ve evet Bayan Buzdolabı Süsü bu istediğim son şey bile olamaz Tanrı aşkına iki dakika susmaz mısın sen?
Rahat koltuğumdan kalkıp mutfağa geçtiğimde gözler hâlâ benim üzerimdeydi fakat benim tek bir derdim vardı. Eski dost filan dinlemeden camdan fırlatacaktım bu süsü. Hiç bakma bana öyle masum masum, gidiyorsun, çöpe!
Onu özenle bıraktığım buzdolabının üstünden alıp çöpe döndüğümde çığlık atıyordu. Durup derin bir nefes aldım. Atsam da susmayacaktı. Belki gece boyu bağırmaya devam edecekti. Seni buraya getirmekle hata ettim değil mi?
'Evet, ettin' diye söze atladı siyah koltuğum. Kıskanma diye konuşmaya devam etmek istedim ama bunu yapmak da istemiyordum çünkü bu iki eşya arasında bir soğuk savaş vardı ve ben kendimi bunun ortasında bulmak istemiyordum. Ayrıca evimin tam ortasında beni hayretler içinde izleyen bir avuç arkadaşım bulunmaktaydı.
"Chanyeol ne halt yiyorsan bırak ve buraya gel."
Kyungsoo ciddi bir şekilde beni çağırmıştı ama gitmeye niyetim yoktu. O gergin konuşmayı bu gece yapmayacaktım. Hatta önümüzde nefes almayı sürdürdüğüm her gece bu konuşmadan kaçacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dördü Yirmi Geçe // Chanbaek
Fanfiction"Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa ben koca bir hayat sığdırdım. Beni sevmemene rağmen isyan edip kaçmak, sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak, ruhumun en büyük yanılgısıydı. Hayat bana en acımasız yüzünü sevgini inkâr ettiğim zamanlar gö...