25) Eğik yüzüm, soğuk ellerim

671 104 10
                                    





Ağlamak çekiyor içim, bomboş sokaklarım yine kapındayım, ellerim mor kupana hasret gözlerim pencerendeki gölgenle dolu dolu, bilmem neden çıkıp geldim yine, belki de sensin diye. Eşlik etmiyor bu gece hiçbir yıldız düşüncelerime bir tek sen varsın küçük adam. Kapıma gelme demiştin sabrettim de biraz ama hiçbir şekilde benim suçum yok şu an burada olmamla. Ders çalışıyordum en son. Kütüphaneden sigara içmek için çıkmıştım ve olduğum yere bak.

Işığın yanıyor ama gölgen düşmüyor kapalı perdene, özellikle kaçıyor gibisin pencereden.

Omuz silktim fakat kimse görmedi bu hareketimi oysa ne çok isterdim sen gör diye omuz silkmeyi. Nasıl istiyorsan öyle olsun Baekhyun geri gidiyorum. Bir kez daha sürüklerse adımlarım bedenimi buraya, ruhum can çekişirse sana gelmeye karşı koymaya çalışan vücudumun içinde bir yerlerde bütün benliğimle direneceğim. Kaybolacağım, sokağının başında bekleyeceğim ama buraya gelmeyeceğim.

Seni incitmek, hatta senin bizzat kendim tarafımdan incindiğini görmek benim kaldırabileceğim bir şey değil. Canım canınla yanarken buna katlanabilme düşüncesine bile dayanamam ben.

Geri döndüm o yüzden. Yürüdüğüm bütün yolları istemeye istemeye ardımda bırakarak yürüdüm. Yollarım sana çıkmasın diye engeller koydum geçtiğim her bir kaldırım taşına ve okula vardım.

Nefes almamı engellese bile oralı olmadım ve bir miktar havasız kalmış kütüphaneye geçtim. Açık kalmış kitaplarımın ve yarım kalmış notlarımın başına oturup sabaha kadar ders çalışarak kendimi oyalama işine giriştim. Bu pekâlâ mükemmel bir girişimdi benim için. Birbirini kışkırtan duygular yok, özlemi geri plana atabildiğim bir şekilde odaklanabiliyorum. Uzun süre bir şeylerden uzak kalmanın tek yoluydu bu ve belki de okuldaki başarımın sebebi tamamen buydu.

Uzak kalmak için ders çalışıyordum. Tam olarak şu anda olduğu gibi...

Kyungsoo karşıma gelip oturduğunda zamanın farkında değildim fakat gece epey ilerlemiş gibi gözüküyordu çünkü oldukça dağılmış görünüyordu. Kitaplarını önüme bıraktıktan sonra kafasıyla arkalarımda bir yeri işaret etti.

Sınav dönemi yaklaştığı için kütüphane oldukça doluydu ve geriye dönüp baktığımda önce kimi gösterdiğini anlayamamış tekrar bana bakan Kyungsoo'ya dönmüştüm.

"Ne oldu?" dedim fısıltıyla. "Jongin" diye karşılık verdi benim gibi. Arkama yeniden attığım kısa bakışta Sehun ile ders çalışan Jongin'i görmüştüm ki onların birkaç saattir orada olduklarını zaten biliyordum.

Kyungsoo fısıltıyla "Dışarı gelsene." Dedikten sonra kalkıp kütüphaneden çıktı. Biraz ara vermenin iyi geleceğini düşünerek peşine takılıp dışarı çıktım. Kapının önünde sabaha doğru ilerleyen havanın soğuğuna karşı koymaya çalışırken olduğu yerde sürekli hareket ediyordu.

Telefonu cebimden çıkartıp baktığımda saatin üçe geldiğini görmüştüm. Yaklaşık üç saattir hiç kalkmadan ders çalışmış olmam kendimi iyi hissettirmişti nedensizce.

"Ne oldu?"

"Bir tuhaflık var." Kaşlarımı çatarken bir sigara yaktım onu dinlemek için hazırdım fakat o başını iki yana sallayarak tekrar binaya girdi ve çok geçmeden elinde iki kahveyle geri geldi.

"Çok soğuk." Onu onaylarken elindeki sıcak karton bardağı aldım. Bu bile bana Baekhyun'u hatırlatmak için yeterliydi. Onu görmek istiyordum. Onu görmek için yanıyordum.

"Jongin bugün benimle ders çalışmak için söz vermişti sonra birden Sehunla ortak kütüphanede çalışacağını söyleyerek ekti beni. Başta aldırmadım ama..."

Dördü Yirmi Geçe // ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin