29) Önümde duvarlar, gözlerimde bağlar...

645 115 28
                                    




"Chanyeol"

Taze kahve kokusu ile karışmış Baekhyun'un sesi bana ulaştığında sert bir yerde oturuyordum. Uyuyakalmış olmalıydım fakat neden Baekhyun'u duyuyordum?

Gözlerimi araladığımda Baekhyun elinde karton bir bardakta kahve ile karşımda oturmuş beni uyandırmaya çalışıyordu.

"Baekhyun?"

Sesim çatlamıştı ve başıma bir anda giren ağrı bana akşamdan kalmalığımı tüm canlılığı ile hatırlatırken bir anda Bayan Su Cadısı da düşmüştü aklıma. Kalkıp aramak için büyük bir istek olsa da içimde onu görmezden gelmek zorundaydım çünkü karşımda duran Baekhyun gözlerimi üzerinden çeksem yok olacakmış gibiydi.

"Al, şunu iç."

Oturduğum yerde biraz daha doğrulup bana uzattığı karton bardağı aldım. Sıcaklığı parmaklarımı sararken fark etmiştim ki havaya sabah soğuğu çökmüştü ve Baekhyun üşüyormuş gibi gözüküyordu.

Derin bir nefes alıp elime daha yeni aldığım bardağı yanımıza bırakıp aceleyle ceketimi çıkarttım ve karşımda bağdaş kurmuş oturan Baekhyun'un omuzlarına bıraktım. Reddetmek için elleri cekete giderken hızla yere bıraktığım kahveyi elime alıp göz hizasında tuttum.

"Benim sıcak kahvem var. Ceket sende kalsın."

Pek ikna olmamış gibi gözükse de daha fazla direnmedi ve gözlerimin içine bakarak kahveyi içmemi bekledi. Sanırım bunu bitiresiye kadar benimle konuşmayacaktı. Kahveden bir yudum alıp kaşlarımı kaldırdım. O ise başını iki yana sallayıp diğer elime uzandı.

Yanında duran poşeti fark etmeye fırsatım olmamıştı. Önce kurumuş kanı temizledi elimden sonra da güzelce sardı parmakları yaralarımı. Cam kesikleri sensizlik kadar yakmıyor canımı Baekhyun, korkma.

"Neden buradasın?"

"Yaklaşık bir saat önce hayatını kurtardım ve söyleyeceğin ilk şey bu mu? Neden buradasın?"

Başımı sallayarak onu onayladım.

"Yaşamak için değil ölmek için bir neden aradığımı söyledim sanıyordum ki benimle görüşmek istemeyen sendin."

Derin bir nefes alıp başını kaldırdı, gökyüzüne baktı. "Çok zor bir adamsın Chanyeol ve ben de bilmiyorum neden buradayım."

Kaşlarımı çatıp ona bakmaya devam etim. Sanki söyleyecek bir şeyleri daha vardı da söyleyemiyordu. Sanki kaybolmuş gibi görünüyordu ve bu adam en son gördüğümden daha farklıydı. Bir şeyler olmuştu.

"Gece sana gelmek için evden çıkmıştım sonra sokağın başında seni gördüm, yetişmeye çalıştım ama yetişemedim." Bakışlarını indirip beni kınayan gözlerle süzdü. "O sarhoş halinle nasıl öyle hızlı yürüyebildin emin değilim ama seni yakaladığımda bir sokağın ortasında yatıyordun." Göğsünde birleştirdiği ellerini açıp arkamı gösterdi. "Merak ediyorsan tam aşağıdaki sokak. Sonra kendi kendine konuşarak şu an çatısında durduğumuz apartmanın içine girdin ve bu ayrıntıyı kesinlikle vermek istiyorum hala birisiyle konuşuyordun ki bunun sızdığından beri sayıklayıp durduğun" yüzünü tuhaf bir şekle soktu ve devam etti. "Bayan Su Cadısı olduğundan şüpheliyim."

Kıkırdayıp başımı geriye yasladım. O anlattıkça birkaç saat önce yaptıklarım çok daha net bir şekilde zihnimde beliriyordu. Dışarıdan gerçekten de bir deli gibi görünüyor olmalıyım.

"Sonra seni buraya kadar takip ettim ve sen şu an sırtını yasladığın o basamağa çıkmış deli gibi UÇUYORUM diye bağırıyordun."

Bakışlarımı indirip ona baktım. "Eh, uçuyordum."

Dördü Yirmi Geçe // ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin