-7-

1K 52 115
                                        

Multimedia'da Doğan var! *-*

İyi okumalar.

Tunç âşık mı olmuştu? Hani şu bizim, ben aşka inanmam cümleleriyle ortada dolaşan, nazikliğin everestinde taklalar atan zeki oğlanımızdan bahsediyoruz? Gözlerimle görsem, kulaklarımla duysam inanmayacağım türden bir durumdu bu.

Gözlerimi kırpıştırarak kâğıdı katladım ve cebime koydum. Yarın sorguya çekerdim onu nasılsa. Telefonumun titremesiyle kâğıdı koyduğum cebimden telefonumu çıkardım.

Bilinmeyen Numara: Donmak istemiyorsan şaşkınlığını bir kenara atıp eve gir artık.

İstemsizce gözlerimle etrafı taradım ama görünürde kimse yoktu. Omzumu silkip eve girdim. Tunç'un âşık olduğu kişi eğer tahmin ettiğim kişiyse büyük arıza çıkarırdım. Baş harfi H olan sayılı kız vardı okulda ve bunun kendim olma ihtimalini direkt elemiştim çünkü Tunç asla kardeşim dediği insana o gözle bakmazdı. Bundan adım kadar emindim.

Topuzumu açarak odama ilerledim ve formamı çıkartıp pijamalarımı giydim. Annem bugün sabahtan eve geç geleceğini haber vermişti. Babamsa bir süredir yurt dışındaydı. İç geçirdim. Benimle ilgilenmeye vakitleri olmazdı zaten genelde, garipsemiyordum.

Yorganın altına girdiğimde düşünceler beynime istila etmişti. Ata'nın okula gelmesi iyi olmayacaktı. Onu hâlâ tam olarak kalbimden silebilmiş değilken karşıma çıkması beni allak bullak ederdi, biliyordum. Onu görmemek için Ecem'lere gitmeyi bile kesmiştim. Şimdiyse burnumun dibinde olacaktı.

Oflayarak tavanla bakışmayı kesip gözlerimi yumdum. Belki de her gün yüzünü görüp ondan daha çok iğrenirdim ve bu da benim onu tamamen unutmamı sağlardı. Gülümsedim. Bu umut şu an için yeterliydi.

"Sonra ben de cazibemi kullanarak kızı tavladım. Tabii kız üstüne yanlışlıkla, bakın altını çiziyorum yanlışlıkla, ketçap sıktığım için beni dövdü. Ben babamdan böyle dayak yemedim anasını satayım."

Üçümüz de aynı anda Doğan'ın kısa ama atraksiyonlu anısına koca bir kahkaha patlattık. Gözlerimden düşen yaşları silip nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Bu esnada Ecem boğazını temizleyip konuştu.

"Ketçabı nasıl yanlışlıkla kızın üstüne sıkabilirsin Allah aşkına, Doğan?"

"Yetenek güzelim, yetenek." Doğan Ecem'e göz kırptığında kıkırdadım.

Âşık kibar prensimin uzaklara daldığını gördüğümde ayağımla ayağını dürttüm. İrkildiğinde o bayıldığım berrak, gök mavisi gözlerini bana çevirdi. Elimi montumun cebine atıp minik kâğıt parçasını çıkardım ve Tunç'un gözüne doğru salladım.

"Hani âşık olduğumuzda ilk birbirimize söyleyecektik?"

Tunç kaşlarını çatıp ensesini kaşıdı. Ah, gerilmişti ve yalan söyleyecekti.

"Ne âşık olması kızım? Saçmalama."

Ona sahte bir gülümseme yolladıktan sonra katladığım kâğıdı açıp içinde yazanı okumaya başladım.

"Tüm bencilliğine ve kibirine rağmen sana âşık olduğum için kendimden iğreniyo-"

Tunç, kâğıdı aniden elimden çektiğinde irileştirdiğim gözlerimle ona baktım. Ecem de benimle aynı tepkiyi vermişken Doğan'ın tiz çığlığıyla kulaklarımı kapattım. Sanırım artık işitme yetim yok.

"Ulan maviş, sen değil miydin ölsem âşık olmam ayaklarına yatan? Vay çakal. Yalnız beni aldattığın için ağır trip yiyeceksin bir süre."

"Doğan'a katılıyorum. Nasıl söylemezsin bunu bize?!"

Tunç, ikisinin tepkilerine yüzünü buruşturarak cevap verdikten sonra bana döndü.

"Nereden buldun sen bunu? Bana ait değil hem o, bizim sınıftan bir çocuğun. Bana vermişti saklayayım diye."

"Dün cebinden düşürdün. Ben de inandım Tunç, basbaya senin yazın bu!"

Kollarımı bağlayıp sinirle ona baktım. Yalan söylemesi, en azından söylemeye çalışması, beni âşık olduğunu söylememesinden daha çok kırmıştı.

"Emin değildim. Daha çok yeni zaten. Saçma sapan bir şey işte, unutulur gider yakında."

"Saçma olup olmaması önemli değil, söz vermiştin Tunç. Bu hayatta ne olursa olsun önce birbirimize anlatacaktık."

Ecem beni onaylar mırıltılar çıkarırken Doğan arada kalmıştı. Tunç'un mavi gözlerine sinir kırıntıları eklendiğini gördüğümde sessizce yutkundum.

"Yeni diyorum, Hira. Üzerime gelme. Daha kendim kabullenemediğim bir şeyi kendimden çok önemsediğim insanlara anlatamadım, kusura bakma."

Tunç banktan hışımla kalktığında yapabildiğim tek şey yalnızca arkasından bakmak olmuştu. Doğan da Tunç'un peşinden giderken Ecem omzumu sıvazladı.

"Boşver. Salak işte, anlamıyor ne hissettiğini."

Kafamı sağa sola salladım. Anlamayan o muydu yoksa ben mi, bilmiyordum.

Sanırım gerçekten fazla üzerine gitmiştim bu defa.

Selam pıtırcıklarım! Nasılsınız?

Vallahi bir dahaki bölüme texting yazacağım ya kdwpglsşgösğdnslgm. Üfff aman ne yapayım? Alışamadım işte.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Sizce bundan sonra olaylar nasıl gelişecek?

Dörtlünün üzerinde fazla mı duruyorum, yoksa iyi mi?

Medya'ya tekrar bakın. *-* Ah benim çapkın oğluşum.

Kalpkalpkalp!

BATAKLIK | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin