"Biz burada saman çöpüyüz çünkü, değil mi?"
"Haklısın mavi prens."
"Hayır, anlamıyorum. Bir şey olduğunda gelip anlatmayacaksan niye varız biz?"
"Haklısın mavi prens."
"Dostluğumuza verdiğin değer bu mu cidden?"
"Haklısın mavi prens."
"Sen beni dinliyor musun Hira, kime diyorum ben?"
"Haklısın mavi- Ha?"
Otomatiğe bağladığım cümlelere bir yenisini daha ekleyecekken Ecem'in beni dürtmesiyle silkelenerek kendime geldim. Kulağıma eğildiğinde boğazımı temizlemekle meşguldüm. "Sıçtın sıvadın, aferin sana."
Tunç'un memnunsuz ifadesi yüzümde gezinirken yerimde kıpırdanıp gerginlikle gülümsedim. "Dalmışım mavi prens."
"Bir haftalığına bana 'mavi prens' diye seslenmeni yasaklıyorum."
Gözlerim faltaşı gibi açıldığında ağıt yakmamak için kendimi zar zor frenledim. "Ne?! Ama olmaz ki mavi p-"
"Cezan başladı. İtiraz kabul etmiyorum. Kendine geldiğini gördüğümde adam akıllı konuşacağım seninle."
Tunç, sınıftan büyük adımlarla çıktığında suratımı astım.
"Mavi, sarı! Mavi, sarı! En büyük? Trabzon! En büyük? Trabzon!"
Doğan kendi kendine yükselirken suratım daha da asılmıştı. Mavi sarı trabzonsporun rengi değildi ki!
"Aptal herif, mavi sarı trabzonspor mu? Allah aşkına siktir git şuradan, sinirlerimi bozuyorsun."
Ecem, içindeki stresi kelimelere döktüğünde Doğan susmamıştı ancak az sonra kafasına isabet eden şişe sınıftan çığlıklarla kaçmasını sağlamıştı.
Ecem saçımı çektiğinde yaş akıtmak üzere olan gözlerimle ona döndüm. Yukarı bakıp ellerini sabır dilercesine kaldırdı.
"Allah'ım, çok bir şey değil, şu kıza azıcık beyin istiyorum. Azıcık ya."
Ardından alnıma vurduğunda inleyerek kendimi geri çektim. "Acıdı Ecem!"
"Acısın acısın, bir şey olmaz."
"Of, ne yapacağım ben şimdi?"
"Valla onu bizimkini kızdırmadan önce düşünecektin. Suçsuzmuş gibi çocuğun dediklerini dinlemiyorsun bir de. Bence haklı."
"Ecem, sen kimin tarafındasın?"
"Haklı olanın."
Gözlerimi kıstım. "Sana her gün çikolata ısmarlıyorum..."
"Kesinlikle senin tarafındayım ben, Tunç da kimmiş? Peh."
Çenemi elime yaslayıp düşünmeye başladım. Ne bok yiyecektim şimdi? Yakında koro çalışmaları da başlayacaktı. Gerçekten ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.
Kolum dürtüklendiğinde pişmiş kelle gibi sırıtan Ecem'e dönüp kaşlarımı kaldırdım.
"Kaan'la ne yaptınız dün baş başa?"
Gözlerime dehşet yayılırken yüzündeki ifadeden hiç hoşlanmamıştım. Üstelik 'baş başa'yı vurgulayarak sormuştu.
"Sen nereden biliyorsun be?"
"Hira saf mısın güzelim? Kaan ve Yankı, Ata'nın arkadaşı ve onları bazı zamanlar annemle babamdan daha çok görüyorum. Özellikle son zamanlarda bizden çıkmıyorlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK | Yarı Texting
Novela JuvenilHira: Yaptıklarımdan hoşlanmıyor olabilirsin. Evet, belki ikiyüzlüyüm. Belki bencilim. Ama inan bunlar umurumda değil. Hira: Çünkü henüz çocuğum ve bunları düşünerek vakit kaybedemem. Hira: Fakat sandığının aksine mükemmel bir hayatım olduğu ya da...