-31-

650 45 161
                                    

Bilinmeyen Numara: Ne yazıp sildin?

Hira: Hiiiiiiiiçççç

Bilinmeyen Numara: Sen harfleri uzatarak yazıyorsan bir bok oldu demektir

Bilinmeyen Numara: Söyle bakalım böceğim

Hira: Bir şey olmadı ki

Bilinmeyen Numara: İnandırıcılık yükleniyor %99,9

Bilinmeyen Numara: Hata verdi :(

Hira: Sadece içmişim ve saçmalamışım, ne yazdığımı anlayamayacağın kadar karışıktı cümle.

Hira: Kısacası boş ver

Bilinmeyen Numara: Sanırım konuyu açmak istemiyorsun, bu yüzden bir şey demeyeceğim

Hira: Ne yani hiçbir şey sormayacak mısın?

Bilinmeyen Numara: Hayır

Hira: Beni şaşırtıyorsun...

Bilinmeyen Numara: Arada yapıyorum öyle şeyler ;)

Bilinmeyen Numara: Ama bir daha içme

Bilinmeyen Numara: Çünkü içince daha da güzel oluyorsun ve ben buna katlanamıyorum

Hira: Ben daha önce hiç içmedim ki

Hira: Güzel olduğumu nereden biliyorsun?

Bilinmeyen Numara: Tahmin yalnızca

Bilinmeyen Numara: Tabii atlanmayacak bir detay daha var, sen hep güzelsin

Hira: Benim çıkmam gerek, sonra görüşürüz.

Bilinmeyen Numara: Kaç bakalım

"Geç oldu, hiçbir yere çıkamazsın!"

Annemin otoriter sesiyle gözlerimi devirmeden edemedim. Sanki bu zamana kadar çok umurundaydı ne yaptığım ya da nerede olduğum, bugün karışmaya kalkıyordu.

"Saat daha altı buçuk anne. En fazla iki saat durup döneceğim zaten, ne diye bu kadar abartıyorsun ki?"

"Olmaz dedim. Otur evde dersini çalış, seneye sınava gireceksin!"

Çantamı gürültüyle yere atıp histerik bir şekilde güldüm. Yetmişti artık canıma.

"Oturup hastalarının dosyalarına baksana, anne. Nasılsa evde olmadığında aradığın sorduğun yok. Gecenin kaçında nerede, kimle olduğumu bildiğin yok. Hastaların hep benden önce gelmiyor muydu, şimdi ne değişti? Lütfen, rahatını bozmadan ben varmışım gibi devam et. Zaten senin için varlığımla yokluğum bir olmalı."

Bana şokla bakan gözlerini umursamadan çantamı aldım ve evden hızlıca çıktım. Merdivenleri inerken gözyaşlarımı geri itmeye çalışıyordum. Gerçekten çok sinir bozucuydu. Bazen bir 'merhaba' demeye vakti bile yoktu, şimdi kalkıp hiçbir yere gidemeyeceğimi söylüyordu. Elbette ona kulak asacak değildim. Ödemem gereken bir teşekkür borcu vardı.

Telefonumun çalmaya başladığında derin bir nefes alıp açtım. "Efendim Kaan?"

Hay, lanet... Sesim titremişti.

"Sen ağladın mı?"

"Hayır."

Hattın diğer ucundan nefes alıp verdiğini duydum. "Her neyse, birazdan göreceğim nasılsa. Neredesin?"

BATAKLIK | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin