Fotoğrafta Tunç ve Hazal var. 😻 Shiplemeyen de ne bileyim yani dkdlfkdlsğlf
Bölüm Tunç'un ağzından olacak. İlk kez olaylara Tunç'un gözünden bakacağız bu bölüm, bu yüzden düşüncelerinizi aşırı merak ediyorum.
Keyifli okumalar ♡
"Biz sadece arkadaşız. Daha fazlası değil."
Ecem'in ağzından çıkan sözlerden sonra kollarımın arasında sakinleştirmeye çalıştığım kardeşim hareket etmeyi kesmişti. Çatılan kaşları gevşerken Ecem'in arkasından boş boş bakıyordu. Herhangi bir saldırı yapmayacağını anlayarak kollarını bıraktım. Ural'a da Doğan'ı bırakması için işaret verirken her ihtimale karşı tetikteydim.
Kavga bu kadar kısa süre içerisinde nasıl çıkmıştı, bilmiyordum. Doğan'ın Yankı'nın üstüne yürümesinden önce gördüğüm en son şey ikisinin topu sürmek için rekabet ettiğiydi. O durumu gördüğümüz an Ata dahil hepimiz yanlarına koşmuştuk. Sonrasındaysa olanlar olmuştu.
"Eğer Ecem'i gerçekten seviyorsan bırak, nasıl mutluysa öyle kalsın. Kavga çıkarmakla hiçbir yere varamazsın."
Yankı, Doğan'ın omzuna çarparak ilerlediğinde diğer elemanlar da peşinden gitmişti. Dediklerine şaşırmamıştım çünkü Doğan'ın Ecem'i sevdiğini zaten biliyordum. Uzaktan bakan biri bile bunu anlardı -ki Doğan benim kardeşim dediğim bir insandı. Evet, seven insan kıskanırdı ama bunun bir sınırı olmalıydı. O sınır olmadığında sevgi aşk boyutuna evriliyordu.
Doğan saçlarını çekiştirirken arkasında bulunan tellere yaslanarak aşağıya çöktü. Dirseklerini dizlerine dayayıp öylece uzaklara bakmaya başladığında ben de yanına oturdum. Ural da bizimle aynı şeyi yaptığında hepimiz sessizliğe bürünmüştük.
"Abi madem seviyorsun gidip konuşsana."
Ural'ın söylediği şeye Doğan'la aynı anda kahkaha attığımızda bize tuhaf tuhaf baktı. Ecem'i yakından tanıdığımız için ne tür bir tepki verebileceğini az çok tahmin edebiliyorduk ve bu sandığı kadar kolay bir şey değildi.
Nihayetinde gülmemi durdurabildiğimde açıklama yapmak için dudaklarımı araladım. "O kadar kolay değil o dediğin, Ural. Düşünsene, kaç yıldır dostum dediğin insan sana aşık olduğunu söylüyor. Güvenin çok kırılır."
Ural söylediklerimi kafasında tarttıktan sonra onayladı. Aslında Ural göründüğü gibi bir çocuk değildi. Bunu onu yakından tanımaya başladığımda fark etmiştim. Uzaktan bakılınca oldukça saf ve salak biri gibi görünebilirdi fakat alakası bile yoktu. Sadece bu onun dışarıdakilerden korunmak için kendince yarattığı kalkanıydı.
Bir süre sessizliğimizi koruyarak oturduktan sonra ilk konuşan Ural olmuştu. "Hadi kalkın."
"Nereye?"
Ural sırıtarak ayaklanıp elini dostça uzattı. "Dağıtalım biraz."
Ben itiraz etmeden yerden kalkarken Doğan hâlâ oturuyordu. "Şşt." diyip ayağını dürttüğümde alttan bakışlarını bana çevirmişti. "Ural'a katılıyorum, seni kendine getirmemiz lazım. Kalk."
"Ben gelmiyorum." dediğinde ona dik dik baktım. "Doğan," dedim uyarıcı bir tonla. "Kardeşim ya ordan kendi isteğinle kalkarsın, ya da zorla kaldırılırsın. Seçim senin."
Gözlerini devirerek istemeye istemeye ayaklandığında etrafa küfürler savuruyordu. Bıyık altından güldüm, kalkmasaydı neler yapabileceğimi gayet iyi biliyordu. Köşedeki spor çantamı sırtıma atarak ilerlemeye başladığımda Doğan da yanıma gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK | Yarı Texting
Teen FictionHira: Yaptıklarımdan hoşlanmıyor olabilirsin. Evet, belki ikiyüzlüyüm. Belki bencilim. Ama inan bunlar umurumda değil. Hira: Çünkü henüz çocuğum ve bunları düşünerek vakit kaybedemem. Hira: Fakat sandığının aksine mükemmel bir hayatım olduğu ya da...