Fotoğrafta Kaan, Hira, Ecem ve Ural var.
Keyifli okumalar! ❤️
İnsanların garipseyen bakışları altında ezilirken gözlerimi Ata'nın gözlerinde tutmakta oldukça zorlanıyordum. Böyle bir şeyi yapacağım kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Ata afallamış ifadesinden sıyrılmaya çalışarak bana gülümsediğinde hafifçe tebessüm ettim.
"Hepiniz derhal odama!"
Müdürün katı sesiyle korkuyla sıçrayıp elimi Ata'nın elinden çektim. Başları feci halde beladaydı.
Tunç yüzüme bir süre hayal kırıklığıyla baktıktan sonra yumruklarını sıkıp önden ilerlemeye başlamıştı. Ellerimi önümde birleştirdim, Doğan da Tunç'un peşinden gitmişti.
Ata bana dönüp dudaklarını araladı ancak bir türlü konuşamadı. Doğru kelimeleri seçememiş gibiydi.
"Şunu atlatayım, hemen yanına geleceğim güzelim."
Başımı onaylarcasına salladığımda Yankı'yı da yanına alarak yürümeye başlamıştı.
"Endişelenme. Ata paçasını her şekilde kurtarır."
Bakışlarım ne zamandır yanımda durduğunu bilmediğim Kaan'a döndüğünde bir süre yüzünü inceledim. O ise bana değil, müdürle konuşan Ata'ya bakıyordu.
"Sen peki?"
Gözleri bana döndüğünde hafifçe sırıttı ama içten gibi değildi. "Ben de kurtarırım, yani umarım."
Ellerini cebine koyup gittiğinde derin bir nefes alarak varlığını neredeyse unuttuğum Ecem'e çevirdim bakışlarımı. Ağzı yarım aralık bir şekilde bana bakıyordu ve kaşları çatıktı. Sanırım kızgındı.
Gözlerimi kaçırdığım sırada müdürün yüksek desibelli sesini tekrardan işitmiştim.
"Hira Batak ve Ecem Altun, siz de odama."
Düzeltiyorum, başımız feci halde beladaydı.
༄
Okul müdürümüz oturduğu koltukta dikleşmiş, masanın üstünde birleştirdiği elleriyle sinirli bakışlarını üstümüze atmaktan gram çekinmezken sessizce nefes verdim.
Odanın sol tarafında Tunç ve Doğan; sağ tarafında Ata, Kaan ve Yankı dikiliyordu. Ortadaysa Ecem ve ben vardık. Kendimi mahkemede gibi hissediyordum. Müdür de gereksiz yere geriyordu ortamı zaten. Stresten tırnaklarımı yemekten midemi bozacaktım. Müdür birazdan 'Karar verildi, yaz kızım!' derse şaşırmazdım, o derece.
"Burasının ne kadar disiplinli bir okul olduğunu unuttunuz sanırım. Ben azar çekmekten sıkıldım, siz bu odaya ısrarla gelmekten bir türlü sıkılmadınız!"
Biz çok gelmiyoruz hocam ama ya, ayıp oluyor.
"Kaç yaşına gelmişsiniz hâlâ nerede ne yapıp yapmayacağınız gerektiğini bilmiyorsunuz. Ailelerinize mi haber vereyim illa, bunu mu istiyorsunuz? Koskoca çocuklarsınız, biraz utanmanız olsun."
Üç deyince utanıyoruz. Bir, iki, dört. Tüh.
"Hocam aile karıştırmayalım, tadımızı bozmaya hiç gerek yok."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK | Yarı Texting
JugendliteraturHira: Yaptıklarımdan hoşlanmıyor olabilirsin. Evet, belki ikiyüzlüyüm. Belki bencilim. Ama inan bunlar umurumda değil. Hira: Çünkü henüz çocuğum ve bunları düşünerek vakit kaybedemem. Hira: Fakat sandığının aksine mükemmel bir hayatım olduğu ya da...