Perdenin arasından suratıma vuran güneş ışığıyla gözlerimi araladım. Homurdanarak yatağımda yüz üstü döndüm ve uykuma kaldığım yerden devam etmeye çalıştım. Ancak bu evde ne mümkündü.!! Odama birden dalan anneme ofladım ve yatakta doğruldum. Çünkü kalkmazsam üstümde bile zıplayabilirdi!!!
"Günaydın kuzucuğum" diyerek yanaklarımı sıktı. Yüzümü ekşiterek geri çekildim. Ona küstüm çünkü babamdan bize kalan son şey olan bu evden taşınıcağımızı bana son bir hafta kala söylemişti. Aklınca zaman kısıtlı olunca karşı çıkamayacaktım.
Yatağımdan kalktım ve direk dolabıma yöneldim. Yarısını toparlayıp kutulara doldurduğum kıyafetlerimden giyicek bir kombin ayarlamaya koyuldum. Bu gün okuldaki son günümdü. Ankara'daki de son haftamdı tabiki.
Anneme döndüm ve elime aldığım kıyafetleri gösterdim. Demek istediğim şeyi anlamış olacakki odadan hemen çıktı. Kıyafetleri yatağımın üzerine fırlattım ve üzerimi değiştirdim. Saçlarımı tarayıp yandan ayırdım ve hazırdım.
Odamdan çıkıp aşşağıya indim. Annem sofrayı hazırlamış mutfakta beni bekliyordu. Direk mutfağa yöneldim. Masadan bir kaç salatalık aldım ve mutfak kapısına yöneldim.
Annem "kızım bir şeyler yesene" dediğinde arkamı bile dönmeden
"okulda atıştırırım." dedim ve evden çıktım. Durağa doğru ilerledim ve barbie'yi görür görmez koşarak yanına gittim. Yanağından makas alıp
"naber güzellik" dedim. Barbie'nin annesi ve babası ayrıydı. O annesi ile kalıyordu. Annelerimizde çok yakın arkadaşlardı o yüzden barbie de bizimle izmire geliyordu. Bu yüzden bir nebzede olsa mutluydum.
"iyiyim güzel gözlüm senden naber"
"bende iyiyim. Yani ne kadar iyi olabilirsem o kadar iyiyim işte." dedim ve yüzümü astım. Üzüldüğüm tek bir şey vardı o da babamın bize bıraktığı tek şeyi bırakıp gidecektik. Ben o evde doğmuş ve o evde çocukluğumu geçirmiştim. O evle aramda bir bağ vardı ve annem benden o bağı söküp alıyordu sanki. Barbie düşüncelerimi okumuşcasına
"üzülme hiç değilse biz ayrılmayacağız" dedi ve teselli verirmişcesine omzumu sıvazladı. Doğru söylüyordu bir de ondan ayrılmış olsaydım çok daha kötü olurdum. Suratıma bir tebessüm yerleştirdim. Tam o sırada otobüs geldi ve bindik.
Okuldakilerle vedalaşmıştık. Vedalaşmam en zor matematik hocamla olmuştu. Üzerimde çok emeği vardı. Ama sonuçta gitmek zorundaydım. Okuldan çıkmış bizim eve gidiyorduk. Selin eşyalarımı toplamamda bana yardım edicekti. Onlar bizden iki gün sonra geliceklerdi o yüzden bizden daha yavaş hazırlanıyorlardı. Zaten evlerindede çok eşyaları yoktu. Toparlanmaları kolay olurdu. Eşyalarımı toplamış ve selini evine uğurlamıştım. Odama çıkıp kendimi yatağıma attım. Bu bir hafta çok hızlı geçicekti...1 HAFTA SONRA
Eşyalarımızı tıra yüklemiş ve izmire doğru yola çıkmıştık. Annemle bu bir hafta içerisinde barışmıştık. Şimdi eskisi gibi iki arkadaş olmuştuk. Annem erken evlendiği için 35 yaşındaydı. Yani hâlâ genç diyebilirdim. O yüzden beni çok iyi anlıyor ve istediğim her şeyi yapmama izin veriyordu. Annemin en çok bu huyunu seviyordum sanırım.
Üstüme yolculukta rahat edebilicek şeyler giyimiştim. Ön koltuğa yayılmış şarkı söylüyorduk annemle şimdi de.
Güneş gözlüğümü kutulardan birinin içine koymuştum. Almak zor geldiği içinde annemin gözlüğüne el koymuştum. Bana biraz büyük ve kadınsı gelsede umursamadım ve şarkıyı söylemeye devam ettim.Dayanamıyorum artık, birileri bir şey yapsın...
Neden ayrı kaldık, ona yaklaşmam lazım.
Başkalarına kandık, bize belki şans lazım...
Dayanamıyorum artık birileri birşey yapsın...Uyandığımda yeni evimizin önündeydik. Ev çok güzel gözüküyordu. Eve girdiğimizde 3+1 olduğunu gördüm. Birini de annem misafir odası yapıcaktı sanırım. Bence gerek yoktu ama neyse... Balkonlu olan odaya konduğumda annem biraz mızmızlansada çok üstünde durmadı. Ev iki katlıydı. Annem ikinci katta koridorun sonunda kalıcaktı. Bende kolidorun başındaki odada. Kolidorda bir de lavabo vardı. Mutfak, salon, diğer oda ve ikinci lavabo aşağı kattaydı. Odamda birde banyo olduğunu görünce çok mutlu oldum. Önceki odamdada vardı ve çok rahat oluyordu. İşçiler eşyalarımızı odalarımıza yerleştirmiş ve gitmişlerdi. Bende odama eşyalarımı yerleştirmeye başlamıştım. Çok fazla eşyam yoktu o yüzden işimin kısa süreceği kesindi.
Eşyalarımı yerleştirdikten sonra selini aramak için yatağıma oturdum. Annem yemek hazırlıyordu. Bu sırada selini arayacak vaktim vardı. Telefonun çalmasına rağmen açan olmamıştı. Eşyalarını topluyor diye düşündüm ve aşağıya indim. Çok acıkmıştım. O sırada aklıma okul konusu geldi. Bu hafta içerisinde selinle kendimize bir lise bulup okula başlamamız gerekiyordu. Bunlari sonra düşünüceğimi aklıma not edip yemeğime odaklandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çete Güzeli
Teen FictionBirbirlerine düşman olan iki üvey kardeş ve çeteleri... Ve bu iki çete arasında kalan bir çete güzeli... İki çeteninde ilgisini çeken eylül bakalım bu durumun içinden nasıl çıkacak? Bu roman amatörce yazılmıştır. Lütfen yorumlarınızla yardımcı...