2.BÖLÜM:ANLAŞMA

10.4K 382 31
                                    

Öğle yemeğine gelene kadar pek bir şey olmamıştı. "yanımdan kalk" demeler dışında tabiki. Selin ile birlikte kantin sırasındaydık. Yemeklerimizi alıp bir masaya oturduk. Sanki herkes bize bakıyordu hatta sanki bana. Üstümde bir şey mi var diye bakarken birden bir kız gelip masamıza oturdu ve "yenisi sen mişsin doğru mu?" diye sordu. Selinde bende hiç bir şey anlamamıştık. Kıza "yenisi ne?" diye sorduğumda kız uzun bir şey anlatıcakmış gibi nefes aldı ve tunaların tarafını gösterdi."İlk öncelikle bu okulun sahibinin iki tane oğlu var. Anneleri farklı olduğu için aynı yaştalar. Onlardan biri tuna diğeride burak." bana tiksinir gibi bir bakış atarak "burak senin sıra arkadaşın." dedi. Ben şaşırmıştım. Ben şimdi okulun sahiplerine mi diklenmiştim? Kıtaplardaki gibiydi resmen. Kız anlatmaya devam etti. "tuna sevecen gözükür ama tehlikelidir. Bulaşmak istemezdim açıkçası." bu dediğind pek inanmadım. Bu çocuk olsa olsa ne kadar tehlikeli olabilirdi ki? anlatmaya devam etti "bak şimdi tunanın yanındaki sakallı çocuk sinan çift dikişli yani çetenin en büyüğü, yanındaki kız onun sevgilisi tuğçe, tunanın diğer yanındaki de murat, tunanın kardeşi gibidir. Çetede en çok onunla yakındır." bu sefer burakların tarafını göstererek saymaya başladı. "burağın yanındaki kız simge, burağa yıllardır aşık ama burak onu kardeşi gibi görür ona hiç ümit vermez. Simgenin yanındaki yakışıklı can, can bu okulun gözde çapkınıdır. Ama ciddi düşünmediği kızlar dahil sert davranır biraz, çetede pamuk gibidir. Burağın diğer yanındaki berke o da okulun gözdesi ama hiç ciddi bir sevgilisi olmadı en fazla üç gün takılır biter işi. Bu arada can, tunanın çetesinden tuğçeyle kuzen ama birbirlerini pek sevmezler. Ve son olarak mert o da çok çapkındır ama genelde sarışınları tercih eder.Bu da ona özgü bir özellik işte. Neyse şimdi esas konuya gelelim. Okula yeni gelen bazı kızları tuna ve burak seçer. Kendilerince testlerden geçirirler ve dayanıklılığını ölçerler. Eğer testlerini geçen olursa o kişiyi çetelerine alırlar. Bazen bunu çetelerine almak yerine eğlenmek icinde yaparlar. Şimdiye kadar dört kıza yaptılar ve hepside arkasına bakmadan kaçtı okuldan. Şimdide seni seçtiler." dedi ve ayağa kalktı. "bu arada biz bu kızlara 'çete güzeli' deriz." dedi ve gitti. Biz selinle birbirimize bakakalmıştık sadece. Çete güzeli de neydi şimdi. Ben bu saçmalıga nasıl bulaşmıştım?
Yemeklerimizi yemiştik. Her zamanki gibi ayranımı en sona bırakmıştım. O sırada selinin arkama baktığını gördüm. Kesin bir şey oluyordu. Kendimi emniyete almak için sola doğru ayağa kalktım ve oturduğum yere simge meyvu suyunun birazını boşalttı. Böyle bir şeyi beklemiyordu. Üzerimde bir damla bile meyve suyu yoktu ama onun olucaktı. O hâlâ şaşkınken elime ayranımı aldım ve simgenin suratına boşalttım. Simge tiz bir çığlık attı ve öne eğilerek bir adım geri gitti. Herkes bizi izliyordu. Tunanın tayfası ve burağın tayfasından mert ile berke kahkaha atîyorlardı. Can ve burak bana sertçe bakıyorlardı. Can'dan pek korkmamıştım ama buraktan korkmam gerektiğini anlamıştım. O sırada birisi saçlarıma asıldı. Simgeydi. Annemin beni zorla kendimi korumam için gönderdiği yakın savunma derslerine şükrederek simgenin elini tuttuğum gibi ters çevirdim. Kolu ellerimin arasındaydı ve canı acıdığı için bağrınıp duruyordu. O sırada aldığım bir kararla simgenin kolunu bıraktım ve selinin bileğinden tutup kantinden çıktım. Simgeye eğer bulaşırsam okul bitene kadar bu eziyet bitmezdi. Bana bulaşmalarını istemiyosam bende onlara bulaşmamalıydım.
Okul çıkışında yanıma tuna geldi ve "simgeye o yaptığın şeyler neydi ya? uzun zamandır böyle eğlenmemiştim." dedi pişkin pişkin işte şimdi iyice ona uyuz olmuştum. "uzun zaman daha eğlenemiyeceksin ne yazıkki" dedim ve hızlı yürümeye başladım. Ta ki kolumdan tutulup sürüklenene kadar...
"burak bırak kolumu acıyo" dediğim halde burak beni hâlâ arka bahçeye sürüklüyordu. En sonunda durup kolumu bıraktı. Çok sinirli gözüküyordu. "simgeye o yaptıkların neydi?" diye sordu. "hiç bir şeydi" dedim ve gitmeye yeltendim. Yine kolumdan tuttu ve hızla kendine doğru çekti. Birden ona çarptım ve hemen geri çekildim. "ne var ne istiyosun?" diye sordum. Burnundan soluyarak "kardeşlerimden kimseye dokunamazsın." dediğinde 'hah' diye bir ses çıkardım ve "onlara bana dokunma hakkını kim veriyor peki?" diye sordum. Burak sinirli bakışlarını bana attarak havalı bir biçimde yürüyerek gitti. Ben neye bulaşmıştım ya.
    Eve vardığımda anneme olan biten her şeyi anlattım. Bana anne olarak değil arkadaş olarak yaklaşıcağını biliyordum."Sakın bulaşmiyim falan diyip istediklerini onlara verme. Madem onlar sana  bir şeyler yapıp eğlenicekler sende karşılık vererek eğlen." dediğinde böyle bir cevap beklemiyordum. "anne ne saçmalıyosun ya ben sessiz sakin bir lise hayatı istiyorum." dediğimde yapmacık bir sinirle koluma vurdu. Acımıştı. Kolumu okşarken yüzümü buruşturdum. Annem konuşmaya devam etti. "lise hayatın sessiz sakin geçerse lise olmasının ne ayrıcalığı olur. Sen karşılık vericeksin onlara kolay lokma sanmasınlar seni. Hem bakarsın aralarından biri senden haoşlanır." dedi. Göz devirdim ve 'tamam' diyerek odama çıktım. Zor bir lise hayatı beni bekliyordu.
    Annemin aşşağıdan gelen çığlığı ile yataktan sıçrayarak kalktım. Uçarak mutfağa girdiğimde annem mutfak tezgahına çıkmış yerdeki böceği göstererek bağırıyordu 'al şunu' diye. Gördüğüm manzara harikaydı. Gülmekten karnıma ağırı girmişti. Annem fena olunca böceği dışarıya çıkardım. Çocukluğum köylerde geçtiği için böceklerden korkmazdım ama annem için aynısını söyliyemiyecektim. Annem arka bahçeye kahvaltıyı hazırlıyordu. Çok güzel bir gündü ama ne yazıkki okul vardı. Ayaklarımı sürüyerek odama çıktım ve üstüme uygun bir şeyler bulmaya çalıştım. Okulformasını daha almamıştım ve almiyacaktım. Okulda sadece bir iki kişi giyiyordu zaten. Üstümüdeğiştirip aşşağıya indim.
    Aşşağıda selin beni bekliyordu. Okula gitmek için yola çıktığımızda yedek kıyafetlerimide yanıma almıştım. Hazırlıklı olmalıydım.
    Okula vardığımızda herkes bana bakıyordu. Hiç bir zaman böyle göz önünde olmayı sevmemiştim. Rahatsız ediciydi. Okula selin ile girdik. Selin yol boyunca bana yanında oturan kişinin -mert'in- ne kadar tatlı olduğunu anlatıyordu. Selin Sanırım mertten hoşlanmıştı. Sınıfa  girdiğimde tuna ile burak konuşuyorlardı. Burağın yanındada simge oturuyordu. Hiç bir şey demeden direk simgenin yerine oturdum. Burası benim için daha iyiydi hem selinin önünde oturuyordum aramızda üç sıra yoktu. Ne kadar bir şey yokmuş gibi davransam da tuna gelip kitaplarımı yana ittirerek sırama oturmuştu. O oturduğu anda sıramdan kalkıp arkama döndüm ve sınıftan dolanarak çıktım. Sırf yanından geçmemek için dolanmıştım. Sınıftan ben tam çıkarken burakların tayfası tunaya gülüyorlardı. Gerisine bakmadan kızlar tuvaletine yöneldim. Lavaboya girip kapımı kilitledim. Benden sonra lavaboya iki kız daha girdi. Birisinin sesi tuğçeye aitti diğerini tanımıyordum. Kız "tuğçe tunaların seçtiği o kız kim?" diye sordu. Benden bahsediyorlardı. Tuğçe "normal bir öğrenci işte. Biliyorsun bu zamana kadar burağın yanına tek bir kız bile oturamadı simge dahil ama kız şuan burağın sıra arkadaşı. Burak istese o kızı yüz kere kaldırmıştı şimdiye ama kaldırmadığı için tunanın dikkatini çekti ve tuna rövanş teklif etti kendince burak da dün okul çıkışında kabul etti işte." dediğinde çok şaşırmıştım. Simgeyi bile neden yanında oturtmuyordu? Bana neden bir şey dememişti? gerçi demişti ama kızların dediği gibi okulun sahibiyse eğer yüz kere kaldırabilirdi beni ordan. Kafamdaki düşünceleri bir kenara bıraktım. Sonuç olarak şuan simgeyle oturuyordu. Lavabodan çıkıp sınıfa doğru ilerledim. Zil şimdi çalmıştı. Sınıfa girdiğimde ardımdan da hoca girdi. sırama doğru baktığımda çantam ve eşyalarım burağın yanındaydı. Simgenin yüzü beş karış sırasında oturuyordu. Sanırım burak onu kaldırmıştı. Sıraya oturduğumda başını sıradan kaldırmadan bana kafasını çevirdi. Ona baktığımdayda küçük ve yaramaz bir çocuk gördüm sanki yüzünde. Neredeyse gülücektim ama buna engel oldum ve önüme döndüm. O sırada kafama bir silgi geldi. Arkama  baktığımda simge gülerek bana bakıyordu. Silgi çok uzağa gitmişti kalkıp alamazdım. Kalem kutumu karıştırdım ama silgim yoktu. O sırada burağın kalem kutusu dikkatimi çekti. Çantasındaydı. Çantasının ağızı sonuna kadar açık olduğu için almam kolay sürdü. İçinden bir silgi çıkardım ve hocaya  baktım. Tahtaya bir şeyler yazıyordu. Arkamı döndüğümde simge berke ile konuşuyordu. İşte şimdi tam sırasıydı. Tam simgeye silgiyi atarken biri kolumdan tuttu ve beni sırada önüme döndürdü. Sinirli gözüküyordu sanırım simgeye atıcak olmama sinirlenmişti. 'alıyim' şeklinde elini uzattı. Silgisini eline verdim ve önüme döndüm. "izinsiz neden eşyalarımı alıyosun?" diye sorduğunda silgiyi simgeye atıcağım icin değil izinsiz aldığım icin kızdığını anladım.
    Zil çaldığında her zamanki gibi tuna sınıfa girdi ve direk çantama yöneldi. Eşyalarımı toplamaya başlayınca "noluyo ya" dedim ve tunanın gülen suratına baktım. "artık bizim sınıftasın çete güzeli" dedi ve eşyalarımı toplamaya devam etti. Eşyalarımı toplamayı bitirince kolumdan tuttu ve daha  bir adım atmışken diğer kolumdan burak tutup beni kendine  çekti. "tuna sabahki anlaşmayı unutma böyle bir şey yapamazsın." dediğinde ne anlaşması diye düşünüyordum. Tuna "ama ben şimdi başlamak istiyorum." diyip sahte bir şekilde dudak büzdü. Nolduğunu anlamamıştım ama dinlemeye devam ettim. Burak "tuna bas git sınıfına eylül burada kalıcak" dedi ve tunanın elindeki çantamı aldı. İkiside hâlâ kolumu tutuyorlardı. Kollarımı ikisininde elinden hışımla çekip burağın elindeki çantamı aldım ve burağın yanındaki sıraya koydum. Tunaya dönüp "senin sınıfına gelip her gün suratını görmek istiyecegimi nerden çıkardın?" diye sorduğumda burak güldü. Bu seferde burağa dönüp "sen niye gülüyosun? Bu sınıfta senin içinde kalmıyorum. Tunayı görmek istemediğim gibi senide görmek istemiyorum ama selin bu sınıfta. O burda diye kalıyorum." dedim ve bu sefer simgeye döndüm. " simge istersen gel burağın yanına otur benim için daha iyi olur" dediğimde simge burağa baktı. Burağın suratı değişmişti. "sen benimle oturucaksın" dedi ve sınıftan çıktı. Onun arkasından cetesi ve tunalarda çıktı. Sırama geri oturup ne anlaşması diye düşünmeye başladım.

Çete GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin