Burağın beni tutmasıyla ne kadar zaman o şekilde kaldık bilmiyordum. Zaman durmuştu sanki sadece ikimiz vardık. Birbirimize bakıyorduk. Geri çekilmek istiyordum ama sanki vücudumu ben yönetmiyordum. En sonunda geri cekildim.
"Eee... şey... saol." dedim ve arkamı dönerek hızlıca gişeye yöneldim. Burakta arkamdan geldiğinde bir kaç tane jeton alıp etrafa bakmaya başladık. Burak beni zorla 360 a bindirmeye çalışıyorduki zor kurtuldum elinden. En sonunda balerine binmeye karar verdik. Indiğimizde çarpışan otolara bindik. Burağın sürekli bana çarpması sonucu midem bulanmış ve arabanın içine kusmuştum. Burak adama para verip beni götürmüştü. Su falan içirmiş biraz oturtmuştu.
"kızım seninde nasıl hir miden var he anında kustun."
"ya burak sürekli bana çarptın en son arabam alanın başından sonuna sürüklendi o derece sert çarptın." burak gülüp "iyi misin?" diye sordu.
Kafamı sallayıp atış yapılan yeri gösterdim. "bana oyuncak alırsan iyi olucam." dediğimde güldü ve oraya yöneldi.
Neredeyse bir saatir burak atış yapıyordu ama 2 tane falan vurmuştu sadece. Bense artık hadi yapabilirsinleri bırakmış burağa bakıyordum sadece. En sonunda vuramayınca istediğim ayıyı gösterip "şu ayıya kaç para istiyosun?"
"abi 200 tl versen yeter." 30 liralık ayı için 200tl vermiş ve marifetmiş gibi bana getirmişti. Gülüp ayıyı aldım ve onunla dalga geçmeye başladım. O da ona ayı dediğimi hatırlamış ve bu yüzden (onu hatirlamak için) ayı aldiğımı söyleyip ismini cünyr burak koymak istemişti.
"ya saçmalama onun adı belli bi kere."
"neymiş?"
"şey... şey ya... necati evet necati adı."
dediğim şeyle kahkaha atmaya başladı. "necati mi?" gülmeye devam edince bende istemsizce gülmeye başladım.
Burağı iki saat sonunda dönme dolaba binmeye ikna etmiş ve onu zorla bindirmiştim. Sanırım yüksekten korkuyordu. Demirlere sıkı sıkı tutunmuş aşağıya bakmamaya çalışıyordu. En sonunda karşısından kalkıp yanına oturdum ve "sakin ol burak ölmiycez." dedim gülerek. Burak bana göz devirdi. "gökyüzüne bak sadece yıldızlara." burak kafasını yukarı kaldırdı ve gökyüzünü izlemeye başladı. Yıldızlar burdan çok güzel gözüküyordu. Burağa döndüğümde onunda bana baktığını fark etttim. Yan yana olduğumuz için çok yakındık. Dönme dolap üste durmuş ve ışıkları gitmişti. Tüm lunaparkın gitmişti. Sanırım elektrikler kesilmişti.
"sanırım elektrikler gitti burak." dediğimde burak sadece bana bakıyordu.
"fark ettim." derken daha da yaklaşmıştı bana. Elini çeneme koydu ve beni kendine çekti. Beni öptüğünde sadece öyle kaldım. Hiç kıpırdayamıyordum sanki. Sadece duruyordum. Ne kadar süre donup kaldım bilmiyorum gozlerimi açtığımda burak geri çekilmiş ve ışıklar gelmişti. Dönme dolap aşağıya indiginde direk indim ve arabaya doğru yürüdüm. Burakta arkamdan gelip arabanın kilidini açtı.
Yol boyunca hiç konuşmamıştık. Eve geldiğinde "saol bugün icin." dedim ve arabadan indim. Eve girip direk odama çıktım. Kendimi yataģıma attığımda elim istemsiz olarak dudaklarıma gidiyordu. Gülerek yatakta debelendikten sonra annemin aşağıdan sesi geldi "iyi misin kızım?"
"iyiyim anne merak etme." üzerimi değiştirip yatağıma uzandım. O sırada telefonuma mesaj geldi.Sinir'den: iyi geceler...
Eylül'den: iyi geceler...Burağın ismini ayı olarak değistirdim ve necatiye sarılarak uyumaya başladım.
Sabah uyandıgımda annem evde yoktu. Bu aralar bir şeyler karıştırıyordu ama anlamamıştım ne olduğunu.
Üzerimi değiştirip evden çıktım. Okula vardığımda bir topluluk gördüm. Selinin yanına gittiğimde ne olduğunu sordum. Bana dönüp konuşmaya başladı.
" hani canın annesinin tahini çıkmıştı ya gidiyo iste. Tuğçede onunla birlilte gidiyo." Yanlarına gidip cana elimi uzattım. Elimi tutup kendine çekti ve sarıldı. "burağa iyi bak." dedikten sonra geri çekildi ve diğerlerinin yanına gitti. Tuğçenin yanına gidip onada elimi uzattım. Tokalaştıktan sonra yanımdan geçerken kulağıma fısıldadı "tunaya iyi bak." hadi ama bir burak bir tuna. İkisinede bir şey demeden selinin yanına gittim. Buraklar canı omuzlarına almış zıplatıyorlardı. Herkes gülüşürken zil çalmıştı.
Can ve tuğçeyi uğurladıktan sonra sınıfa geçtik. Buraklar canla gidecekti ama canın ısrarları sonucu gitmemişlerdi. Berke hariç canla çok yakınlardı. Büyük iknalardan somra bile onunla gitmişti. Farklı şehirlerde olabilirlerdi ama görüşmelerine engel değildi bu. Sınıfa girdiğimde serhatı görmemle çok şaşırdım. Onun burda ne işi vardı? "serhat senin ne işin var burda?"
"melike teyze ikinizinde bu okulda olduğunu söyledi. Sanırım az öncede bir kişilik boşluk açıldı bu sınıfta bende geldim işte." berke olmadığı için serhat benim yanıma oturdu.
Ders başladığında burak birden ayağa kalkıp yer değişikliği istediğini söypemişti. Hocada tüm sınıfta ona anlamsızca bakıyordu. Okul onundu istediği yere oturabilirdi.
Büyük kavgalar, sitemler ve inatlaşmanın sonucu herkes yerine oturmuştu. Birinci sıraya simge ve selim, Burak ve ben ikinci sırada arkamızda selin ve mert onların arkasındada berke ve serhat oturuyordu. Burak yine istediğini yapıp beni yanına oturtmuştu. Onunla hâlâ konuşmuyordum. Utanıyordum ondan o yüzden yanına oturduğumda bir şey dememiştim.
Bir sonraki ders boştu. Tenefüs olduğunda serhat ve selinle dışarıya çıkmıştık. Biraz daha uzun süre dışarıda kalmıştım. Zaten sınıfın neredeyse yarısıda dışardaydı kimiside kantinde falan oturuyordu. Sınıfa girdiğimde kimse yoktu. Sırama geçtim ve oturdum. Sıramın üzerinde bir bot vardı. Kimin bıraktığını bilmiyordum. Kağıdı açıp sesli okudum."Başına geleceklere hazırlıklı ol güzellik... Ç.S"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çete Güzeli
Ficțiune adolescențiBirbirlerine düşman olan iki üvey kardeş ve çeteleri... Ve bu iki çete arasında kalan bir çete güzeli... İki çeteninde ilgisini çeken eylül bakalım bu durumun içinden nasıl çıkacak? Bu roman amatörce yazılmıştır. Lütfen yorumlarınızla yardımcı...