37.BÖLÜM: ÖLÜM

2.8K 126 56
                                    

Kaos dolu bölümler istediniz bende size kaos getirdimmm. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar...
Oy↙↙↙ ve yorum atmayı unutmayın lütfen💙💙💙.

Elimi uzatmama rağmen hâlâ çantama uzanamıyordum. Çantamla adamda küçücük bir kaya vardı. Sapı kayanın üzerindeydi ama bir türlü tutamıyordum. Parmaklarının uçları değiyor ama çatmanı elimle kavrayamıyordum. Başındaki ağrı git gide artıyordu. Hemen çantama uzanıp yardım çağırmalıydım. Yoksa buradan kalkamayacak ve bu gece burada ya donarak ya da kan kaybından ölecektim.

Burak'tan
"Selin Eylülü gördün mü?"
Selin "hayır. O egeyle buluşmaya gitmemiş miydi?"
"Evet de kaç saat oldu hava neredeyse kararacak şimdiye gelmiş olmalıydı."
Selin" Burak panik yapma boşuna. Koca kız o egeyle muhabbete dalmıştır." bir of çekip yerime geri oturdum. Herkes akşam yemeği için ateşin etrafındaydı. Bir tek eylül burada değildi ve bu da beni ister istemez endişelendiriyordu. Tamam ege denen o herifin yanında olabilirdi ama eylül hava kararmadan burada olacak kadar da sorumluluk sahibi bir kızdı. İçimde kötü bir his vardı ve bu hissi durduramıyordum. Yerimden ani bir hareketle kalktım. Herkes birden bana baktı. Yanımda hâlâ oturan simge bana bakarak
"Burak noldu? İyi misin?" ona cevap vermeden selinlere döndüm.
"Selin sen bir şey olmaz diyorsun ama kesin bir şey oldu yoksa bu saate kadar gelirdi bu kız."
Selin "ya aslında haklısın. Eylül hava kararmadan mutlaka gelirim demişti bana gitmeden önce."
Elif "ya saçmalamayın. Ne olabilir ki kıza egenin yanındadır. Lafa dalmışlardır. Hadi diyelim ki kayboldu orman kurdelelerle dolu."
Simge "Burak boşver şu kızı gel biz keyfimjze bakalım."
"Simge bir sus ya" herkes simgeye dik dik bakıp geri konuya döndü.
Serhat "aslında elif haklı ama ya bir şey olduysa benim de içime bir kurt düştü şimdi."
Mert "tamam aklımızdaki şüphelerden kurtulmak için diğer kampa gidelim nasıl fikir?"
"Bana uyar. Hadi gidelim hemen." dediğim gibi yola çıktım. Elif hocalara haber vermişti. Diğerleride eşyalarını alıp geldi.

Kampa vardığımızda etrafta çok fazla kişi yoktu. İleride tuğçeyi gördüm ve direk yanına gittim.
"Tuğçe ege ve eylül burada mı?"
Tuğçe "aaa Burak selam. He şey ege burada ama eylül burada değil."
"Ne demek değil!" o sırada ege bize doğru geliyordu.
Ege "bir sorun mu var? Neden buradasınız?"
"Evet bir sorun var." diyip egenin yakasına yapıştım ve birden bağırmaya başladım. Sinirden ne dediğimi ne  yaptığımı bilmiyordum resmen.
"NERDE LAN EYLÜL NERDE!!?"
Ege " napıyorsun Burak bırak. Eylül sizle değil mi?" herkes bizi ayırmaya çalışıyordu ama onu bırakmaya niyetim yoktu.
"NE DEMEK SİZLE DEGİL Mİ LAN NE DEMEK SİZLE DEĞİL Mİ? NEREDEAN EYLÜL NAPTIN ONA?"
Ege "ben bir şey yapmadım. Yaklaşık bir saat önce ayrıldık. Kampa dönmüş olması gerek." egenin yakasını bıraktım.
"Neredeydi en son söyle!"
Ege "göldeydik gelin gidelim." dedi. Hep birlikte hızlı bir şekilde göle vardık ama burada kimse yoktu.
"Eee nerede bu kız?" dedim bağırarak sonra bir kaç adım atınca karşıda kayanın yanında baygın halde yatan eylülün bedenini gördüm. Olamaz.
Koşarak eylülün yanına gittim ve kafasını kaldırıp dizime koydum.
"Eylül eylül aç gözünü." elini başından cektiğimde. Kanla karşılaştım. Kafası, dizim, kaya, yerler her tarak kan içindeydi. Birden istemsizce ağlamaya başladım. İlk defa kendimi kaybetmiştim. Ne yapacağımı, nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Herkes korku dolu eylüle bakıyor ve ağlıyordu.
"AMBULANSI FALAN ARAYIN LAN!! NE BEKLİYORSUNUZ?" elif hemen telefonunu alıp konuşmaya başladı. Bir şeyler söylüyordu ama ne dediğini bile idrak edemiyordum.
Elif "ambulans buraya gelemiyormuş. Biz kendimiz götürmeliyiz."
"NE DEMEK GELEMİYORMUŞ LAN!! NE DEMEK GELEMİYORMUŞ?"

1 Hafta sonra
Eylülün evinde, koridorunda yürüyordum. Ağlamaktan şişmiş gözlerimle önümü dahi göremiyordum. Ayaklarım artık beni taşıyamayacak kadar bitkinlerdi. Son bir hafta cehennem gibiydi. Her şey berbattı. Eylül... Eylül ölmüştü. O... O ÖLMÜŞTÜ.
Birden yere yığıldım. Yeniden ağlamaya başladım. O... O artık yoktu. Gitmişti... Onu kaybetmiştim. Aptal bir inat uğruna onu kaybetmiştim. Ağlamam daha da şiddetlendi. Ellerimle kafama vurmaya başladım. O kadar sert vuruyordum ki başım dönmeye başlamıştı. O sırada mert gelip ellerimi tuttu.
Mert "abi yapma." dedi. Yüzüne baktım. Onun gözleride kıpkırmızıydı. O da benimle hep aglamıştı.
"Mert benim yüzümden oldu. Benim yüzümden. ALLAH KAHRETSİN BENİN YÜZÜMDEN!" mert bana sıkıca sarıldı.
Mert "senin yüzünden değil abi. Kimsenin yüzünden değil. Nereden bilebilirdik?" birden yerimden kalktım. En son eylülün odasına gidiyordum. Yoluma devam ettim. Yavaşça kapısını açıp içeriye girdim. Yatağını gördüğümde ilk defa birlikte uyuduğumuz o gece geldi aklıma. Sabah beni yataktan aşağıya atmıştı. Hafif bir tebessüm belirdi dudağımda sonra soluma döndüm. Dolabını gördüm. Kapağını açtım. Annesi geldiği için beni zorla dolaba soktuğu zaman geldi bu sefer aklıma. O kadar çok paniklemişti ki çok tatlı gözüküyordu. Sonra camına baktım. Ben aşağıdayken bu camdan bakardı bana bu perdeye dokunup açarak gül yüzünü bahşederdi bana. Yavaşça yatağına oturdum. Hâlâ o günkü gibi yumuşacıktı. Yavaşça uzandım yatağına onun gibi kokuyordu hâlâ. Yastığını aldım kollarının arasına. Saçlarının o güzel kokusu burnuma doldu. Kiraz çiçeği gibi kokardı saçları. Birlikte uyurken tüm gece koklamıştım saçlarını. Ezberlemek için. Bir gün olurda kaybedersem hatırlamak için kokusunu. Gözümden bir damla yaş süzüldü yavaşça. Sonra yastığa değip minik bir nokta çıkardı. Ayağa kalktım birden. Tam odadan çıkacakken çıkamadım. O kokusunu bu odada bırakıp çıkamadım. Kapının arkasına çömeldim güçsüce.
"Hayır eylül hayır. Beni bırakıp gitmiş olamazsın. Hayır. İnanmıyorum buna. Birazdan zorlayacaksın bu kapıyı. Açamayınca inat edeceksin. Ben buradan kalkana kadar açmaya çalışacaksın bu kapıyı. İçeriye girdiğinde de neden kapının arkasında oturduğumu sorup azarlayacaksın beni. Böyle bitmiş olamaz eylül. Biz daha başlamadan bitmiş olamaz. Hayır bitmiş olamaz. HAYIR HAYIR HAYIR HAYIR."

Birden yerimden sıçrayarak kalktım. Yanımda oturan mertte birden kalktı.
Mert "Abi iyi misin noldu?"
"Bir şey yok mert iyiyim. Sadece bir kabustu." rüyanın etkisinden çıkmaya çalışıp ayağa kalktım. Yaklaşık bir kaç saat önce eylülü hastaneye getirmiştik. Doktorlar içeriye girmiş ama bir türlü çıkıp bize bir şey söylememişlerdi. Herkes buradaydı. Selin ve elif melike teyzeyi teselli ediyorlardı. Serhat ve berke bir köşede oturmuş tavanı ve yeri izliyorlardı. Serhatın ve selinin annesi yiyecek bir şeyler almak için kafeterya ya inmişti. Mertle bizde sandalyelere oturmuş bekliyorduk. Hastaneye ilk geldiğimde sinir krizi geçirmek üzereydim. Daha doğrusu öyleymişim pek hatırlamıyorum. Sakinleştirici verildiğinde uyumuş ve şimdi uyanmışım. Mert iki dakika içinde bunları hızlı bir özet geçmişti. O sırada Nalan ve yıldız teyze geldi. Herkese cay ve tost verdiler. Mert zorlasada canım hiç bir şey istemiyordu. Eylül orada yatarken kendimi düşünemezdim. Birden kapıdan ses geldi ve bir doktor içeriden çıktı. Hepimiz etrafına toplandık.
Doktor "eylül hanımın yakını kim?"
Melike teyze "benim." doktor melike teyzeye dönerek konuşmaya başladı.
Doktor "eylül hanım başından sert bir darbe almış. Buraya getirildiğinde çok kan kaybetmişti ve maalesef ki beyin kanaması geçiriyordu." melike teyzenin birden ağlaması şiddetlendi.
Doktor "Merak etmeyin kanamayı durdurduk ama eylül hanımın hayati tehlikesi devam ediyor. Biz elimizden geleni yaptık. Gerisi eylül hanıma kaldı. Son 24 saat içinde uyanmazsa kendinizi her türlü duruma hazırlayın." doktor son kelimelerini söylediğinde melike teyze yere yığıldı. Herkes onunla ilgilenirken doktorun peşinden gittim.
"Doktor bey?"
Doktor "buyrun?"
"Eylül 24 saat içinde uyanmazsa... Öl..."
Doktor "genç adam eylül hanım 24 saat içinde uyanmazsa komaya da girebilir. Uzun bir komadan sonra da uyanabilir belkide uyanmaz. Her türlü sona kendinizi hazırlayın derken bunu kastettim. Kesin ölücek diye bir şey yok ama kesin hayata dönecek diye de bir şey yok. Tıpta her şey mümkündür. Kendinizi şimdiden hazırlayın." doktor arkasını dönüp gitti ama yinede bir umut vardı. Eylül için bir umut vardı. Eylülü şu kadarcık tanıyorsam asla pes etmezdi. O kızda keçi inadından bile daha fazla inat vardı. Ne yapar eder uyanırdı.

Kaos dediniz atraksiyon dediniz bence gayet iyi yaptım. Bu bölüme gelecek yorumları çok merak ediyorum. Umarım güzel olmuştur.
Oy↙↙↙ ve yorum atmayı unutmayın. Sizleri seviyorum💙💙.

Çete GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin