11.BÖLÜM: GÜZEL UYANIŞ

6.1K 235 25
                                    

Arkadaşlar lütfen oy verip yorum yapar mısınız💙 Elimden geldiğince hızlı yazıp günlerinde bölümlerimi çıkartıyorum. Lütfen sizde bana yardımcı olun💙💜

Burak'dan
Tuna ile eylül hakkında iddiaya girdiğimizden beri eylülle eski halimizde olamıyordum. Sanki vicdan azabı çekiyordum. Eylülden özür diledikten sonra tunayla bu iddiaya girmemin aldığım en boktan kararlardan biri olduğunu anladım. Eylül gerçeği öğrenirse büyük hayal kırıklığı yaşardı.
Eymenin doğum gününde eylül dans etmeye başladığı anda sinirlenmeye başlamıştım. Etraftaki erkekler ağızlarının salyalarını akıtarak gözlerini eylülün bedeninde gezdiriyorlardı. Bu görüntüye daha fazla dayanamamış ve ordan çıkmıştım. Şimdi ise yaklaşık bir saattir boş boş araba sürüyordum. En sonunda eylülün evinin oraya geldiğimi fark ettim. Bu sefer kapılarının önünde park etmedim. Birazdan gelirdi beni görsün istemiyordum. Arabamı kapıyı göreceğim şekilde yana koydum. O sırada tunanın arabası görüş alanıma girdi. Bunun burda ne işi vardı? Tuna ve eylül gülüşerek arabadan indiler kapıda birbirlerine el sallayıl eylül evine girdi. Tuna arabasına atlayıp gaza basarak uzaklaştı. Saat neredeyse onikiydi. Bu saatte tunayla gelmesi tunanın ben eylüle soğuk davranırken benden bir adım öne geçmesi demekti. Eylülün odasının ışığı açıktı. Evin geri kalanının ışıkları kapalıydı. Demekki melike teyze uyumuştu. Telefonumu alarak eylüle mesaj yazdım ve yanıtı bekledim.

Eylül'den
Partiden tunayla dönmüş ve çok yorulmuştum. Hemen üzerimi değiştirip yüzümü temizledim. Duşu yarın almayı düşünüyordum çünkü aşırı derecede yorulmuştum. Yüzümüde temizledikten sonra kendimi yatağıma bıraktım. Annem çoktan uyumuştu. Birazdan bende yatacaktım. O sırada telefonuma gelen mesaj sesiyle elime aldım. Mesaj buraktandı.

Sinir: Aşagıdayım kapıyı aç ;)

oh növvv bu saatte onun burada ne işi vardı. Önceki geldiğinde onu evden zor çıkarmıştım. Annemin uykusu çok hafifti geldiğinde her an uyanabilirdi.

Eylül: Ya saçmalama burak gider misin seni eve falan alamam.

Sinir: Aç yoksa zili çalarım. Yaparım bilirsin ;)

Evet yapardı. Uçarak ama sessiz bir şekilde aşağıya indim ve burağı tuttuğum gibi odama çıkardım. Onu odaya girdirdiğimde arkamdan 2 kere kapıyı kilitledim. Ne olur ne olmazdı. Annem her an gelebilirdi. Burağa dönüp fısıldayarak konuşmaya başladım.
"ya sen delirdin mi? neden sürekli evime gelip duruyorsun?"
"neden tunayla geldin?"
"teklif etti geldim. Sanane."
"benden de isteyebilirdin. Onunla gel..." o kadar çok sesini yükseltmeye başlamıştı ki elimle ağızını kapatıp susmasını işaret ettim. Elimi ağızından çekmeden ben konuşmaya başladım.
"sen simgeyi bıraktığın için yoktun. Birde bana söyleseydin diyosun."
Bir şeyler söylüyordu ama elim ağızında olduğu için homurdanma olarak çıkıyordu. Gülerek elimi çektim. Burak konuşmaya başladı.
"ben simgeyle gitmedim. O benden sonra çıkmıştır."
"tamam napiyim yani." ne yalan söyleyeyim simge sap gibi tek kaldığı için mutlu olmuştum. Ama bunu çaktırmadım. Burak sadece bana bakıyordu. Bir cevap vermedi. Sonra konuşmaya başladı.
"tunaya dikkat et bu aralar."
"niye?" sorumun cevabını alamadan kapımın çalınmasıyla annemin sesini duydum.
"kız bu kapı niye kilitli hem sen kimle konuşuyosun?" annemin sorduğu soruyla hemen bir şeyler düşünmeye başladım.
"kimseyle konuşmuyorum annecim. Sana öyle gelmiş film izliyodum ben."
"tamam açsana kız kapıyı."
"annecim olmaz."
"neden?" annemle kpnuşurken bir yandanda burağı ite kaka dolabıma koymaya çalıştım. Burak 'ben oraya sığmam' diyip duruyordu ama en sonunda sığdırmıştım. Sonra anneme cevap verdim.
"annecim biliyosun partiden gelmiştim duş aldımda kıyafetlerle rahat edemedim bir daha değiştiriyorum üstümü." bu sırada burak kapağı açtı ve sırıtarak bana baş havlusu verdi ve başımı işaret etti. Evet saçlarım kuruydu. Ona gülerek havluyu aldım ve başıma doladım. Sonra kapıyı açtım. Annem içeriye girip etrafa baktı.
"annecim neye bakıyosun? merak etme eve erkek atmadım." annem bu söylediğime güldü ve erken yatmam gerektiğini söyledi. Tam çıkarken geri döndü ve odamı kokladı. Şuan diken üstündeydim.
"burası erkek parfümü kokuyo." diyip tek kaşını kaldırdı. Hemen bir şey bulmam gerekiyordu.
"şey... o benim." bu çok saçma bir bahaneydi. hemen düzeltmeye başladım.
"yani şey bugün doğum günü vardı ya arkadaşıma almıştım. Kokusunu beğenince odayada sıkmıştım. Kalmış kokusu." annem gozlerini devirip 'iyi geceler' diyerek odadan çıkıyorduki burağın hapşırmasıyla her şey yerle bir oldu. Annem arkasını döndüğünde ben hapşırıyormuş gibi yaptım.
"duştan yeni çıktım ya annecim bir ürperme geldi."
"kızım git yatağına yat hadi üşüme."
"tamam annecim." annemin arkasından kapıyı kilitledim ve dolabın kapağını açtım. Burak sırıtarak "şuan eve erkek attın." dedi ve sanki ona bir şey yapacakmışım gibi ellerini çarpraz bir şekilde göğüslerine koydu. Burağa göz devirip çıkmasına yardım ettim.
Burak "kızım niye beni pijamalarının arasına koyuyosun? başka giyidiğin şeylerinin arasına koysaydın sıkılmazdım içerde." burağın sırıtarak söylediği şeyden sonra yanımda duran kırlantiyi alıp kafasına bir kaç kez geçirdim aradada sapık diyordum. En sonunda yorulup bıraktığımda kendimi yatağıma attım. O da kendini benim yanıma attı ve aynı anda gülmeye başladık. Daha sonra yatakta oturur pozisyon aldım ve burağa döndüm.
"annem bir saatten önce uyumaz biraz bekle öyle gidersin." dedim. Burak onayladı. Ona döndüm ve aklımda olan soruyu sordum.
"neden bir şeyleri telefonda söylemek yerine evime geliyorsun?"
"hmm... özlemiş olamaz mıyım?" buraģım sırıtarak pişkince sorduğu bu soru karşısında kafasını yastık fırlattım. Yanıma gelip o da oturdu. Bu sefer o bana bir soru sordu.
"nasıl tunayla bu kadar yakın oldunuz?"
"sen tunayla benim eve geldiğimi nerden gördün? ne zamandır burdaydın?" ikimizde birbirimize sorular soruyor ama cevap vermiyorduk. En sonunda burağa döndüm ve konuşmaya başladım.
"tamam böyle gidersek ikimizde cevap alamiyacağız. Sırayla soralim?" onay ister gibi cümlemi bitirmiştim. Burak "tamam ilk sen sor." diyerek yatağıma uzandı. Kolarını başının altına koyup tavani izlemeye başladı. Bende ona doğru bağdaş kurup sorumu sordum.
"neden benim yerime simgeyi oturttun?"
burak bir durdu. Ne diyeceğini düşünüyordu sanırım. Daha sonra bana dönüp cevap verdi.
"çok istemişti."
"ne?" "madem çok istemişti neden ben oraya oturmadan önce onu oturtmuyordun?"
burak bana doğru yan döndü ve
"sıra bende çok soru sorma."
"tamam. Sor."
"sen simgeyi mi kıskaniyorsun?" sırıtarak sorduğu bu soru karşısında sadece 'hah' dedim ve saçlarımı arkama ittim
"ben niye o çakma sarışını kıskaniyim ya?" dedim. Burak da büyük gülümseyerek "ben cevabımi aldım." dedi. Onu çok fazla gülerken görmüyordum ama gülmek ona gerçekten çok yakışıyordu. Kehribar gözleri kısılıyor ve yanağındaki o kocaman gamzesi ortaya çıkıyordu. Tam ısırmalıktı. Düşüncelerimi aklımdan defedip ona döndüm ve sorumu sordum.
"neden geldin?"
Burak uzun bir süre sessiz kaldı. sonra sırıtarak konuşmaya başladı.
"özlemiş olamaz mıyım?"
"ya burak düzgünce sordum cevap ver."
"yoldan geçiyodum tunanın arabasını görünce geldim işte."
"hıhı kesin." bu sefer ben sırıtiyordum. "hadi sor sıra sende."
"ya çok uykum geldi şuaraya kıvrılsam olur mu?" yok artık yatağımda mı yatacaktı.
"hayır olmaz."
"nedenmiş o zaten tıkilı kaldık bari biraz dinleniyim." diyerek yatağıma uzandı. Bende yanına uzandım.
"tabiki burda uyumayacaksın. 15 dakika falan uzan sonra git."
"kovuyo musun beni?"
"evet!!" burağa baktığım güldü.
"istenmediğim yerlerde durmayı çok severim."
"gıcık"
"duydum!" ikimizde güldükten sonra gözlerimi kapattım. Hafiften uykum gelmişti biraz gözlerimj inlendirsem bir şey olmazdı.

Burnuma gelen güzel kokuyla uyandım. Sanki bir erkek parfümü gibiydi ama çok güzel kokuyordu. Gözlerimi hâlâ açmamıştım ama belimde olan kımıltıyla gözlerimi açtım. BURAK. oh növvv
Gece uyuya mı kalmıştı? ondan önemlisi biz nasıl bu pozisyona gelmiştik? burağın bir eli belimde diğer eliyle hatta kolu başımın altındaydı. Benim bacağım onun bacaklarının üzerindeydi ve çok yakındık. Başımı kaldırdığım anda istenmedik şeyler olabilirdi. Burak hâlâ uyuyordu. Kolunu üzerimden çekip ondan uzaklaştım. Saate baktığımda 10.58 olduğunu gördüm. Ben bu saate kadar uyumuş muydum? Bugün cumartesiydi annem bugünde çalışıyordu bunun rahatlığıyla burağa döndüm ve onu uyandırmaya çalıştım.
"burak... buraaak... burak... ya kalksana buraaakk..." hâlâ uyanmıyordu günah benden gitmişti. Elime su alıp bir bardak suyu yüzüne boşlattım. Burak sıçrayarak kalktığı için yere yuvarlanmıştı. Ben ona gülerken aşağıdan ses geldi.
"kızımm. O ses neydi?" oh növvv
Annem gitmemiş miydi? hemen kapıya çıktım ve anneme cevap verdim.
"yataktan düştüm sadece anne. Sen bugün işe gitmiyecek miydin?"
"bugün bir toplantı var dışarda oraya geçicem direk. Hatta çıkıyorum kahvaltıyı hazırladım yersin."
"tamam anne. Görüşürüz." Kapı sesini duyduktan sonra odama döndüm. Burak hâlâ yerde uyku sersemliğiyle etrafına bakıyordu. Ona biraz daha güldükten sonra yerden kaldırdım.
"git elini yüzünü yıka koca ayı."
"koca ayı mı?"
"evet koca ayı mübarek kış uykusuna yatmışsın zor uyandırdım."
Burak lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı. Geri geldiğinde
"neden dün gece gitmedin?" diye sordum.
"uyuya kalmışım."
"annem gitti kahvaltı hazırlamış bir şeyler ye sonra gidersin."
"tamam." birlikte aşağıya inerken hâlâ burağın yataktan düşmesine gülüyordum. Birkikte kahvaltı sofrasına oturduk. Kahvaltımız bittikten sonra sofrayı topladım. O da içeriye koltuğa kendini attı.
"hadi bakalım evli evine köylü köyüne ." diyip kapıyı gösterdim. Burak açık ve net anlamış gibi ayağa kalktı ve dış kapıyo doğru yol aldı. Kapıyı tam açtığımda karşımda gördüğüm kişiyle donakaldım.

"SERHAT."

Perşembe  ve salı günü arasında biraz fazla bir zaman olduğunu düşündüm o yüzden pazar günüde yeni bölümü atmaya karar verdim. İyi okumalar💙
Arkadaşlar lütfen oy vermeyi unutmayın...↙

Çete GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin