27. Bölüm: MEZUNİYET...

5.9K 830 55
                                    

Herkese merhaba oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen!!! Keyifli okumalar ;))

Hakikati hiç sorguladığınız oldu mu?

Ya da hayatın bize ne kadar hakkaniyetli olduğunu?

Saniyeler sonramı hesaba katmadan yaşarken tam hayatta bundan daha mutlu bir an yaşamayacağımı düşündüğüm saniyede hayat bana yolumdaki gerçek hakikati gösterdi. Yaşadığım anın gerçek olmadığını, bana ait olduğunu düşündüğüm o varlığın aslında benim olmadığını... bunun ayrımına aylar önce sadece saniyeler içinde vardım.

Barış gözlerimin önünden sadece anlık bir zaman diliminde kayboldu... İşte gerçek hakikat o gün gözünü bana dikmiş son sözün kimde olduğunu kanıtladı. Ve ben o gün ikna oldum, hakikat aslında yaşadığım gerçek andı. Bana ait olduğunu hissettiğim şey değil.

Ve yine o hakikat ki, benim çaresizce gözlerimi karanlığa kapattığım gün sadece son sözünü etmekle kalmamış, hakkaniyetli de davranmıştı. Bana kaybettiğime inandığım yerde Egemen'i kazandırmıştı. Düştüğümü zannettiğim anda aslında hayata gerçekten ilk adımlarımı atmaya başladığımı o gün değil ama şimdi anlıyordum.

Belli ki ben aslında o gün asıl hakikati bulmak için kaybolmuştum. Ve işte tam da bugün hakikatin içine tüm günahlarımla doğuyordum...

Sabırsızca beklediğimiz o büyük, yemin edeceğimiz o kutsal gün nihayet gelmişti. Geniş güvenlik önlemleri altında kimlik kontrolleri yapılarak nizamiye kapısından içeri alınan ailelerimiz tören alanına yönlendiriliyordu.

Tören alanına çıkmak için beklediğimiz ana binanın uzun ve geniş koridorunda iki sıra yanımda duran Egemen'e baktım. Üniformanın içinde gereğinden fazla asil duruyordu. Hepimiz gibi o da fazlasıyla heyecanlıydı bunu sürekli her yutkunduğunda yükselip alçalan ademelmasından anlayabiliyordum. Tam o sırada başını benim olduğum yöne çevirdi ve başındaki şapkanın ucu gözlerini gölgelerken bana saf bir mutlulukla gülümsedi.

Gözünü dahi kırpmadan uzun uzun baktı. Eli üniformanın belindeki sarı sırma kemere takılı kılıcın kınındaydı. Derin bir nefes vererek gülüşüne karşılık verdim.

"Hadi bakalım çıkıyoruz," diye emir veren komutanın sesiyle bakışmamıza nokta koyulduğunda sıralarımızı bir milim dahi bozmadan aynı adımlarla, tek bir düzen halinde tören alanına çıktık.

Sanki her birimiz tek bedende birleşmiş binlerce ruh taşıyorduk. Üzeri Türk Bayrakları ile donanmış masaların yanlarındaki yerlerimizi aldığımızda İstiklal Marşı okunarak başlayan tören devam ederken sıra yemin etme zamanına gelmişti.

Türk Bayrakları örtülmüş, üzerinde Kur'an ve silahların bulunduğu masalara tek ellerimizi koyarak onun söylediğini tekrar etmemizi söyleyen komutanın komutu ile hep bir ağızdan gür bir sesle yeminlerimizi etmeye başladık. Başlarımız ileri doğru dimdik dururken, her birimizin gözünde sonsuza kadar sönmeyecek vatanı koruma ateşinin keskin hareleri vardı.

Yemin edildikten sonra konuşma için kürsüye çıkan Erkan Komutan gözlerinde gurur yansımasıyla "Bugüne kadar çok fazla şey duydunuz benden o yüzden fazla uzatmayacağım," dedi bizlere bakarak.

Sanki duygularını dile getirmekte zorlanıyordu, derin bir iç çekişinin ardından "Vatanınıza, Bayrağınıza, İlkelerinize ve yemininize sahip çıkıp, bağlılığınızı ömrünüzün sonuna kadar sürdüreceğinizden bir an bile kuşku duymayacağım. Hepinizle gurur duyuyorum," dedi.

Sesinde yorgun bir ton vardı ama bize bakan gözleri bizden çok emindi. Solgun bir tebessümle göz bebekleri hepimizin üzerinde dolaşırken beş yıldır büyük özveri ile yetiştirdiği öğrencilerinin arasında kendisine coşkuyla bakan bir çift gözle kesişti bakışları.

DÖNENCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin