Herkese selamlar, yeni bölüm ile geldim.
Keyifli okumalar dilerim.
Düzenleme fırsatı bulamadım hata varsa affola!Lütfen oy vermeyi ve yorum yapıp ses etmeyi ihmal etmeyelim! Ses etmeyenin sesi kısılsın!
20 Yıl önce...
Oturduğu çıplak zemin bedenini tir tir titretirken dünden beri anne ve baba diye saatlerce ağlamaktan öylesine yorulmuştu ki, 5 yaşındaki küçük kız çocuğu başı duvara yaslıyken yorgunlukla bedeni bir çuval gibi duvar köşesinde yığılı haldeydi.
Dün zıkkımlan diyerek bir tabakta verdikleri bayat ekmeğin küf kokusu genzini yakıyordu. Küf kokusu dünden beri burnundan gitmeyen kan kokusuyla birleşmiş midesini bulandırıyordu.
Neredeydi böyle? Yeri asırlar önce unutulmuş, kayalıklar arasında küçük bir ormanın içinde yıkılmaya yüz tutmuş harabe bir evdeydi.
Onu dün savurarak attıkları odanın penceresinde cam yoktu. Dışarıdan çakılmış olan tahtaların arasından sızan ışık tamamen karanlıkta kalmasından neyse ki koruyordu bu masum kalbi. Gözleri ağlamaktan yanıyordu. Uyumak istiyor ama göz kapağını indirdiği an dün yaşadığı o lanet anlar canlanıyordu önünde.
Beş yaşında bir kız çocuğu için zaman kavramı tam oturmamıştı ama daha dün nasıl da mutluyken, bugün burada olması ve buraya gelmeden hemen önce şahit oldukları yaşının da yüreğinin de kaldırabileceği türden acılar değildi.
Halbuki daha dün bu zamanlar iki dedesi ile birlikte, anneannesiyle babaannesi onu kreş çıkışı almışlardı. Dördü de kendini bir prenses gibi hissetmesine neden olacak derecede değer veriyorlardı.
Dördünün de kalbinden taşan sevgisi bu kız çocuğuna koşulsuzca sunulurken fazla sevgiden adımlarının yere basmadığı zamanlar yaşıyordu. Mutluluk sarhoşu gibiydi.
Ta ki dün anneannesi, babaannesi ve iki dedesi ile birlikte gezmeye giderken ansızın yollarının kesilip arabadan kendisini almak isteyen korkutucu canavarlar karşısına çıkana kadar.
Direksiyonda bir dedesi, hemen yanında diğer dedesi vardı. Arkada ise anneannesi ve babaannesinin tam ortasında oturuyordu. Dördü de öylesine neşeli insanlardı ki, küçük kız çocuğu onların yanındayken gözlerinin mutluluğu bir an sönmüyor, gülümsemekten aralık dudakları hiç kapanmıyordu.
Arabanın içini hareketli bir müzik doldururken hepsi şarkıya eşlik ederek söylüyor, kız çocuğu şarkının sözlerini bilmediği için sadece alkışlıyordu.
Zaman zaman yerinde oturamazken, dedelerinin oturduğu koltuk kısımların baş kısmından tutup ayaklanıyor ve o küçük aralıktan öne doğru uzanıp önce bir dedesinin yanağından sonra diğer dedesinin yanağından öpüyordu sevgiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNENCE
Novela JuvenilBir yılda iki farklı yaşam tatmıştım. İki farklı hayat dokunmuştu ruhuma. Ben buna bir isim vermiştim; Dönence. Birinin sonu vasiyet gibi diğerinin başlangıcını garantiye almıştı. Yaşam başlar ve biterdi. Benim yaşamım ise biterken başlamıştı. Tük...