Herkese merhaba, hadi bakalım KİLİT bölüm 1 ile dalış yapıyorum. Şimdi siz düşünün!!! İlk defa Egemen'in ağzından okuyacağımız bir bölüm. Söylemekten yorulmayacağım bir hatırlatma! Lütfen emeğimin karşılığı oy ve yorum yapmayı unutmayalım. Keyifli okumalar ;)
Egemen
Ben Egemen Sancaktar, bugün yalanların arasında sıkışıp kalmış gerçeklerin yalanlardan çok daha fazla acı verdiğini öğrendim...
Ayyuka çıkmış gerçekler, karanlık gökyüzünden yıldırımlarla bir paratonermişim gibi üzerime düşerken, korkuyla nereye kaçarsam kaçayım o fırtınanın benimle geleceğini biliyordum. Yağmuru olmayan bir ilkbahar, yaprağı sararmayan bir sonbahar gibiydi hayatım. Hep tezatlıklarla dolu, eksiklerle bereketlenmiş bir yaşam.
Şimdi! Tam da şimdi, bu zehir zamanın peşinde isteksizce sürüklenen ben, dünyanın tozu dumanına katılmış halinden sıyrılıp, o eksik kalan boşluklara pusu kuracak ve zamanın kendine seçtiği yeni kurbanların yaşayamadıklarını izleyecektim...
Mert ve Damla kiraladığımız evler ile ilgili gerekli işlemleri gün içerisinde yetiştirebilmek için sabah evden oldukça erken saatte çıkmışlardı. Bir an önce evlere yerleşmek istiyorduk. Özellikle ben dün yaşananlardan sonra babamdan bir müddet uzaklaşmak istiyordum. Ne zaman yüz yüze gelsem her defasında suçlulukla gözlerini benden kaçırıyordu. Cemre korkarak kaçtığı için Damla şimdilik tek başına yaşayacaktı. Neyse ki aynı binadaydık.
Yine dün gece geldi aklıma. Cemre... Cesareti bir meltem rüzgarı kadar zayıf Cemre...
Bunu nasıl yapabilmişti? En ufak bir zorlukla karşılaşınca onu göğüsleyerek mücadele etmek yerine nasıl en kolay yolu seçip kaçıyordu? Aylardır güçlü kalabilmek için gösterdiği direnci nasıl böyle kolay kırabilmişti? Üstelik ona en çok ihtiyaç duyduğum zamanda arkasına bakmamıştı bile! Benim başıma gelenler için kendini suçluyordu. Aptal kız!
Öyle olsaydı bile ben Cemre'den gelecek her şeyi kucaklamaya razıydım. Ben onunla kaybolmaya, her ne yaşarsam yaşayayım ben onunla cayır cayır yanmaya hazırdım.
Ama o ne yaptı?
Yine en iyi yapabildiği eylemi gerçekleştirerek kaçıp gitmeyi tercih etti. Korkak!
Dün gece başımı onun dizlerine koyduğumda Cemre saçlarımı okşarken kendimi tüm sorunlarımdan arınmış gibi hissettim. Ne gündüz babamın gözümün içine baka baka görevden açığa alındığımızı söylemesi ne de başka hiçbir olumsuzluk bana o an kendimi kötü hissettiremiyordu. Sanki başım Cemre'nin dizindeyken dünya sadece benim için dönüyor gibiydi hatta sarhoş eden dönüşüyle o boş dünya sadece bana karşı dursa bile umurumda değildi. O an bir hatıra canlandı zihnimde, annem aylar önce dizlerinde yatarken bana 'Eğer,' demişti. 'Başını bir kızın dizlerine koyduğun zaman dünyanın durduğunu hissediyorsan o kız senin için doğru kişidir.'
İşte dün gece balkonda varlığına tapabileceğim derecede kendimi bıraktığım, bana hükmedecek güce sahip Cemre'nin parmakları saçlarımın arasında usul usul dolanırken annemin ne demek istediğini anlamıştım. Cemre benim için en doğru kişiydi. Cemre bana hükmedecek tek kişiydi. Cemre hayatımdaki tek zaafımdı, en zayıf noktamdı. Cemre beni hem dünyanın en sefil insanına dönüştürecek kara büyüye hem de tüm dünyaya kafa tutacak kadar en güçlü insanına dönüştürebilecek efsuna sahip tek kişiydi. Ama ne yazık ki tökezlediğimiz ilk anda gözünü bile kırpmadan çekip gitmişti. Üstelik hayatımdaki varlığının nasıl bir öneme sahip olduğunu bile bile yaptı bunu.
![](https://img.wattpad.com/cover/122278528-288-k871128.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNENCE
Teen FictionBir yılda iki farklı yaşam tatmıştım. İki farklı hayat dokunmuştu ruhuma. Ben buna bir isim vermiştim; Dönence. Birinin sonu vasiyet gibi diğerinin başlangıcını garantiye almıştı. Yaşam başlar ve biterdi. Benim yaşamım ise biterken başlamıştı. Tük...