Herkese merhaba, lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım!!!
Keyifli okumalar;)Uzun, beyaz floresan lambaların aydınlattığı alkol kokusu ciğerlerime işleyen hastane koridorunda başımı arkamda duvara yaslamış ayakta dururken aklım karmakarışıktı. Erkan Komutan ile Egemen'in konuşmalarındaki her cümle, birbirlerine meydan okuyan bakışları hepsi aklına kazınmıştı.
Korumacı davranan baba ve ona savaş açan oğlu, bugün tam olarak neyden bahsetmişlerdi? Geçmişte her ne yaşanmışsa bugün konuşurken o konu hakkında o kadar hassas davranmışlardı ki, hiçbir şey bilmeyen benim aklım allak bullak olmuştu.
Erkan Komutan Egemen'in çocukluğunda yaşananların bırak dile getirilmesini, düşüncesini bile sanki hem kendine hem de oğluna yasaklamış gibiydi. Yıllar öncesinde, Egemen'in çocukluğunda ne yaşandıysa mayınla döşeli bir tarladan bahseder gibi konuşmuştu komutan. Ve oğlunun o ölüm kokan tarlaya gireceğinden korkuyor, onu oradan uzak tutmaya çabalıyordu. Bunu Egemen'e bakan titrek ve korkak bakışlarından anlayabilmiştim.
Erkan Komutan; cesur, güçlü, geçmişi korkunç ama başarılı operasyonlarla dolu korkusuz komutan, bugün oğlunun geçmişin soğuk sularında boğulacağından korkuyordu.
Egemen çocukluğunda ne yaşamıştı?
Babasına çocukluğuyla ilgili ettiği her kelimesi sitemli, her bakışı isyan doluydu. Sanki bir korku filmi sahnesi izlemiştim bugün. Yıllar öncesinde sıkışıp kalan bir çocuğun lanetlenmiş ruhu Egemen'in konuştuğu isyan dolu her kelimeyle odanın dört bir yanında kurtarılmak için yalvarırcasına gezinmişti.
Düşüncelerimin dipsiz kuyusunda aşağı doğru hızla düşerken "Cemre. Sana diyorum dinliyor musun beni?" diye seslenen Damla'nın sesiyle sıçradım.
"Hıh!" Ne kadar zamandır böyle uyuşmuş şekildeydim kim bilir. Koridorun ilerisindeki acil müdahale odasının kapısına baktım telaşla. "Egemen mi çıktı?"
"Hayır, henüz değil," diyen Damla eliyle yanındaki boş koltuğu işaret etti. "Geç otur biraz diyordum. Çok kötü görünüyorsun."
"Oturmayacağım," dedim başımı sağa sola sallayarak. Ve başımı tekrar bedenimle destek aldığım duvara yaslayıp gözlerimi kapattım.
Damla'nın derin bir nefes alıp vermesi değdi kulağıma. "Bugün o odada neler oldu Cemre?"
Kaşlarımı çatarak arkadaşımın sorusuyla gözlerimi açtım. Bugün gerçekten neler olmuştu? Bakışlarım şimdi karşımdaki duvara sabit ve bomboş takılı kalmıştı. "Bilmiyorum," dedim başımı yavaş hareketlerle sallayarak. Aynı zamanda olanlar, Erkan Komutan ile Egemen'in birbirlerine bakışları ve konuşmaları canlanıyordu gözümde. "Bugün çok şey duydum Damla ama hiç bir şey anlamadım. Bilmiyorum."
Tam dokuz aydır tanıdığım ya da tanıdığımı sandığım baba ve oğul bugün bana hiç tanımadığım iki yabancı gibi hissettirmişti. Aklıma son anda gelen bir fikirle başımı hızla Mert'e çevirdim. Egemen ve benim açığa alındığımızı duyduğundan beri ne bir tepki vermiş ne de tek kelime etmişti. Sessiz ve irdeleyen düşüncelerle bugün olanların mantığını kavramaya çalıştığı her halinden belliydi. "Mert," dedim büyük bir beklentiyle ona bakarken. "Egemen çocukluğunda ne yaşadı?"
Sonuçta en yakın arkadaşıydı değil mi? Egemen'in çocukluğu ile ilgili mutlaka bir şeyler biliyor olmalıydı. Ancak beklentimin tam aksi bakışlarla alt dudağını bükerek omuzlarını kaldırıp indiren Mert, "Neyden bahsediyorsun Cemre? Ne olmuş ki Egemen çocukken?" dedi bana anlamsızca bakarak. Soruma soruyla karşılık aldığımda anlamıştım ki Mert'in de bildiği hiç bir şey yoktu. Neydi bu kimseye anlatılmayan geçmiş?
![](https://img.wattpad.com/cover/122278528-288-k871128.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNENCE
Teen FictionBir yılda iki farklı yaşam tatmıştım. İki farklı hayat dokunmuştu ruhuma. Ben buna bir isim vermiştim; Dönence. Birinin sonu vasiyet gibi diğerinin başlangıcını garantiye almıştı. Yaşam başlar ve biterdi. Benim yaşamım ise biterken başlamıştı. Tük...