●Giriş●

216 15 22
                                    







Birkaç yıl önce



Benjamin sarsıntıyla uyandığında gözü hemen karısını aramıştı. Onu başını pencereye yaslamış, bir eli kocaman göbeğinde uyuklarken gördüğünde derin bir nefes vermişti. Onun güvende olduğunu gördüğünde rahatlamıştı.

İşleri yüzünden bir trenle yolculuk yapıyorlardı. Ancak Benjamin karısına ve minik kızlarına bir şey olacak diye çok korkuyordu. Alexandra da kocasının bu korkusunu biliyor ve yanından ayrılmıyordu. Çünkü eğer fazla huzursuz hissederse gitmekten vazgeçeceğini ve başarılı bir nörolog olan kocası için bu toplantıya katılmanın ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyordu.

Sadece bazen onlar için olan kompartmandan çıkıyor ve şans eseri farkettiği, trendeki diğer bir hamile kadının yanına gidiyordu. Böylece biraz kafası dağılıyor, onunla biraz sohbet ediyor ve Benjamin'i fazla telaşlandırmamak için çabucak kompartmana geri dönüyordu.

Diğer bir hamile kadın ise Angelica'ydı. Angelica ve kocası kimya mühendisiydiler. Oldukça iyi bir iş teklifi almışlardı ve bunu kaçırmamak için hemen yola koyulmuşlardı. Angelica hamileliğinin son dönemlerinde olduğundan trenle yolculuk yapmayı uygun bulmuşlardı.

Yolculuklarının sonuna yaklaştıkça trende bazı tuhaflıklar meydana gelmeye başlamıştı. Koridorlardan bazen beyaz önlüklü kimseler geçiyordu. Bazen ise bir hemşire gelip her ikisine de birkaç hap veriyor, vitamin olduklarını söylüyor ve onları alana kadar yanlarından gitmiyorlardı. Normalde iki kadında bunu asla kabul etmezlerdi. Çünkü bu kişileri tanımıyorlardı ve hamileydiler, bebeklerini de düşünmeleri gerekiyordu. Ancak her ikside bebekleriyle tehdit edildiklerinde buna mecbur kalmışlardı. Bu durumu eşlerine de anlatamıyorlardı.

Bu tuhaf yolculuk garipleşmeye devam ederek birkaç gün daha devam etmişti. Benjamin, Alexandra'nın garip davranışlarını ve tedirginliğini farketmişti. Onunla bir sorun olup olmadığı hakkında konuşmaya çalışmıştı. Ancak Alexandra bir sorun olmadığını endişelenmemesi gerektiğini söylemişti. Benjamin de bu durumu doğumun yaklaşmış olmasına yormuştu.

Tren sonunda durduğunda hepsi eşyalarını topluyorlardı. Alexandra ve Angelica bu yolculuk sonunda bittiği için oldukça memnundu. Ancak onlar toparlanırken birkaç garip giyimli kişi gelmiş ve onları zorla trenden indirmişti. İki kadın da onlarla gitmemek için direnmiş ancak onlara engel olamamışlardı. Ne olduğunu anlayamamışlardı. Benjamin onları durdurmaya çalışmıştı ama bütün çabaları boşaydı. Hamile karısının götürülmesine engel olamamıştı.

Alexandra götürüldüğünde,Benjamin de kompartımanından alınıp onun gibi dokuz kişinin daha olduğu bir kompartımana kilitlenmişti. Oradaki herkes aynı Benjamin gibi telaşlıydı.

Alexandra ve Angelica bebeklerine bir şey olacağı korkusuyla ağlıyor ve bu yabancı kişiler tarafından sürükleniyorlardı. Trenden indirilmişler ve aynı kendileri gibi hamile olan sekiz kadının yanına götürülmüşlerdi. Tüm kadınlar korku ve tedirginlikle birbirlerine bakıyorlar, ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Ancak hiçbiri bunların neden olduğunu bilmiyordu.

Tren bir istasyonda durmamıştı. Burası alabildiğine boş bir düzlüktü. Neden burada durdukları ise bir muammaydı. Hepsi kendilerinin veya eşlerinin işleri için yolculuk yapıyorlardı. Yani varmak istedikleri yerin burasıyla hiçbir alakası yoktu. Neden böyle bir yerde durduklarını ve neden zorla trenden indirildiklerini anlayamıyorlardı.

Uzun süren tedirgin bir bekleyişten sonra birkaç araç gelmiş ve onları almıştı. Kadınlar gitmemekte direnseler de bebekleriyle tehdit edildiklerinde onlara karşı çıkamıyorlardı. Karşı karşıya oldukları bu insanlar, bunun farkında olduklarından sürekli bebekleriyle kadınları korkutuyorlardı. Onlar bilmese de hepsinin hamile olması tabiki tesadüf değildi.

Hiçbiri nereye gittiklerini veya nerede olduklarını bilmiyorlardı. Araçlardan depo gibi duran büyük bir yerin önünde indirilmişlerdi. Dışarıdan depo gibi duran bu yer içeriden son teknoloji bir bilim laboratuvarı gibiydi. Kadınlar bir odaya alınmış ve bir süre bekletilmişlerdi. Daha sonra bir kişi gelip, on dakikada, bir içlerinden birini alıp gidiyordu. Hepsi ağlıyor ve bundan nasıl kurtulacaklarını veya bebeklerine bir zarar gelip gelmeyeceğini merak ediyorlardı.

Yine bir kadının gitmesinin üzerinden on dakika geçmiş ve aynı kişi içlerinden birini almak için geri gelmişti. Ancak bu sefer aldıkları kişi Angelica'ydı. Gitmek istemese de elinden bir şey gelmiyor ve zorla odadan çıkarılıyordu. Korku ve tedirginlikle dolu gözlerini Alexandra'ya çevirmiş, yardım istiyordu. Fakat Alexandra'nın da ondan bir farkı yoktu. O da ağlıyor ve bir yandan özür diliyordu. Çünkü ona yardım edebilmek için hiçbir şey yapamıyordu.

Angelica tüm itirazlarına rağmen odadan çıkarıldığında Alexandra ağlayarak kapıya bakıyordu. Elinden bir şey gelmiyordu ve sıranın kendisine geleceğinin farkındaydı.

Bu sefer aradan on dakika geçmeden biri gelmiş ve onu olduğu yerden kaldırmıştı. Alexandra ne olduğunu anlamadığından korkuyla ona bakıyordu.Gelen kişi onu kaldırmış ve tüm itirazlarına rağmen odadan çıkarmıştı. Bir sürü karmaşık, beyaz koridordan geçtikten sonra bir odaya girdiklerinde Alexadra odada gördükleriyle çığlığını bastıramamıştı...

●●●●

Umrım severek okursunuz.
Lütfen okumaya ve yeni bölümleri beklemeye devam edin.

The StrangeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin