5. "Bi gidecektik, bi gelecektik"

120 15 14
                                    

Bölüm sorularını sonda sıralamış bulunmaktayımm🙊

İyi okumalar ❄

~

5.Bölüm

"Bi gidecektik, bi gelecektik"

"Bi gidecektik, bi gelecektik"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.. 

MART 2017

"Eveet, şimdi ben anlatıyorum.." Heyecanla ellerini birleştirdi ve derin bir nefes aldı yüzündeki büyük gülümsemeyle. Ardından kendi kendine kıkırdayarak ellerini yüzüne kapattı. Buse'yle birbirimize muzip bakışlar atıp hemen dürttük onu. "Kız ne oldu? Çabuk söyle!" Diye merakını dile getiren Buse'yi onayladım. "Ortaya haberi atıp kaçmak yok, cadı!" Bunu dememle çirkefleşip üstüme atladı. "Sensin be cadı, sarışın!"

"Aa yeter ama ya! Anlatacak mısın, Cansu?"Merakı ağır basan Buse'yi onaylayıp üstümden çekildi Cansu. Gözlerimi kısıp ona kötü kötü baktım ve karıştırdığı saçlarımı düzelttim elimle. O sırada o da yerine geçmiş, oturduğu minderin üzerinde bağdaş kurarak gıybet pozuna geçmişti. "Furkan dedi ki, üniversite yılı için beraber ev bakarız ve beraber kalırız."

Gözlerim fal taşı gibi açılırken Buse'yle bakışlarımız hızla birleşti. "Bu ne demek biliyor musun?" dedim imalı bir sesle. Başını aşağı yukarı salladı. "Biliyorum.." Ve aynı anda gülerek çığlık attık. "Evlenme teklifi yaklaşıyoor!"

Biz kahkahalarla gülerken Cansu'ysa renkten renge giriyordu. Yanındaki yastıklardan birini alıp sarılan bize fırlatıp cırladı. "Anlattığıma pişman etmeyin ya!" Baktı tınlamıyoruz onu, üstümüze atlayıp gıdıklamaya başladı. "Kime diyorum ben? Kendinize bakın siz be!" Yüzümü ekşitip dudak büzdüm. "He gülüm, biz de zaten eve çıkmayı düşünüyoruz. O evde neler yapılmaz şimdi.." Cansu'nun yüzü kızarmaktan morarmaya geçerken, "Utandırmayın lan beni!" diye çemkirdi. Kahkahalarla gülerken tekrar bizi gıdıklamaya başladı. Biz de bunu kesmesi için ona yalvarmaya. En sonunda kendimizi hep beraber sarılarak gülerken bulduk..

Şimdi..

Anılar insan zihnine öyle bir anda saldırır ki bazen, insan kendini savunacak yer bulamaz. En zayıf ve ya en beklenmedik anında çöker zihnine, ağırlığını salıverir kalbine. Ve insanın yapabileceği pek bir şey de kalmıyor geriye. Sadece oturup sessizliğe gömülmek ve içine attığı acısını yaşamak geliyor elinden..

Günbatımının gerçekleştiği bir zaman diliminde, deniz kenarında sakin bir yürüyüş aklımı toparlamama ve bazı şeyleri daha iyi düşünmeme yardımcı oluyordu. Başımı yana çevirip çiçek satan iki kadına baktım. Herkesin ekmek parası kazanma şekli başkaydı işte. Sakin adımlarla yanlarından geçiyordum ki, "Kızım, çiçek almaz mısın bir tane?" diyen kadının sesiyle yavaşladım. "Yok, almayayım ben teyze," dedim derin bir nefes alarak. "Neden ki yavrum? Gel sana birkaç tane papatya vereyim, masana, odana koyarsın," dediğinde dudaklarımı birbirine bastırıp yenilgiyle omuzlarımı çökerttim. En azından ekmek parasını çıkarmaya çalışan bu teyzeye yardım edebilirdim. "Mor çiçeklerden ve papatyalardan buket yapar mısınız?" dedim yavaşça yaklaşarak cebimden para çıkarırken. Cansunun yanına gidecektim zaten, en azından onun sevdiklerinden olsun.

Çıkmaz SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin