26. "Acının İlacı"

41 9 0
                                    


26. Bölüm

"Acının İlacı"

"Acının İlacı"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

..

Mevsim gelir, mevsim gider. Hazan gider, bahar gider. Kapımızı bir gün zemheri çalıverir aniden. Aldığımız ılık nefesin bir anda buza döndüğünü farkederiz sahiden. Ellerimizi bugün saran samimi eller, yarın öbür gün bir duman gibi çekiliverir bir sahtelikten, eksiklikten. Bu dünyada ne sevgi, ne dürstlük baki kalamıyor malesef.. İnsanı en çok yakan da buydu belki de..

Ellerimde tuttuğum sıcacık kupanın yakıcılığı tenime işlerken gözlerimi dışarıda yağan yağmurdan alamıyordum. Kar gibi çiseleyen soğuk su damlaları camıma vurdukça sanki içime işliyor gibi nefesimi tutuyor, canlılığını kor gibi yanan yüreğimde hissediyordum. Sanki yağmurlar da içimdeki yangının götüyormuşcasına savuruyordu damlalarını beni söndürmek için. Sönemiyordum..

Üstümüzden geçmişcesine ömrümüzden geçen, takvimimizden yaprak yaprak eksilen bu bir hafta içerisinde her şey oldukça monoton gibiydi. Sanki bunca zaman olanlar, yaşanmışlıklar bir rüyaydı, uyandık ve bitti..

1 hafta boyunca elime geçen her fırsatta kaçmayı, içimde yaşamayı tercih etmiştim. Görev evimizden ayrıldığımızdan beri ne okulda, ne telefonda ekiple görev mevzularını konuşmuyorduk. Sık sık haberleşiyor, mesajla bile olsa durumumuzu soruyorduk birbirimize. Herkes evine, işine, okuluna yoğunlaşmıştı ve sanki hepten böyleymiş gibi normal bir yaşam geçirmiştik şu bir haftada. Mesajla konuşsak bile kimseyle doğru düzgün buluşmamıştım bunca zaman. Sadece okulda yüzyüze geliyorduk birbirimizle.

Bizimkiler ısrarla bir araya toplaşıp vakit geçirebileceğimiz planını durmadan önüme çıkarsalar bile her gün ders bahanesiyle kaçmıştım bundan, oysa ders umrumda bile değildi. Sadece herkese ders çalışıyorum görüntüsü vermek için deftere iki karalama yapıyor, test kitabını açıp okumadan rastgele şıkları işaretleyip bırakıyordum.

Benim asıl en çok kaçtığım o gün o evde yaşadığımız anılarımızdı.. O gün her ne kadar varlığını kabullensem bile tam anlamıyla 'evet' diyememiştim. Evet, o hep vardı, ama hep yaşıyordu diyemiyordum. Az daha beni öpecek olması düşüncesi sebepsizce ağlama isteği uyandırıyordu. İşte kaçtığım buydu. Ben onu kabullenmeye vardım ama kendimi ona vermeye hazır değildim. İlk önce delirmediğimi kabullenmem gerekiyordu ki kırık kanatlarımı uzun zaman sonra açabileyim diye..

Sanki gözlerine 5 dakikadan fazla baksam tekrar onun etkisine kapılacaktım, oysa daha buna hazır bile değildim ben..

Nasıl yaptı, ne etti bilmiyordum fakat okula tekrar gelmeye başlamıştı. Belki de kaydı hep oradaydı, ya da Aydın amca bir şekilde halletmiştir diyordum, ta ki onun da en başından Buğra'nın sahte ölümü planının içerisinde olduğunu öğrenene kadar.. O gözlere acı acı bakarken meğer o da o acının ilacını saklayanlardanmış. Ne düşüneceğimi bile şaşırmıştım artık.

Çıkmaz SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin