17. "Kağıttan Uçaklar"

48 7 3
                                    


17.Bölüm

"Kağıttan Uçaklar"

"Kağıttan Uçaklar"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

..

Göksu'dan..

Bazen durup düşünmüyor değilim. Eğer bazı şeyler yaşanmasaydı ne olurdu? Ben hala o eski renkli ve neşeli kız olabilir miydim? Çocuk kalabilir miydim? Şimdiki gibi yokmuş gibi hisseder miydim hiç? Üniversite hayallerimden, hayatımdan, canımdan vazgeçer miydim?

Kafamdaki durmayan sorulara bunlar da karışırken yavaş yavaş silindiğimi hissediyordum. Canım yanıyordu ama buna karşılık bedenim hiçbir tepki vermiyordu. Sanki çekmesi gereken ızdırap buymuş gibi sessizce kaderine boyun eğiyordu. Sahi, bu muydu benim kaderim?

Canımdan can gitmiş, ruhumdan büyük bir parça kopmuş gibi hissediyordum. Göğüskafesimde büyük bir boşluk vardı ve ben onu tamamlayamıyordum. O parça nerede, hangi yılda kayboldu bilmiyordum ve ya onu nasıl bulacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Tek bildiğim çok eksik olduğum ve eksik oldukça yok olduğumdu..

"Göksu, geliyor musun?" diyen Aslı'nın sesindeki belirsizlik beni iyice bocalatırken kendi düşüncelerime dalmış, bir ileri, bir geri yürüyordum gizli odamızda. Herkes buradaydı. Görev zamanı bulduğumuz dosyalardan çıkan Cd'deki görüntüleri izlemişlerdi ve bunların benim arayıp da bulamadığım görüntüler olduğu doğrulanmıştı. Kendi dünyama gömülmüş ve kendi içimde çıldırıyordum. Bedenim inatla o görüntülere gitmek ve gerçeği görmek isterken bir yanımsa kesinlikle oraya yaklaşmamam gerektiğini söylüyordu.

Ve benim arasında kaldığım arafın sunduğu seçenekler tam olarak şuydu: Ya netliği seçecektim, ya belirsizliği. Ya delirdiğimin kanıtına şahit olacaktım, ya da gerçekleri açığa çıkarma görevinde başarılı olacaktım.

Titrek bir nefesi ağırlaşmış ciğerlerime zorlukla çekerken adımlarımı arkamdaki masanın başında toplaşmış ekibe çevirdim. Ekiple beraber görüntüleri izleyen arkadaşlarıma. Sadece Buse, Cansu ve Tolga'nın yüzlerindeki ifade görülüyordu ama onlar da iç açıcı değildi. Tolga ellerini saçlarına daldırmış arkasına, masanı köşesine yaslanmış, Cansu ciddiyetle ve sanki olacak şeyleri bilmiş gibi ekrana bakarken Buse elini göğüskafesine koymuş derin derin nefesler alıyordu. Gördüğü şeyler ona ağır gelmiş gibiydi.

Bunu farkeden Alper masa başından ayrılarak onu dışarı çıkardı. Onun o görüntüsünü unutmak istercesine silkelendim ve gerisin geri giden adımlarımla masaya yaklaştım. Bilgisayarın önünde oturan Neva'nın yaslandığı koltuğun başlığına elimi koyarak, "Baştan başlat, görmek istiyorum," dedim içimdeki tereddütlere inat kararlı sesimle. Klavyede hızlı hızlı bir şeyler tuşladıktan sonra görüntü tekrar açılmıştı. Bakışlarım anında karanlık odayı dolduran bembeyaz ışığa, yani ekranı buldu. Neva videoya bir şeyler yaparak tahminimce esas yere getirdi. Ve video başladı.

Çıkmaz SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin