22. "Dedektifçilik Oyunu"

49 9 8
                                    

Playlist:

🎶 Alan Walker- Faded 🎶

~

22.Bölüm

"Dedektifçilik Oyunu"

"Dedektifçilik Oyunu"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

..

Durup düşününce bazen, hayatın test çözmekten başka bir şeye benzemediğini düşünüyordum. Bir şıkkın doğru olduğunu düşünürken doğru olan, asıl yanlış olduğunu düşündüğümüz oluyordu. Ne kadar tuhaf..

Peki ya, nereden emin olacaktık hangi şıkkın doğru, hangisinin yanlış olacağına? Hata kabul edilmeyen durumlarda hata yapamazdık, doğaçlamayla mı bulacaktık doğru yolu yoksa?

Elimdeki kalemi evirip çevirirken aklım kesinlikle ama kesinlikle testte değildi. Test dışında her yerdeydi, düşünmem gereken önümdeki satırlarken ben çoktan kafamın içindeki seslerde kaybolmuştum. Alnıma değen keskin ama hafif bir dokunuşla başımı kaldırıp karşımdaki Furkan'a baktım. Gözleriyle önümdeki test kitabını işaret ederek, "Biraz da onunla ilgilenmeye ne dersin?" diye imayla sormasına omuzlarımı çökerttim. Attığı buruşuk kağıt parçasını uzanıp alıp, "Elimde değil, aklım sürekli başka şeylere yöneliyor, dikkatimi veremiyorum," dedim elimdeki kağıttan topu masaya bırakarak.

Cansu da elindeki kalemi bırakarak, "Ama çalışmalıyız Göksu, geçmişimizi, bugünümüzü kurtaramadık belki ama geleceğimizi kurtarmamız gerek," dedi bana yardımcı olmaya çalışır gibi. Nefesimi üfleyip oturduğum sandalyede arkama yaslandım. "Deniyorum.." diye mırıldandım yalnız bu olmadığı gibi araştırma mevzusunu da düşünürken. Aklım sadece bunlarla meşguldu.

Hepsi kendi geleceğini düşünüyordu, bunu asla bencillik olarak göremezdim, buna hakkım da yoktu fakat anlamaktan kaçınıyorlardı sürekli, ya da sandığımın aksine beni gerçekten anlamıyordu hiçbiri. Buğra'nın da bir geleceği olabilirdi. İlkay'ın da, Feride'nin de, Ali'nin de, diğer o otobüsten sağ çıkamayan ya da sağ çıksa bile hayata tutunamayan hepsinin de. Ne Aslı, ne Ozan ne de ben kendi geleceğimizi umursamıyorduk. Üçümüz de kendi geleceğimizi, artık bir geleceği olamayan arkadaşlarımız, sevdiklerimiz için harcıyorduk. Ruhumuzdan, hayatımızdan onlar için feragat ediyorduk.

Ben onunla bir hayat dilemişken onsuz devam edemiyordum, edemezdim de. Biliyorum, o benden bunu beklemezdi fakat ben kendimden bekliyordum. Kendimden daha iyisini bekliyorum. Ve yapacağım da. Bunu şuan aynı masada oturduğum diğer dört kişiye belli etmesem bile ne olursa olsun ben canım pahasına o katili bulacak, saklandığı deliği ona mezar yapacaktım. En çok da kendime güvenmeye ihtiyacım vardı, neler yapabileceğime şahit olmak ve biraz bile olsa güçlü olduğumu bilmek istiyordum..

Ortamdaki gerginliğe dayanamayan Buse, "Bugünlük bu kadar çalıştığımız yeter bence, başka zaman tekrar çalışırız," dediğinde onunla aynı düşünen Alper başını salladı ağır aksak. "Aynen, bence de. Hadi toplayalım artık bunları," diyerek kitabını kapattı. Diğer herkes hareket halinde onu takip ederken ben de ayağa kalktım. "Ben de bize bir çay koyayım, başım ağrıdı çalışmaktan." Kesinlikle bahaneydi bu. Daha fazla ortamın gergin olmasını ya da konunun ben olmasını istemediğim içindi.

Çıkmaz SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin