19.Bölüm
"Kurmaca ve Bulmaca"
..
Hislerimiz ne kadar karışık. Düşünmeye çalışıyorsun, belirsizlikten ibaret. Anlatmaya çalışıyorsun, dudakların sessizliğe esaret. İçin kor gibi acıyla yanıp tutuşur, dilinden tek bir kelime dökülmez yangınını dindirmek için. Anlatamıyorsun, içten içe ölüyorsun. İnsan neden anlatacak çok şeyi olunca hiçbir şeyi yokmuşça susuyor? Neden sözlerin hükmü geçersiz, lüğatımızın kelimeleri yetersiz kalıyor? Ne için? İnsanın ruhu hep bu acıya reva mı? Bu kalp bunca acıyı sessizliğe boyun eğerek daha fazla ne kadar taşıyacak..
Sessizliğimin hükmünün sürdüğü bir anın içindeyken kuşkulu bakışlarımın altına almıştım Beril'i. Cansu'nun yaptığı bitki çayını yudumlarken ne kadar kötü göründüğünü düşünüyordum içten içe. Sanki peşinde bir mafya vardı ve canını kurtarmak için onlardan kaçmış gibi bitkin ve mahvolmuş görünüyordu. Saçı başı yonulmuş gibi durmasına rağmen turuncu-kızıl saçlarının hoş bukleleri, ben hala güzelim der gibi parlaktı. Yüzü ve bedeni toz toprak içinde kalmış, üstündeki siyah tişörtü ve dar pantolonu birilerinin pençesinden çıkmışçasına yırtılmış ve eskimişti. Sahi bunca zaman bu kız nerelerdeydi? Yaşıyorduysa neden ortaya çıkmamıştı? Bu kadar yıkık görünmesine neden olan neydi? Peşinde biri mi vardı?
Peki ya tam kamera görüntülerinde onu bulduğumuz günün birkaç saat sonrasında ortaya çıkması da kaderin bir oyunu muydu? Tesadüf için fazla garip bir durumdu..
Gözlerim hala üzerinde, iç sesim hala tereddütteyken, "Daha iyi misin?" diye sordum düşünceli sesimle ortama ses olurken. İç çekerek başını salladı ve direkt gözlerime baktı keskin hareleriyle. "Daha iyiyim.." Ses tonu o kadar farklı, o kadar duygu yüklüydü ki içten içe nefes nefese kalacakmış gibiydim her an. Hiçbir şeyi çözemiyordum artık.
İçten içe yaşadığım hislerimi sanki hissetmiş gibi ayaklandı Buse oturduğu yerden. Herkesin bakışlarının odağı onu seçerken bize açıklamak istercesine, "B-ben.. biraz hava alsam iyi olur sanırım," diyerek kimseden cevap beklemeden salondan, ardından evden ayrıldı. Cansu da onu yalnız bırakmamak adıyla kalktı, ayaklanmak üzere olan Alper'i eliyle durdurarak peşinden gitti. Şimdiyse salonda sadece Alper, Furkan, Aslı, Ozan, Neva, Tolga ve ben kalmıştık. Ve de Beril..
Emir'se nedeni bilinmez bir şekilde salonun kapısından dönerek yukarı çıkmıştı Beril'e diktiği boş bakışlarından sonra. Bir yanım artık onun da bir şeylerin dönmesinden sıkıldığını ve bu durumu çözmeyi sonraya bıraktığını söyleyip beni rahatlatsa da bir yanım bu hareketinin altında da bir anlam olup olmayacağını sorguluyordu. Düşünmekten yorulmuştum, bunu da alıp bir kenara bırakmıştım şimdilik..
En sonunda tüm bu şamataya dayanamayan Ozan, "Neredeydin bunca zaman Beril? Madem yaşıyordun neden saklandın?" dedi çattığı kaşlarıyla ve hemen ardından, "Göksu'nun seni bulduğunu bildiğin halde neden kaçtın ondan? Neden bunca zaman kendini öldü gösterdin?" diye şüpheyle ekledi fikrini. Dedikleriyle başımı eğerken içimden geçen soruları benim yerime sorduğu için de çok müteşikkir oldum ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak
Mystery / ThrillerWattpadMysteryTR okuma listesinde! The Wattys 2022 Yarı Finalisti! ~ "Belki farkında değilsin ama kafanda bir mahkeme kurmuşsun. Her taraftan bir ses yankılanıyor, birileri bir şeyler söylüyor, iyiliği ve kötülüğü ortaya döküyor ve sen ne yapacağını...