Hoşgeldin:)
Bu bölüm Kaanın ağzından olucak. Geçen bölüm mesajlara neden bakmadığını ve neler olduğunu öğreneceğiz. Kısaca o günü birde Kaanın ağzından dinleyeceğiz:)
Bölüm*
"Sikerim lan seni!" Diyerek önümdeki pezevengin yakasına yapıştım.
Bora kolumdan tutarak beni çekmeye çalıştı."Kaan! Gel buraya oğlum napıyorsun!?" Elimin tersiyle Borayı ittirip piçe döndüm.
"Birdaha seni Boranın bir metre yakınında bile görmeyeceğim. Anladın mı lan?!" Diyerek yakasını iyice kavradım.
"T-tamam! Bırak yakamı." Korkuyla yutkundu." Gideceğim tamam bırak!" Bir çöp gibi yakasından yola doğru savurdum Kadiri.
Sarsak adımlarla koşarak yanımızdan uzaklaşan Kadirin arkasından tükürdüm ve sinirle ellerimi saçımdan geçirdim.
"Seni doğuran anneye acıyorum amına koyduğumun piçi!" Sinirimi alamamıştım, deli gibi ordan oraya gidip geliyordum.
"Kaan, tamam gitti işte uzatmayalım kardeşim benim."Bora kolumdan tutup beni bir banka oturttu ve elime bir şişe su verdi. "İç şunu sakinleş." Elindeki suyu aldığım gibi bir dikişte yarıya indirdim.
Kadir, Boranın üvey babasıydı, annesi bu şerefsizin çektirdiği çileler yüzünden kanser olmuş ve yenik düşüp ölmüştü.
Boranın öz babası, Bora çok küçükken trafik kazasında ölmüştü. Anneside geçim sıkıntısı çektiği için bu piçle evlenmişti.
Ama bu piç dertlerine deva olacağına, dert üstüne dert bindirerek kadının ömrünü yemişti. İki sene önce de kanserden ölmüştü Sibel Teyze.
Bora ise anneannesi ile yaşıyordu. Anneannesinin emekli maaşıyla gül gibi geçinip gidiyorlardı.Ama bu piç Kadir habire Boradan gelip para istiyor ve onu rahatsız ediyordu.
Her zaman Boranın hatrına sessiz kalıp karışmamıştım ama bugün canıma tak etmişti ve o piçe haddini bildirmiştim.
"Birdaha gelmeye cesaret bile edemez, keşke daha önce yapsaydım bunu." Dedim sırıtarak.
"Aynen kardeşim bir daha gelemez yanımıza, sende sakinleş artık." Boraya kafa sallayıp arkama yaslandım ve denizi seyretmeye başladım.
Borayla biraz daha oturduktan sonra, Bora eve gitmişti. Bense hala denizi seyrediyordum.
Çantamı alıp tek koluma takarak ayağa kalktım ve sahil boyu yürümeye başladım. Aklım çok karışıktı bugün, biraz kafa dağıtsam iyi olacaktı.
Hızlı adımlarla yürüyerek evin yolunu tuttum. Yolda bilinmeyen aklıma gelmişti. Ne garip bir taktikti lan bu? Bilinmeyen numaradan yazarak beni sevdiğini söylüyordu.
Gerçekten ne sanıyordu? Onunla konuşup konuşup ona bağlanacağımı mı? Hah! Çok beklerdi.
Saçma düşüncelerim arasında eve gelmiştim bile. Hızlıca merdivenleri tırmanıp kapının önüne geldim ve kilidi açıp girdim.
Çantamı kapının önüne fırlatıp odama gittim ve zulamdan birkaç şişe bira alıp odamdan çıktım.
Odamda bira zulam vardı, böyle kafam bozuk olduğunda tek başıma sahile gidip içerdim.
Biraları çantamın içine koydum ve çantamı sırtıma takıp evden çıktım. Saat sekiz buçuk civarlarındaydı. Birkaç saat oturur giderdim işte eve.
Sahile gelip kendime özel kıldığım gizli yerime gittim ve yayıldım. Düşüncelerim pide kuyruğu gibi aklıma gelirken önce hangisine kafa yorayım diye hevesle bekliyorlardı amına koyayım.
Açtığım birayı kafama diktim ve denizi izlemeye koyuldum. Her zaman huzur vermişti anasını sattığımın denizi. Yaz kış dinlemeden hep gelir ve huzuru yaşardım burada.
Deniz kadar huzurlu insanlar var mıydı acaba?
Varsa bile neredeydiler?
İlk şişemin bittiğini anladığımda yeni bir şişe açıp kafama diktim. Bu sene üniversite sınavı vardı ama ben kendimi hiç hazır hissetmiyordum. Kazanabileceğimi düşünmüyordum.
Aklımda tam olarak bir meslek yoktu ama güzel sanatlar okumak istiyordum, sesim güzeldi.
Geçen sene okulun yıl sonu partisinde şarkı söylemiştim ve müzik hocaları sesimi kullanmam gerektiğini söylemişlerdi. İlk başlar sıcak bakmamıştım bu fikre ama sonradan hoşuma gitmeye başlamıştı.
Daha çok rap şarkısı dinlerdim ama yüzyüzeyken konuşuruz grubunu ve Pinhaninin şarkılarını da çok seviyordum.
"Burada hasta olmayı mı bekliyorsun?" Tanımadığım bir ses duyduğumda hızla arkama döndüm.
Karanlıktan ve sarhoşluktan yüzünü tam göremiyordum, birde inat gibi kapşonunu kafasına geçirmişti.
"Siktir git başımdan." Ağzımı yaya yaya konuşarak önüme döndüm ve içmeye devam ettim.
"Dur bir dakika. Sarhoş musun sen?" Azcık ötedeki taşa oturmuş ve benimle konuşuyordu.
"Sanane oğlum yürü git başımdan!" Sesimi biraz yükselterek yerdeki küçük bir taşı alıp ona fırlattım.
İsabetli olmuştu ki hafif bir çığlık attı.
"Kafam acıdı gerizekalı!" Diyerek bağırdığında küçük bir kahkaha attım.
"Umrumda değil amına koyayım!" Biramdan bir yudum alıp devam ettim. "Şimdi siktir git." Önüme dönüp denizi izlemeye devam ettim.
Gerçekten kafam yerinde değildi ve birde bu tanımadığım sıfatsızla uğraşamazdım.
"Saat gecenin on ikisi ve sen sahilde tek başına oturmuş bira içip sarhoş oluyorsun." Cümlesini bitirip yerinden kalktı.
"Eeee?" Dedim uzatarak. Gerçekten belasınımı arıyordu bu amına koduğumun oğlu.
"Kalk gidiyoruz." Dedi ve beş adımda yanıma gelip başımda dikilmeye başladı.
"Nereye?" Dedim gözlerimi denizden ayırmazken.
"Seni evine götüreceğim boş beyinli." Kolumdan tuttu ve beni kaldırmaya çalıştı. Ama hiçbir yol katedemediği için kolumu geri bıraktı.
Gülerek ayağa kalktım ve beni eve götürmesine izin verdim. Sanırım sarhoştum ve tek başıma eve gidemezdim.
Ayakta duramadığım ve az daha düşeceğim için kolundan tutundum ve kafamı göğüsüne yasladım.
Uykum gelmişti, burda biraz uyuyabilirdim. Parfümünün kokusu burnuma dolduğunda gözlerimi kapattım ve içime derin bir nefes çektim. Güzel parfümmüş lan.
"Dur çantanı alalım canım." Kolumu bırakmadan eğildi ve çantamı alıp omzuna astı.
"Yavşama, canım cicim falan noluyor kardeşim?" Diyip kahkaha attım ve yalpalayarak yürümeye başladım.
"Sus ve yürü." Kolumu omzuna atıp elini belime sardı ve beni zar zor yürütmeye başladı. Sahil boyu yürüyüp ardından bir sokağa sapmıştık.
"Nereye götürüyorsun beni?" Dedim etrafıma bakarak.
"Evine Kaan." Kaan demesiyle şaşkınca durdum ve alık alık etrafa bakmaya başladım.
"Adımı ne biliyosun lan?" Kurduğum saçma cümle ile bir küfür savurdum.
Cevap vermeyip tekrar yürümeye devam ettiğinde bende yürümeye başladım. "Demek beni tanıyorsun sıfatsız." Hala konuşmuyor ve yürüyordu.
Biraz sonra beni bir yere oturtup arkasını döndü ve gitmeye başladı.
"Nereye gidiyorsun, adını söyle bari?" Beni duymamazlıktan gelip yürümeye devam etti ve sokağı dönüp gözden kayboldu.
***
Görüşürüz:)
![](https://img.wattpad.com/cover/218446312-288-k412207.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE/texting
Short StoryBilinmeyen Numara:Gerçek sevgi neymiş göreceksin, Bilinmeyen Numara:Sahte sevgileriyle etrafını saran kızların arasında çekip alacağım seni yanıma. Bilinmeyen Numara:Çünkü sen benim.. Bilinmeyen Numara:Bedenim oldun ruhum oldun. Bilinmeyen Numara:Se...