5.0

29.4K 1.3K 299
                                    

Hoşgeldin:)

Fotoğraftakiler Mayıs ve Kaan♡

Bölüm*

Eve geleli iki saat olmuştu. Kaan beni eve bırakıp kendiside Boralara gitmişti. İçimde çok büyük bir sıkıntı vardı.

Yalnız kaldığım için düşünüp duruyor ve kendimi telaşlandırıyordum. 'Ya birşey olursa?' Diye düşünüp durmaktan başıma ağrı girmişti.

Kaana bu olaydan bahsetmeyerek aptallık etmiştim. Haberi olursa en azından kendini koruyabilirdi.

Elimi sinirle alnıma vurdum ve yatağımın üzerindeki telefonu alıp çalışma masamın üzerine oturdum.

Kaana anlatmalıydım.

Numarasını tuşladım ve kulağıma götürdüm.

Çalıyor...

Çalıyor..

Ve açtı!

"Güzelim." Sesini duymanın verdiği huzurla derin bir nefes aldım.

"Kaan nerdesin?" Diye direk konuya giriş yapmıştım.

"Boradayım, sen nerdesin?" Diyerek beni cevapladığında, derin bir nefes daha çektim içime.

Korkuyordum.

"Evdeyim, şey hemen buluşmamız lazım." Dedim ve çalışma masamdan aşağı inip odamda turlamaya başladım.

"Ayrılalı daha yeni iki saat oldu yavrum, çok mu özledin beni?" Kaan gülerek beni cevapladı.

Gülümser gibi olsam da şuan önemli bir problemimiz olduğu için hemen toparlandım.

"Çok önemli birşey, hemen konuşmalıyız." Benim sesimdeki tedirginlik Kaanıda tedirgin etmişti.

"Kötü birşey mi oldu Mayıs?" Dedi ciddi bir sesle. "Telefonda olmaz, bizim evin aşağısındaki parka gel. Çıkıyorum ben şimdi." Kapının arkasından hırkamı aldım ve devam ettim. "Gelirken dikkatli ol."

"Tamam, hadi görüşürüz güzelim." Telefondan kapandığına dair ses gelince hemen hırkamı üzerime geçirdim ve odamdan çıktım.

"Anne, ben parka gidiyorum. Biraz hava alacağım." Annem ocağın başında yemeği karıştırıyordu.

"Tamam kızım, yarım saate gel yemek yiyeceğiz." Anneme kafa salladım ve evden hızla çıktım.

Saat altı buçuk, yedi gibiydi. Hava yeni yeni karardığı için gökyüzü turuncu renge boyanmıştı adeta. Beş dakikalık yürüme mesafesinde olan parka, iki dakikada gelerek kendi rekorumu kırmıştım.

Telefonuma bildirim gelince hemen açıp baktım.

Kaan:Ben geldim yavrum, nerdesin?

Mayıs:Bende geldim,

Mayıs:Gördüm seni bekle geliyorum.

Telefonumun ekranını kapattım ve bankta oturan Kaanın yanına koşarak gittim. Beni görünce ayağa kalktığı için hiç beklemeden sıkıca sarıldım. Hiç vakit kaybetmeden oda kollarını belime doladığında, daha sıkı sarıldım.

"Sakin ol Mayıs, hadi otur." Birbirimizden ayrılıp banka oturduk.

"Sen yemekleri alırken birisi sana mesaj attı." Konuya saçma bir giriş yaptığım için Kaanın kaşları çatılmıştı.

"Bak şimdi, sen yemekleri almaya gittiğinde, senin telefonuna üst üste bildirim geldi bende çok merak ettim ve açıp okudum. Kadir diye birisi sana tehdit mesajları yollamıştı ve bende ona bidaha yazmamasını söyleyip mesajların hepsini silip engelledim. Sana söylemediğim için özür dilerim çok korkmuştum, lütfen sana birşey olmasın Kaan." Tek solukta herşeyi Kaana anlattığımda içim çok rahatlamıştı.

Ondan birşey gizlemek istemiyordum.

Anlattıklarım karşısında sinirden deliye dönen Kaan hızla ayağa fırlamıştı.

"O şerefsizi öldüreceğim!" Diye bağırmasıyla yerimde sıçradım.

"Kaan, kim o?" Kaanı kolundan tutup banka geri oturttum ve bir cevap almak için gözlerimi gözlerine diktim.

"Boranın üvey babası."

"Seninle ne ilgisi var?" Dedim merakla.

"Borayı rahatsız edip duruyordu, bende biraz patakladım bunu. Ona kinlenmiş döl israfı." Dedi Kaan.

"Ya sana birşey yaparsa?" Sesim o kadar endişeli çıkmıştı ki oturup ağlayacaktım.

Kaan beni kendisine çekip başımı göğsüne yasladı ve saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Korkma güzelim, bir halt yiyemez o it." Bir nebze de olsa içime su serpilmişti ama hala korkuyordum.

"Hadi seni evine bırakayım." Kafamı sallayıp Kaanın uzattığı elini sıkıca kavradım ve ayağa kalktım.

"Senin yanakların ne güzelmiş öyle." Kaan yanaklarımı iki avcunun arasına alıp sıkıştırdığında, güldüm.

"Sıkma ya, acıyor."

"Öperim geçer." Gülümsedim ve yanağımı Kaana doğru uzattım.

Kaan, eğilip yanağımı öptü ve ardından alnımı öptü ve ardından burnumun ucunu öptü ve ardından dudaklarımı...

Dudaklarımda biraz oyalandığını farkettiğimde, yaramazca ellerimi ensesine götürdüm ve Kaanı kendime daha çok çektim. Bu hareketim karşısında, yanaklarımdaki ellerini belime indirdi ve beni sıkıca sardı.

Öpüşmemiz git gide yoğun bir hal alırken, bu anın güzelliğini düşünmeden edememiştim.

Hava git gide daha çok karardığı için turuncusu siyaha dönmüş gökyüzü, yanımda sevdiğim adam...

Kaan dudaklarını dudaklarımdan ayırdığında, bana sıkıca sarılmıştı.

"Çok seviyorum kızım seni." Kendimi tutamayıp kıkırdadım.

"Çok seviyorum oğlum seni." Diyerek Kaanı taklit ettiğimde, oda gülmüştü. Bedenlerimizi ayırıp, ellerimizi sıkı sıkı kenetledik ve parkın çıkışına doğru yürümeye başladık.

O öpüşmenin ardından parkın bomboş olduğunu gördüğüm için kendimi şanslı hissetmeden edememiştim.

Tam çıkıştaki merdivenlere adımımızı atmıştık ki arkamızdan gür bir ses duyuldu.

"Kaan!" Korku bir anda tüm bedenimi ele geçirirken hızla arkama dönmüştüm.

"Ne istiyorsun lan?" Kaan sinirle karşısındaki adama bağırdığında, bu kişinin Kadir olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti.

"Sana tenha yerlerde bulunmamanı söylemiştim." Adam hızla elini beline attığında, olacakları tahmin edip hiç düşünmeden kendimi Kaanın önüne siper etmiştim.

Korkunç bir silah sesi sessiz parkta yankılandı.

Bedenimdeki acı düğüm olup boğazıma yerleşti.

Kaanın sıcak kolları bana yatak oldu.

Aci içindeki bağırışları ise cehennem...

Sonumuz böyle mi olacaktı sevgilim?

***
Biraz ağlayıp geliyorum:')

Bölümler kötü geçeceği için hiç yazasım gelmiyor. Canım karakterlerime acı çektirmeye kıyamıyorum galiba sğöğsvöisöcisöcğwöcğs

Kitaba şuan o kadar çok ilgi var ki sevinçten deliriyorum.

Günde 200den fazla bildirim gelmesine alışık olmadığım için çok tuhaf hissetiriyor. Ama sizin gibi mükemmel okurlarım olduğu için bu duruma ve daha fazlasına alışmam gerekiyor sanırım:))

Sizleri kocaman seviyorum bebekleriim<33




SADECE/textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin