Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
A H Z E M
.
Tibristan Vilayeti
Çetük Şehri
Akşam Üzeri
Sonunda Tibristan'a vardıklarında Ahzem'in hesaplamalarına göre on sekiz gündür yoldalardı. Kederli düğün ve ondan sonra gelen daha da keder dolu olaylar silsilesi hariç her şey yolunda ilerliyordu. Sayezen'in Ilgar yardımıyla üzerine basa basa bildirdiği üzere Yüzbaşı peşlerinde değildi. Pek güven vermeyen cadının sözlerine itimat etmekten başka çaresi yoktu.
Bir yüzbaşının bir mahkumu teslim almaya ne demeye orada olduğunu düşünüyordu Ahzem. Kutlama akşamı cinayete ilk elden şahit olduğu için Beşinci Tümenbaşı konu ile özel olarak ilgilenmek istemiş olabilirdi ya da Aseliye Beyinin bir ricası üzerine de bir yüzbaşı görevlendirmiş olabilirdi. Sonuçta yaşananlardan sonra adam yaralanmıştı ve Beyin ölen oğlundan ziyade yüzbaşısının bu hale nasıl geldiğini Tümenbaşı merak edecekti. Ahzem olsa öyle yapardı. Bu yüzden onu korkutan peşine Beşinci Tümen'in takılıp takılmadığıydı ki öyle bile olsa yanında hem hükümdarların hem de Peyman'ın mührünü taşıdığı belgeleri vardı, cadıyı teslim edip yoluna Zeir'le devam ederdi.
Yüzbaşının tek başına önceliği ele alıp intikam uğruna yollara düşmesini beklemiyordu zaten. Verdiği emrin bir ağırlığı olduğuna inanıyordu ama aynı tümende görev almadıkları için adamın doğrudan amiri değildi. Yüzbaşının önceliği Beşinci Tümen olduğu için kendi amiri olan binbaşını bilgilendirecek, o da gidip kendi amirine bilgi verecekti. Onlara öğretilen zincir böyle çalışıyordu. Yüzbaşının sessiz kalması bir suçtu. Ahzem'in İtah dışına çıktığını diğer tümenbaşıların çoktan öğrenmiş olduğunu az çok tahmin edebiliyordu. Böylece Zaref, Peyman'a mektup yazacak ve olanları anlatıp detaylı bilgi talebinde bulunacaktı. Ahzem ise zindan köşelerinde insan avına çıktığı için alay konusu olacaktı.
Düşünecek onlarca şey varken bunu düşünmeyi hiç istemedi. Değiştirebilme imkanı olan şeylere odaklanmalıydı.
Tibristan, toprakları en bereketsiz olan ve en yüksekte yer alan vilayetti. Neredeyse dağlık olan tüm arazisi ulaşım bakımından zorlayıcı olabilirdi. Alçakta kalan ırmağı takip edip önlerindeki üç şehri hiç içlerine girmeden aşmayı planlıyordu. Sehren'den çıkmadan evvel sınırdaki bir köyden birçok erzak alıp tüm heybeleri doldurmuşlardı. Geri kalan yolu zahmetle geçecek, toprak üzerinde uyuyacak, bol bol tavşan eti yiyeceklerdi. Zeir'in konuşmaları çalındı bir an kulağına.
"Bence Ahzem geyik bulabiliriz."
Bulabilirsin demek istiyorsunherhalde. Ahzem cevap vermedi.
