24 - Evdeki Düşman

286 44 133
                                    

HASNA

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

HASNA

İtah Şehri

Sabah

Hasna aynada kendi yansıması karşısında memnun mu olmalıydı yoksa utanmalı mıydı bilmiyordu. Başarısızlığını ön görmüştü ama bu durum, dehşeti bir türlü azaltmıyordu. Düşmanını zayıf zannetmiş, kendini ise olduğundan güçlü sanmıştı. Baş cadıydı nasıl olsa. Aptal baş cadının eli kolu bağlıydı.

Yakut Sarayı'nın surları yıkılmak için çalınıyordu.

Her şeyin bu kadar hızlı gelişeceğinden nasıl haberi olmazdı? Kadının, planını Zeir'e açık etmesiyle beceriksizlik yaptığını düşünmüştü. Ama aslında bu yapacağı son hamle olmuştu. Hasna, her şey daha yeni başlıyor sanıyorken, aslında çoktan küller havaya karışmaya başlamıştı. Bu kadar kolay teslim olmazlar sanmıştı, vakti olduğunu düşünmüştü ama beyaz kuzgunu üç tümenin saraya doğru yürüdüğünü söyleyince her şey başlamadan bitmişti. En azından Hükümdarlar için.

Hasna, planında büyük bir değişiklik yapması gerekiyordu.

Otuz bin asker kapıdaydı şimdi. Hasna ise korumak için yemin ettiği sarayda, odasından dışarda yankılanan sesleri dinliyordu. İnce bileklerini gösteren açık mavi bir elbise vardı üzerinde. Biraz önce geçirdiği sinir nöbetinin kalıntısı olarak gümüşi saçları her zamanki gibi taranmamış haliyle darmadağınık duruyordu. Çıplak ayaklarına ayakkabı geçirmekte kararsız kalırken bir yerlerden büyük bir gürültü ve onu takip eden bir sarsıntı hissetti. Yolculuğun nelere gebe olduğunu kestiremediği için bu seferlik ayağına bir şeyler geçirse iyi olacaktı.

Her şey için çok geçken insan elindekini kurtarmalıydı. Sahibi olduğunu korumalıydı. Yapabildiğini yapmalıydı. Otuz bin ateşine karşı savaşabilmek bu imkanın dışındaydı ve Hasna'nın bugün ölmek gibi bir niyeti yoktu.

Topladığı çantasını sırtına geçirip bir daha dönmesinin mümkün olup olmadığını bilmediği odasına dönüp baktı. Toplanmış yatağının üzerine özenle dizdiği bez bebekler donuk bakışlarıyla onu yargılıyordu sanki. Görevini ihmal etmiş, tüm sarayın bu güne ulaşmasını engellemek için hiçbir şey yapmamıştı. Olmayan çocuğunun yerine koyduğu bebeklerden sessizce özür dileyerek kapısını kapattı.

Büyük bir gürültüye kucak açmış gibiydi.

Ordu henüz surları geçememişti ama geçse ne olacaktı? Saray muhafızlarının sayısı bini geçmiyordu. Merkezi asıl koruması gereken tümenler dışarda, Marseha'nın kalbine bıçağı saplamak için hazırlık yapıyorlardı.

Muhafız komutanının bağırmaktan yorgun düşen sesini duydu Hasna. Geçtiği koridorda dışarı bakınca mor renkli üniformalı saray muhafızlarının endişe içinde ön bahçeye sıralandığını gördü. Yaptıkları yüzlerce tatbikatın ardından herkes kendi yerini iyi biliyordu fakat savaşmak için değil, öldürülmek için oradaydılar. İşin acıklı kısmı ise, Hasna bunu bildiklerini yüzlerinden okuyabiliyordu. Kafasını çevirip yürümeye devam etti.

YILAN YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin